"Gelebilir miyim?"
Izzy'nin odasının kapısında durup ona baktığımda başını olumlu anlamda sallamıştı.
"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum Alec."
"Farkındayım, odada o şekilde davrandığım için üzgünüm. Bazen kendimi kaybediyorum."
"Bazen mi?" Deyip gülmüştü Izzy. "Senin kendinde olduğun bir zaman yok. Magnus ileyken daha sakindin ve şimdi o da gittiğine göre yine eski zalim Alec'i görecek gibiyiz."
"Cidden böyle mi düşünüyorsun?"
"Hayır, böyle olacağını biliyorum." Deyip bana döndü ve derin bir nefes aldı. "O sana iyi geliyordu."
"Ben de bu konuyu konuşmak istemiyorum."
"İyi, sen bilirsin. Ama yanlış yoldasın Alec. Magnus... senin için bulunmaz bir fırsatttı. Akıllı, eğitimli, bakımlı... mucize gibi bir adamdı resmen. Üstüne sözünü de dinliyordu. Bunların hepsine sahip başka birisini daha bulursan zaten direkt evlen derim ama ben şansının olduğunu düşünmüyorum."
"Çok açık sözlüsün yine. Ne o yoksa sen de daha iyisini bulmak istediğin için mi Sebastian'ı istemiyorsun?"
"Benimle uğraşma Alec."
"Sadece bir soru sordum. Adamın sana hisleri var."
"Bu sarayda kalmak istemiyorum ben. Bu yüzden de bir kralla evlenip bir kraliçe olarak yeni bir saraya yerleşmek istiyorum. Ömrümün sonuna kadar bu sarayda ötelenmiş bir prenses olarak mı yaşayacağım yani? Clary bile bir prens ile evlenecek hem de kendisi bir prenses değil. Gidip basit bir yardımcı ile evlenip kendimi küçük duruma düşüremem."
"Ama bana Magnus ile evlen diyorsun. Basit bir askerin bir kral olması sorun değil mi senin için. Yoksa tüm bunlar sadece Sebastian'dan uzak durmak için ürettiğin aptalca bahaneler mi?"
"Kendi işine baksana sen." Deyip sinirle aynaya döndü. "Annemle konuştum, evlenmek istediğimi söyledim. Bunu etraftaki krallıklara duyuracak. Bir prens ile evleneceğim, annemin de istediği gibi."
"Sen bilirsin, sana karışamam. Ama bence yine de iyi düşünmelisin. Hiçbir zaman ötelenmiş bir prenses olmadın."
"Annem gibi olmak istiyorum. Güçlü, ayakları yere sağlam basan bir kraliçe olacağım. Başka bir şey yoksa odamdan çık."
"Başka bir şey yok, bundan sonrası senin kararın."
....
Odama döndükten kısa bir süre sonra odaya bir asker giriş yapmıştı.
"Prensim, kraliyet sınırları içinde yaşlı bir kadın büyücü yakalanmış. Saraya getirilmiş."
"Uyarı yapıp gönderin."
"Ama daha önce de sınırlara giriş yaptığını tespit ettik. Zaten önceden uyarı almış ama dinlemeye niyeti yok gibi duruyor. Kraliçemiz sizin gelip karar vermenizi istiyor."
Derin bir nefes alıp ayaklandım.
"Tamam, geliyorum şimdi. Sen gidebilirsin."
Başını tamam dercesine sallayıp odadan çıktıktan sonra üstümü biraz düzeltip ben de odadan çıkmıştım. Zaten kısa zaman sonra salona varmıştım.
Karşımda duran oldukça yaşlı kadına bakıp sonrasında anneme döndüm.
"İdam edilip edilmemesi hakkında senin görüşünü almak istemiştim."
"Lütfen efendim, beni öldürmeyin. Ben... kötü bir amacım yoktu. Affınıza sığınıyorum."
"Tamam anladık, sus." Deyip tahtıma oturdum. "Niye sınırlar içine girdin?"
"Burada... küçük bir kız var. Ailesini kaybetmiş bir kız. Arada gelirim, ona yiyecek ve para bırakırım. Kimsesi yok ve çok yalnız."
"Doğru mu söylüyor?" Dedim yandaki askere bakarak.
"Bulduğumuz evde küçük bir kız vardı efendim, doğruyu söylüyor olabilir."
"Gidip kontrol edersiniz. Sen büyücü, bundan sonra bu sınırlar içine girmen kesinlikle yasak. Üçüncü sefer böyle şanslı olmazsın."
"Ama... ama o kız ben olmadan ne yapar?"
"Ben onu bakımı için bir aileye vereceğim ve takibini yapacağım. Ama bir daha seni buralarda görmemek şartıyla."
"Yemin ediyorum efendim, bir daha görmeyeceksiniz." Deyip kadın bana yaklaştı ve birden önümde eğilip dizlerime kapandı. "Çok teşekkür ederim, merhametiniz için."
Kadını kaldırmaya çalıştığım sırada elimi tuttu ve birden gözleri üstüme çevrildi.
"Bana niye öyle bakıyorsun?"
Kadın elimi bırakıp yerde birazcık geriye gitmişti.
"Prensim ben... ben bir şey gördüm."
"Ne? Ne gördün söyle hemen."
"Birisi... birisi zamanında size bir aşk büyüsü yapmış."
"Aşk büyüsü mü?"
Kadın başını olumlu anlamda salladığında ayaklanıp onun yanına gittim.
"Kim yapmış, ne zaman yapılmış bana bunları söyleyebilir misin?"
"Efendim, ben yaşlı bir büyücüyüm bunlar için... ayrıca o kadar güçlü sayılmam. Ama birisi size bunu yapmış. Etkisi hala devam ediyor mu bilemem ama devam ediyorsa bu büyü tehlikeli bir büyüdür, bozulmazsa sonuçları kötü olabilir."
"Nasıl bozulur bu büyü?"
"İki şekilde bozulabilir. Yapan kişi tarafından ya da sizin başka birisine aşık olmanızla... tüm söyleyebileceğim bu."
"Pekala, bu bilgi için teşekkürler." Deyip bir kese altın çıkardım ve kadına uzattım. "Bunu al ama bir daha seni topraklarımda görürsem bu kadar insaflı olmam."
"Çok teşekkür ederim efendim, çok teşekkür ederim."
"Bu kadını güvenli bir şekilde Krallık çıkışına götürün."
....
"Sence Magnus mu yaptı bunu?" Demişti Clary bana bakarak. Sadece ona anlattığım için gelip bu olayı da onunla konuşma kararı almıştım.
"Bilmiyorum. Ne düşünmem gerektiğine karar veremiyorum şu an."
"Belki de Diana yaptırmıştır zamanında olamaz mı?" Demişti hızlıca konuşup. "Sonuçta kadın şu an üstünde böyle bir büyü olduğunu söylememiş, Diana'ya olan aşkın da çok normal değildi Alec."
"Evet, o da bi ihtimal ama benim düşündüğüm başka bir durum daha var." Deyip yatağa oturdum. "Asmodeus."
"Magnus'un babası mı?"
"Sonuçta o da bir büyücü ve kafayı bana takmıştı. Sürekli oğlumu üzme diyerek konuşuyordu. Belki de o yapmıştır. Bu şekilde oğlunu tahta geçirip elinde çok büyük bir güç barındırmaya başlayacaktı. Mantıklı gelmiyor mu sana da?"
"Bilmiyorum, o adamı çok tanımıyorum ama bu da bir seçenek olabilir. Ama ben Magnus'un yaptığını düşünmüyorum. Böyle bir şey varsa da Magnus bu işten habersiz olmalı."
"Ya o yapmışsa? Belki de başından beri bana rol yapıyordu."
"Magnus'un rol yaptığını düşünmüyorum Alec."
"Bize saldıran o adamları öldürürken daha önce hiç görmediğim bir Magnus ile karşı karşıya geldim Clary. Ben... bir görev olunca Magnus'u göndermeye bile korkuyordum. Birisini öldüremeyecek kadar naif duruyordu çünkü. Ama orada... bir düzine adamı acımadan öldürdü. Ya aslında gerçekten böyle biriyse?"
Clary yanıma oturup düşünür bir edayla yeri izlemeye başlamıştı.
"Bence en iyisi gidip onunla açık açık konuş. Bu şekilde kendi kendini yiyip bitireceksin."
"Ben de öyle yapmayı planlıyorum zaten. Burada öylece duramam bu olanlardan sonra."
...
Neler neler olmuş vayy...