donghyuck ona mektup yazmamıştı. bu bir kartpostaldı. mark kartı çevirdiğinde donghyuck'un okunaksız yazısını hemen tanıdı. bu yazı zihnini şarkı sözleriyle doldurmuştu. yatağında doğruldu. gülümsedi. yüreğindeki ağır bir şeyin kanatlanarak uçtuğunu hissetti. donghyuck ona mektup yazmamıştı. bu bir kartpostaldı. üzerinde sadece bir şarkı sözü vardı.
"im going back to 505"
mark onu geri getirmek için çaba harcamaktan vazgeçmişti.
o sadece canı istediğinde, rüyalarla, yalanlarla ve perişan edici bir önceden yaşanmışlık hissiyle geri geliyordu.
mesela mark işe giderken köşede bekleyen siyah saçlı bir oğlan görüyor ve nefes almakta zorlandığı kısa bir an bu oğlanın o olduğuna yemin edebilecek duruma geliyordu.
sonra gördüğü oğlanın aslında siyah saçlı değil, sarışın olduğunu fark ediyordu.
ve elinde bir sigara tuttuğunu... üzerinde de bir arctic monkeys tişörtü olduğunu fark ediyordu.
donghyuck, arctic monkeys'den nefret ederdi.
donghyuck...
donghyuck o başını çevirip bakana dek mark'ın arkasında dururdu.
sabahları gözlerini açana dek yanında uzanırdı. onunla kıyaslandığında herkes sıkıcı ve yapmacık görünüyor, asla onun kadar iyi olamıyordu.
donghyuck her şeyi berbat ediyordu.
donghyuck gitmişti.
mark onu geri getirmek için çaba harcamaktan vazgeçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
arctic monkeys : markhyuck
Fanfictionağustos, 1986. donghyuck gitmişti. mark onu geri getirmek için çaba harcamaktan vazgeçmişti.