"Abi sen aklını mı kaçırdın? Magnus'u nasıl gönderirsin saraydan?"
Odama aniden dalan Izzy ile kafamı kitaplardan kaldırmak zorunda kalmıştım. Arkasından odaya Clary de giriş yapmıştı.
"İşime karışma."
"Nasıl karışmam? Her şey çok güzel gidiyordu, onunla mutluydun. Annem mi gitmesini istedi yoksa?"
"Hayır ben istedim. Odamdan çıkın, başım ağrıyor zaten."
"Jace bile akıllandı abi ama sen akıllanmıyorsun."
"Bunu bana sen mi söylüyorsun?" Diyerek birden ayaklanmıştım. "Sebastian ile yatan sen mi bana bunu söylüyorsun?"
Söylediğim şeyle Izzy bir adım geriye çekilmişti.
"Ne?"
"Gerçekten bilmediğimi mi sanıyorsun? Benim bu sarayda neredeyse haberimin olmadığı tek bir konu bile yok. Senin kararın, hiçbir zaman seninle bu konuyu konuşmadım. Ya da üstüne gelmedim. Nasıl Jace'e Clary hakkında bir şeyler söylemeyip kararı ona bıraktıysam bu konuda da kararı sana bıraktım. Şimdi geliyorsun ve bana yaptığım şeylerden dolayı hesap mı soruyorsun? Önce kendin ne yapmaya çalışıyorsun ona karar ver, sonra gelip bana hesap sor. Şimdi çık odamdan hemen!"
Izzy birkaç saniye yüzüme bakıp yutkundu.
"Ne zamandır biliyorsun?"
"Neredeyse başından beri. Yapma Izzy, ben aptal değilim. Değişen ruh hallerinin farkındaydım. Sebastian ile aranızda olan gerilimin de farkındaydım. Ben sana karışmıyorsam sen de bana ikide bir gelip karışamazsın."
"Jace'e söyleme lütfen." Deyip gözlerini kaçırdı. "Sen de söyleme Clary. Anneme de söylemeyin."
Isabelle odadan çıktıktan sonra gözüm Clary'e kaymıştı.
"Sanırım sen de yeni öğrendin."
"Evet. Abimin ona ilgisinin farkındaydım ama hiçbir zaman böyle bir şey yaşadıklarını düşünmemiştim."
"Birisi abin, diğeri en yakın arkadaşın. Yine de anlayamıyorsun. Bazen insan en yakınının senden bir şeyler gizlediğini anlayamayacak kadar kör olabiliyor."
"Magnus ile olan bu muydu?" Dediğinde sessiz kalmıştım. "Jace'e sordum ama hiçbir şey söylemedi. Karışmamamı istedi sadece. Ben Izzy gibi düşünmüyorum, sizin ona olan aşkınızın farkındayım. Sadece... gerçekten büyük bir şey olmuş olmalı, onu buradan göndermeniz için."
"Sakladığı şey hakkında bir şey bilmiyorsun yani öyle mi?"
"Hayır, bilmiyorum."
"Kapıyı kapatsana."
Clary hızlıca kapıyı kapattığında yatağa oturdum.
"Yanıma gel."
İkiletmeden yanıma geldi ve oturdu.
"Bunlar aramızda kalacak."
"Elbette aramızda kalacak."
"Birisine anlatmak zorundayım. Bunun sen olması biraz ironik ama yakında akraba olacağız."
"Buna çok üzülmüş olmalısınız."
"İçim kan ağlıyor." Deyip güldüğümde o da gülmüştü. "Magnus bir büyücüymüş."
"Ne? Ciddi misiniz?"
Başımı evet dercesine salladığımda şok içinde bana bakmayı sürdürdü.