*
Alarmın sesiyle gözlerimi açtım.Berbat bir güne daha babamsız bir güne daha...Babamı kaybettiğimden beri yaşamam zorlaşıyordu.Hergün bir diğer günden daha berbattı.Yaşama sebebim ise...annemdi.Güçlü bir çocuk olmam gerekiyordu.Bu yüzden de okula gitmem gerekiyordu.Babam öleli 1 sene oldu,ama atlatamadım yani çabalıyordum ama olmuyordu.Herşey çok saçma geliyordu.İnsanlar,arkadaşlarım hepsi geçecek,alışacaksın demişlerdi ama onlar olayı anlamıyordu.Bir çocuğun kahramanının ölmesinin ne demek olduğunu bilmiyorlardı.Bu şu âna kadar ki en berbat acıydı ve şimdi insanlar benden hiçbirşey olmamış gibi davranmamı bekliyorlardı,eski cıvıl cıvıl Akay gibi ama gerçek şu ki o eski Akay babasıyla beraber toprağa girmişti,bir daha çıkmamak üzere.
Yastığımın altındaki günlüğümün arasından babamın resmini çıkardım ve kocaman öptüm.Babamdan kalan tek şey belkide bu fotoğraftı.Annem babamın eşyalarının ve fotoğraflarının acımızı deştiğini söylüyordu ama annemin bilmediği bir şey vardı;
Benim içimdeki yara zaten deşilmeyecek kadar büyüktü.
Fotoğrafı çantama koyarak aynın karşısına geçtim.Berbat haldeydim.Gerçek anlamda zaten çirkindim ve şimdi buna gözerimin altındaki torbalarda eklenmişti ve çirkinliğim daha da günyüzüne çıkmıştı.Ben çirkindim herkesçe ,yani kitaplardaki gibi "çirkinim" deyip manken çıkanlardan değil.Ya da çirkin olduğumu düşünmem önemli değil,önemli olan herkesin öyle düşünmesi.Saçlarım kısa ve kahverengiydi,gözlerimde kahverengiydi. Üzerime formamı giyerek dışarı çıktım.Annemi uyandırmak istemedim. Yanıma parada almadım zaten anneme yeterince yük oluyordum.Cebimde birkaç bozukluk vardı, bende otobüse binmeye karar verdim.Otobüs okulun biraz aşağısında bıraktı.Bende diğer öğrenciler gibi yürümeye başladım.Yokuşu çıkarken etrafıma baktındım. Bazıları müzik dinliyor, bazıları arkadaşlarıyla gülüşüyor ve bazılarıysa sevgileriyle el ele yürüyordu.O an şunu fark ettim ki hayat devam ediyordu.Öyle ya da böyle güneş her sabah yeniden doğuyordu, insanlar mutlulardı. Aslında ne bekliyordum ki babam öldüğü için güneşin doğmamasını mı?Sorun şu ki o güneş sadece bana doğmuyordu çünkü artık hayatım geceden ibaretti.
Düşüncelere daldığımdan okula geldiğimi fark etmedim.Aslında okul fena sayılmazdı, karşısında bir kütüphane yanında öğrencilerle dolup taşan bir cafe vardı.Sınıfımı ararken kantinin yerini de öğrendim.Sınıfa girdiğimde birkaç kişi gelmişti, bende en arkadaki boş bir sıraya oturdum.Tek tek geliyorlar sınıfa ve hepsi girerken bana bakıp 'bu kız yeni mi?' fısıldıyorlar.Sonra sınıf doldu.Benim yanıma kimse oturmadı.Sonra hoca derse girdi.
Hoca kızdı.Kıvırcık saçları vardı.Daha sonra beni fark etti ve sınıfa kendimi tanıtmamı istedi.Ayağa kalktım ve "Adım Akay." dedim.Tekrar sıraya oturduğumda hoca konuşmak istemediğimi anlamış olacak ki üstelemedi.Kafamı sıraya koydum.Kimileri dersi dinliyir,kimileri benim hakkımda konuşuyor, kimileri ise benim gibi uyuyordu. Birkaç dakika gözlerimi kapattım aklıma babam geldi ve hemen kafamı kaldırdım.Şimdi ağlayamazdım, bütün sınıfa rezil olamazdım ve onların bana bakışları altında ezilemezdim.O acıyan bakışları, anlıyormuş gibi yapmalar ve gereksiz teselliler bunları kaldıramazdım.Simdi sırası değidi.
Dersin sonlarına doğru kapı çaldı.Kafamı kaldırmasamda içeriye birinin girdini ayak seslerinden anladım.Yanıma oturunca kafamı kaldırıp kim olduğuna baktım.Kitaplardaki gibi yakışıklıbir erkek falan değildi ama bütün kızları kıskadıracak derecede güzel bir kızdı.Sarı saçları ve mavi gözleriyle gerçekten çok tatlıydı.Çantasını sıraya bırakıp içinden bir kalem aldı ve sıraya 'merhaba ben Duygu sen?' yazdı.Bir an affalladım.Çünkü yanıma oturan kız(Duygu) çok zengin ve havalı bir tipe benziyordu.Yanı benim gibi berbat bir kıza bu kadar iyi davranmasını anlayamasamda bende çantamdan zor uğraşlar sonucu bir kalem çıkarıp' merhaba bende Akay' yazdım.Duygu ise :) çizerek hocaya döndü ve dersi dinlemeye başladı.Bende kafamı sıraya koyarak babamı düşünmemeye başladım.
*
Sonunda okulun bittiğini anlatan o zil çalınca çantamı sırtıma taktım ve okukdan çıktım.Kütüphanenin kapısındaki ilandan kasada çalışan aradıklarını öğrendim ve o an aklıma bunun iyi bir fikir olduğu geldi.Kapıyı yavaşça araladım ve adeta dünyam değişti kitapları severdim hemde fazlasıyla ve kütüphanelerle de aram iyidir aslında.Ama bu kütüphane devasaydı.İçeri girdim ve masadaki kadına(ki işi alırsam muhtemelem o ben olacaktım.)seslendim."Merhaba ben Akay kapıdaki ilan için gelmiştim."dedim. Kadın bir an beni süzdü ve CV'mi istedi bende yarın onlara getireceğimi söyleyerek kütüphane den çıktım ve yine dünyam değişti adeta cennetten cehenneme geçiş yapmıştım.Sorunlarımda kütüphaneden çıkmamala gelmişti.Bu işi almalıyım diye düşündüm hem anneme de yardımcı olurdum. Annemi ikan etmeliydim şimdi ise param olmadığı için otobüse binmedim ve yürüyerek eve doğru ilerledim.
Hava soğuktu ama açıkçası umrumda da değildi. Yarım saatlik soğuk bir yürüyüşün ardından eve geldim. Kapıyı çaldıktan bir kaç dakika sonra annem kapıyı açtı ve "Hoşgeldin Akay günün nasıldı" dedi.Aslında annemle konuşmak istemiyordum ama annemi üzmek istemedim.Ayakkabılarımı çıkarırken bir yandan da bugün olan olayları öğretmenleri falan anlatıyorum gerçi pek bir şey olmamıştı ama...Annem"Sen beklede ben kahve getireyim hem kekte yapmıştım yeriz beraber" dedi.Annem babamı unutmuş gibi davranıyordu ama onunda içten içe ağladığını biliyorum.Bazı geceler hıçkırık sesleri duyuyordum odasından.Ama yanına gitmiyordum.Çünkü yanına gidersem babam hakkında konuşacaktık ve ben bunu istemiyordum.Tekrar ve tekrar aynı şeyleri konuşmak istemiyordum.
Bir kaç dakika sonra annem geldi elinde kahve ve havuçlu kek vardı.Anneme ağızım açık bakarken rüya mı görüyorum diye düşündüm.Annem havuçlu kek mi yapmıstı¿¿
Babamın en sevdiği keki...Yavaşça ayağa kalktım ve belkide sonra pişman olucağım -ama o an için anlamlı gelmişti - koltuğun kenarından tutundum.
"Anne sen ne yapamaya çalışıyorsun¿Babamın en sevdiği keki mi yaptın¿ Anne sana inanamıyorum! Sen değil miydin babamın eşyalarını onu unutalım diye çatı katına kilitleyen.Şimdi ise kalkmış hevesle kek yapmışsin.Anne..." cümlemin sonlarına doğru sesim fısıltı halinde çıkmıştı."Sanki babam hiç olmamış,hiç yokmuş gibi davranma..." Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu." Anne babam vardı ve onu asla her ne olursa olsun unutmayacağım"diyerek odama çıktım ve kapıyı kapattım. Kendimi yatağın kollarına bıraktım,aynı zamanda göz yaşlarımı da..
Hiç birşey becerememiştim yine her şeyi berbat etmiştim.Herşey tam eski haline dönecekken ben yine içine ettim.
Tanrım bu böyle devam edemezdi , yapamazdım.Babamsız yasayamazdım ama annemi de yalnız bırakamazdım.Bu ne aptalca,ne berbat bir ikilemdi böyle ama emin olduğum bir şey varsa annem hem benim hemde babamın ölümünü kaldıracak kadar güçlü değildi ve bu da benim güçlü bir kız olup yaşamam gerektiğinin göstergesiydi.Böyle düşünürken kapı çaldı ve annem içeri girdi."Konuşabilir miyiz¿"dedi yumuşak bir sesle.Yataktan doğruldum ve elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim.Annem küçük adımlarla yatağın kenarına geldi ve oturdu.Bir kaç saniye bekledikten sonra "Ben...ben özür dilerim" dedi.Sözcükler ağzından şefkatle çıkarken öyle bir amacım yoktu.Sadece evde havuç vardı ve bende yaptım.Öyle düşünemedim."dedi.Sonra ağzında en başından beri tuttuğu hıçkırığı bıraktı ve bir anda hıçkırarak ağlamaya başladı.Yavaşça oturduğum yerden hareketlenip kollarımı anneme doladım.Onun üzülmesini istemiyordum fakat böyle umursamaz tavırları da sinirime dokunuyordu.Artık tutamayacağımı anladığım göz yaşlarımı bıraktım. Hayatın bana gülümsediğinde aslında o gülüşün bana atacağı kazık olduğunu simdi anlıyordum.Babam kanserken ve gözlerimin önünde ölürken elimde gelen ağlayıp dua etmekten başkası değildi...
¿
Ne kadar daha bu pozisyonda oturduk bilmiyorum. Annemin hıçkırıkları kesilmişti.Fakat bu kez etrafı saran sessizlik daha çok korkmamı sağlıyordu.Odada sadece nefes alış verişlerimiz,saatin sesi ve kesik kesik hıçkırıklar yankılanıyordu.Normalde olsa annem,babam ve ben salonda oturup annemin yaptığı keki televizyon izler,çay içerdik.Odayı saran sessizlik yerine kahkahalarımız olurdu.
Ama hayatım artık eskiye dönemeyecek kadar mahvolmuştu...En önemlisi artık beni güldürecek bana kahkaha attıracak bir babam bile yoktu...
Umarım beğenmişsinizdir :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Kimsin¿
RomanceHayat ellerimin arsında kayıp giderken tek yapabildiğim seyretmek... Birgün biriyle tanışırsın onu çok sever onun için herşeyini verirsin... Ama; Birgün gelir hayat istediğini sunmaz sunsada uymaz. İşte o zaman herşey yıkık bir köprü gibi çöker,yok...