Karşısında duran adama baktı önce. Gözlerini, o mavi gözlerle buluşturduğunda gülümsedi. Yıllardır yaptığı gibi gülümsüyordu ama bu kez bir şeylerin farklı olduğunu karşısında onu, ondan daha iyi tanıyan adam da anlamıştı. Sahi birlikte kaç yıl geçirmişlerdi? Yirmi iki mi ? Hayır yirmi beş yıl. Birlikte geçirdikleri yirmi beş yıl..
Adam hissediyordu sonun yaklaştığını. Geçen sefer ki kavgada ucundan dönmüştü ayrılığın ama şimdi işte gerçekten bitiyordu. Nazlı.. Nazlı yâri bu kez gerçekten onu terk etmek üzere çıkacaktı. Birlikte boyadıkları kırmızı kapılı, tek gözlü odada ardında kurduğu nice hayalleri yıkıp, gidecekti.. Çarpacak kapıyı ve bir daha kimse açmayacaktı bu odanın kapısını. İyi de Nazlı bu zamana kadar hiç adı gibi, nazlanmamıştı ki, her şeyi alttan almış kendinden çok Murat'ı önemsemişti ama yine de Murat'ın Nazlı yâriydi o. Naz yapsa da yapmasa da..
'' Aslında '' dedi Nazlı yattığı yataktan ayaklarını yere sarkıtırken. Sağ ayağını sol ayağının üzerine koydu ve dudaklarını dişlerinin arasına alarak ellerini iki yanına koydu. '' Henüz bitmedi. Söyleyeceklerim var. ''
Murat derin bir nefes aldı. Gitmiyordu. Nazlı yari şimdilik buradaydı ama gideceğini bile bile yaşamak, acıtmıyor muydu? Evet, acıtıyordu.
'' Sen beni seviyorsun biliyorum ama benim seni sevdiğim kadar değil.'' dedi sustu.. Sustu sustu ve yine sustu.. Kuş gibi çırpınan yüreği, dile gelmek istercesine göğüs kafesini sıkıyordu. Tutsak.. Murat'a tutsak, gözlerine tutsak ve onun yüreğine tutsak. Bu adam ona ne yapmıştı da gençliğini vermişti bu adama? Artık ayrılmaları gereken bir veda vaktindeydiler.
'' Kurtar beni, içimde ki duvarlar yıkılıyor.. enkaz altındayım ''
Sevdiği adamın nasıl ona yabancılaştığını düşünerek gözlerinden akıtıyordu söyleyemediği her şeyi. Yirmi beş yılının zincirleri artık kırılıyordu. Özgür olmasını istercesine, birer birer ayrılıyordu zincirler.
'' Bitti. ''
Dudaklarından dökülen bu sözcükle artık hiçbir zincirin kalmadığını, hepsinin kırıldığını ve onu özgür bıraktığını hissediyordu.
'' Bitti diyorum sana! ''
Sesinin tınısını biraz olsun yükseltmişti.
'' Bu kez bu kapıdan çıkıp gidiyorum, '' dedi yatağın altından eskimiş kahverengi bavulunu çıkarırken. Şimdi aynı bavulla bu odadan çıkacaktı ama gidecek bir evi yoktu. Olsun. Ne olursa olsun Nazlı bugün bu odadan çıkıp gidecekti.
'' Nazlı! '' diyerek Murat ayaklandı ve kitaplarını valizine koyan Nazlı'ya baktı. '' Beni bırakıp gidemezsin! ''
'' Giderim! Hem de öyle bir giderim ki senden.. artık bu kalp sana kapı duvar olur! Sen, beni yıkılan duvarlarımın altında bıraktın! Şimdi bende seni bırakıyorum o enkazın içinde. ''
Valizine aldıklarına baktı. İki parça kıyafet ve kitapları. Zaten bu hayatta başka neyi vardı ki kitaplarından başka? Kitaplar onun gizli sandığı, kilitli yüreğiydi.
Kapıya doğru yürüdü Nazlı ve durdu. Masanın üzerinde ikisinin güldükleri çerçeveli fotoğrafa baktı, hüzünlü bir gülümseme dudaklarına yerleştiğinde kapıyı açarak, çıktı ama çarpmadı. Usulca kapadığı kapının solmuş kırmızısında gezdirdi gözlerini ve usulca yürüdü, usulca terk etti. Tıpkı kalbi gibi.
Ona teslim olan kalbi,
her bir duygusu bir dağda,
zincirlerini kırmış
artık kendini sevmeye başlamış,Baki olan umutları ile usulca gitti hayatından..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilimdeki Şarkılar
Teen FictionSen, istemesen de gün batıyor. Kaybetmiş umutlarının perdesini aralayarak bakıyorsun bu şehrin ışıklarına. Bir şeyler arıyorsun, bir sebep buluyorsun yaşam telaşından kaçıp gitmek istiyorsun aslında Sen bu şehre dilindeki şarkıları fısıldarken.