40. Bölüm

4.8K 438 108
                                    







Dile kolay tam dört yıl evinden uzakta,asker ocağında kalıyorsun.Bu sürede insanoğlunun hayatında neler neler değişir.Mesela bekar bıraktığın kardeşlerin evlenebilir.Üç nüfuslu bıraktığın bir aile ya daha çok artmış olur nüfusu beş altı kişilik olmuştur, yada ölenler olmuştur.
Salih valizlerini zar zor taşıyordu.Çok ağırdı çünkü.Denizli taraflarında askerlik yapmıştı .Hali ile getirceği hediyelikler de fazla olmuştu.

Salih askerde iken bacıları da evlendiği için birlikte kaldıkları evi ağabeyleri kapatmıştı.Delikanlı eve varınca başka köylülerin oturduğunu gördü.İçerden çıkan çocuklar
"Ağabey bizim damlar çöktü ,onun içün biz burdayıh,sen kimi sorarsın?"

"Heee,anladım.Tamamdır o zaman ben ağabeyim gile gidem"

Salih ağır valizleri ile köyün yukarısına doğru yürüdü.Köylü namazla kalkmış tarlaya bahçeye gitmeye başlamıştı.Zekeriya ile Halil de yanyana yürüyerek iş yapacak tarla bulmaya çıkmıştılar.
   Amcalarının yanından geçmiştiler ama tanımıyordular ki.Amcaları da tanımadı oğlanları,bırakıp gittiğinde sümükleri ağızlarına akıyordu.Ağır hayat şartları ,kimsesizlik zavallı çocukları çocuk olmadan adam yapmıştı.Annelerini sürekli koruma hissi uyanmıştı küçük adamlarda.

   Salih ağabeylerinin evlerine doğru iyice yaklaşmıştı ,fakat sabahın nurunda evden bağırma sesleri feryad sesleri yükseliyordu.Anlam veremedi ama daha bir hızlandı eve doğru.
   Evin önüne geldiğinde yan taraftaki Haydar ağabeyinin evine döndü baktı.Evi yaptıkları gün geldi aklına.Nasıl heyecanlı nasıl mutluydular.Şimdi ise abisinin evi harabe gibiydi.Gözleri doldu içerden hiç ses gelmiyordu,acaba oğlanlar nasıldı ,büyümüşmüydü?Kapısınıda çalamazdı şimdi,uygun düşmezdi."Hele bir eve gidem de ,ağam gil çağırır uşahları görürdüm " demiş ağabeylerinin hayat kapısını açmıştı.Sesler daha da çok gelmeye başlamıştı.Evin kapısına hızlıca vurmuştu,anca duyardılar sesten.

Mıstık nefes nefese kapıyı açmıştı ,ama tanıyamamıştı emisini.
"Baba!baba!..gel ,gel hele kapıda yörük var heral"
Babası seyirterek gelmişti kapıya,
"Salih !! Gardaşım " deyip sarılmıştı genç adama.
Salih de abisine sıkı sıkı sarılmış,hasret gidermişti kısacıkta olsa.
İçeriye geçmişlerdi hep beraber.Ama içerde herkes öfke ve sinir halinde idiler.

Gülizar yine Zöhre'ye sataşmak için sebep bulmuş ,kadını yaka paça döverken kocaları gelmiş ayırmaya çalışırken oda arada Gülizar'dan nasibini almış üç kişi kimin kime vurduğu belli olmayan bir kavganın içine girmiştiler.Büyük ağabey gelip kardeşini kenara çekmiş Gülizar ile Zöhre 'ye bağırmış çağırmıştı bir güzel .Tam o sırada kapıyı vurmuştu Salih.
Herkesle sarılıp hasret gidermiştiler.Zöhre gelinide tanıştırmıştı ağabeyi.O anda Gülizar yine yaşmağının altından beddualar etmeye başlamıştı.
  Kocası kalkmış yine üstüne yüreyecekken Salih engel olmuştu.

  Salih mecburen bu evde kalacaktı.Evin bir odasını ona hazırladılar.İçerde zaten yatak yorgan vardı. Havalar ısındığından gerçi herkes ayrı odada yatıyordu.Kış olsa aynı odaya doluşup yatacaktılar .

   Salih kahvaltı sofrasından sonra biraz yatıp dinlenmişti.Yeğenleri ile oynamış ,iyice bi yorgunluğunu atmıştı üstünden.

    Akşam sofradından hemen önce valizlerini açmış,yengelerine ,çocuklara ,ağabeylerine getirdiği kumaşları çıkarmıştı.Yengeleri çok mutlu olmuştular,köy yerinde böyle güzel kumaşlarla etek yapıp gezmek onlara çok hava katacaktı.
    Valizin birini açmadı,yengeleri aç onuda dediler ama o açmadı
"Onlar da Zeliş ile çocukların,sevinsinler yetimler" dedi.
   " Ağabey ,mıstık hele çağırsın Zeliş ilen uşahları da görem ,çok özledim onlarıda.Böyüdüler mi ,ağabeyime benzirmiler?"

ZELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin