Zifiri

1.2K 28 1
                                    

Eylem;

Kapının önünden geçerken içeriden geldiğini duyduğum takırtılar ve kahkaha sesleriyle hışımla odanın kapısını açtım.

"Ne yapıyorsun sen yine?"

Fethi avucunun içinde neredeyse kaybolmuş topu karşısındaki küçük potaya hizalarken göz ucuyla bana bakıp atışını yaptı. Odanın içinde Fethi'nin yere düşen topunu kucaklayıp Fethi'nin yatağına koşuşturan Doruk'un elindeki topu alıp Fethi'ye baktım.

"Bak topunu keserim. Senin dinlenmen gerekiyor, dinlenmen. Ayrıca sen bu bücürü yine nasıl soktun içeriye."

Doruk gözündeki kırmızı çerçeveli gözlüğü düzeltip bana baktı.

"Babam soktu, Eylem yenge."

Sinirle ağzımdan bir kıkırtı çıkarken gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım.

"İyi halt etti, Doruk. Bak kuzum, sen akıllı bir çocuksun, babana söyle buraya seni alamayız biz."

Doruk'tan gözlerimi çekip karşımda neredeyse kahkaha atacak Fethi'ye diktim gözlerimi.

"Sen de orada sırıtacağına abine bunlardan bahsetsene biraz. Sizin yüzünüzden kovulacağım."

Fethi sesini düzeltip yüzüne ciddi bir ifade -ciddi ifadeden kastım tek kaşını kaldırması- yerleştirip 5 yaşındaki yeğenine baktı.

"Dorukcuğum, ben sana bir daha Eylem yengen hastanedeyken yanıma gelmeyeceksin, sonra odada benimle yalnız kalmak isteyip kalamıyor demedim mi? Ayıp oluyor ama."

"Fethi! Senin ölümün kalp yetmezliğinden falan değil, benim elimden olacak."

Elimdeki topu hırsla Fethi'nin kafasına attıktan sonra gidip neredeyse bitmiş serumunu kontrol ettim. Fethi uzandığı yatakta hafifçe doğrulup yanağıma bir öpücük bıraktı. Sinirli bakışlarımı yüzünde hissettiğinde tabiki de şaşırmamıştı.

"N'apıyorsun çocuğun yanında ya?!"

Fethi yüzüne çarpık bir sırıtış yerleştirip Doruk'a döndü.

"Doruk, hadi amcacığım sen Derin hemşireye git, sana eti puf versin."

Doruk, Fethi'nin cümlesi bitmeden ayaklanıp koşturarak hastanenin koridoruna çıkarken ben de gülerek onu izliyordum.

"Derin hemşire çıkalı bir saat oluyor."

Gülerek Fethi'ye döndüm. Fethi beni kolumdan tutup yatağın kenarına oturttuktan sonra yanağıma tekrar bir öpücük kondurdu.

"Derin hemşireyi hiç sevmem."

Sırtımı Fethi'nin göğsüne yaslayıp başımı da omzuna koyduktan sonra içime dolan huzurla gülümsedim.

"Burada uyuyabilirim."

Fethi konudan bağımsız bir şekilde belimdeki elini üstümdeki üniformanın içine kaydırdı.

"Bu gece nöbete kalacak mısın?"

Gözlerimi açıp hırsla yerimden kalktım.

"Fethi sen iyice arzılaştın. Hayır, bir de kalp nakli bekliyorsun hayatım. Kendini o kadar iyi hissediyorsan adını silelim listeden."

Fethi yatakta hızla doğrulup eğildiğim için açılan üniformamdan göğüslerime bakarken yutkundu.

"Hayatım, kalple ne alakası var? Ben bu gece nöbetteysen yanıma gelirsin, film izleriz diye düşünmüştüm."

"Fethi!"

Sert sesimle gözlerini nihayet gözlerime çıkartıp gülümsedi. Şapşal suratına içim giderek bakarken sinirimi bir kenara bırakıp yanaklarını sıkıp öpmeye başladım. Fethi de hareketlerime içimi huzurla dolduran kahkahalarla karşılık verirken onu istemeden de olsa durdurdum.

"Dur, gülme daha fazla."

Fethi, kahkahalarını zorlukla durdurup yanaklarındaki ellerimi ellerinin arasına alıp öptükten sonra başını boynuma gömüp kokumu içine çekti.

"Eylem yenge, koridordaki büyük hemşire seni çağırdı."

Doruk'un sesiyle anında Fethi'yi iterken o da telaşla yerine uzandı.

"Tamam kuzum, ben bakarım şimdi ona. Ama bana yenge demek yok."

"Ne demek yok!"

Fethi'nin heyecanlı sesiyle ona döndüm.

"Ya hayatım, tamam sevgilimsin falan ama Doruk hep bana yenge demek zorunda mı? Sevmiyorum ben o kelimeyi."

Fethi yüzüne çarpık bir gülümseme yerleştirdi.

"Beni sevdiğin gibi onu da seversin."

Fethi'nin egoistliğine yüzümü buruşturarak gözlerimi devirdim.

"Fethi, gerçekten sevmiyorum."

Fethi bana bakıp elimi elinin arasına aldıktan sonra muzip parıltılarının güzelleştirdiği gözlerini gözlerime dikti. Büyük ikna konuşmasını yapacağını anladığım anda o konuşmaya başlamadan elimi büyük avucundan kurtarıp kapıya doğru ilerledim.

"Hadi bakalım yakışıklı. Sen dinleneceksin. Dorukcuğum, sen de gel canım yanıma. Amcan uyusun. Ben birazdan uğrarım."

Doruk'un elinden tutup Fethi'ye uzaktan öpücük attıktan sonra hızla kapıyı kapattım.

~

Gecenin sessizleştirdiği hastane koridorlarında elimdeki çerez dolu tabakla kimseye görünmemeye çalışarak ilerlerken Fethi'nin uyumuş olacağını tahmin etmemiştim. İçtiği ilaçların ağırlığını bir kez daha hatırlarken içimdeki hayal kırıklığı yerini büyük bir şefkate bıraktı. Gözlerimin dolduğunu fark ederken başımı birkaç kez sağa sola sallayıp aklımdaki kötü düşünceleri kovmaya çalıştım. Karşımdaki adamın düzenli nefeslerini hissettikçe içime dolan huzur artarken ellerimi sakallarında dolaştırmaya başladım.

Fethi'yle bundan 1,5 ay önce tanışmıştık. Hastaneye getirildiği halini tekrar hatırlarken kalbime bir sızı girdi. Kalp pilini taktığımızda daha iyi olsa da kalp pili kendisine kesin bir iyileşme sağlamayacağından geçici olarak takılması uygun görülmüştü. Kalp nakli beklediği için hastanede kalması gerekiyordu. İlk başlarda beni sinirden delirtecek dereceye getiren bu huysuzu zamanla öyle çok sevmiştim ki... Onu hayata bağlayan şey, her neyse beni de ona bağlamıştı.

Fethi ellerini boğazına götürüp bir anda gözlerini açarken ben de korkuyla Fethi'yi doğrulttum. Fethi de derin nefeslerle başını boynuma gömdükten sonra yanağıma bir öpücük bırakıp arkasına yaslandı. Ellerim ellerinde Fethi'yi izlerken o da yanında yer açıp benim de yanına uzanmamı sağladı. Başımı omzuna yaslayıp gözlerimi kapattım.

"Beni bırakıp gitme, olur mu?"

Fethi saçlarıma bir öpücük bırakıp derin bir nefes aldı.

"Merak etme, yakışıklılara bir şey olmaz."

Kıkırdayarak Fethi'nin boynuna daha çok gömüldüm. Sonsuza kadar huzurla yaşayacağımız bir dünyanın hayalini kurarken aklımda iki seçenek vardı; ya ben onunla ölecektim, ya o benimle yaşayacaktı.

Rayiha Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin