Bu bölümü KagaraTheHunter'a ithaf ediyorum. (çok iyi adamdır .s)
-----
"Bak..." Bıkkınlığını elinden gelen en iyi şekilde gizleyerek sessizce cümlesini sürdürdü. "Güneş doğduğundan beri yaptığımız tek şey yürümek ve anlarsın ya... Bu iş için sana para veriyorum." Sessizce yeri inceleyen adama söylenen bu sözler, sanki ona söylenmemiş gibi umurunda olmamıştı. Yanındaki uzun siyah saçlara sahip genç, umursamaz tavırları olan bu adama karşı gittikçe öfkeleniyordu. Kafasında bir kurdun kafatası olan iz sürücü ise çocuk hiç umurunda değilmiş gibi davranıyordu. Siyah saçlı genç adam, tekrar söylenmeye başlayacakken iz sürücü eliyle gencin ağzını kapattı ve hızlıca susturdu.
"Yakınlarda!" Bunu duyan genç adam hızlıca sırtında takılı duran kılıca uzanıp sessizce çıkardı. Ağaç gövdelerinden dolayı fazla uzağı göremiyorlardı, fakat iz sürücü hedefin uzakta olmadığını seviyesinden dolayı hissedebiliyordu. O 22. Seviyeye ulaşmış bir büyücüydü fakat onun seviyesindeki biri çoğu mahlukatı onun kadar rahat bulamazdı. Çünkü kendisini tamamen diğer canlıların enerjilerine odaklanmak için geliştirmişti.
Siyah saçlı genç, iz sürücünün baktığı yöne doğru bakarken çalıların arasında gördüğü hareketliliği fark etti. Biraz sonra tüm vücudu görünen mahlukat,(Evrendeki habis enerjiden doğan yaratıklara verilen genel ad. İnsan, hayvan, bitki...) ikiliyi hala görmemişti.
Genç adam aniden arasına gizlendiği çalılardan çıktı ve mahlukatın üzerine doğru hızlıca saldırıya geçti. Kılıcının tamamen kırmızıya bürünüp parlaması eşliğinde koşan genç adamı mahlukatın fark etmesi fazla uzun sürmedi. Üzerine doğru gelen biri olduğunu gören mahlukat ellerini yüzünü koruyacak bir biçimde tutmuş ve savunmaya hazırlanmıştı. "Lucas, yapma!"
Duyduğu sesle gencin dikkati dağıldı ve kılıcının kırmızı rengi tamamen yok oldu. "Ne var lan! Neden durduruyorsun beni?" Sinirlendiği her halinden belli oluyordu."O 26. Seviye bir deli. Seni yenebileceğini düşündüm." Gencin öfkesi biraz daha arttı. "O kadar güçsüz mü görünüyorum?" Onun durduğunu gören mahlukat hemen saldırıya geçti. Mahlukat koşarken ellerini de ayak gibi kullanıyordu. üzerine hızla yaklaşan mahlukatı gören genç tekrar savaşa odaklanmaya başlarken iz sürücü de gencin yanına varmıştı.
Mahlukat gence vardığında uzun pençeleriyle direkt olarak boynunu hedef alarak saldırdı. Buna karşılık olarak genç adam hızlıca boynuna gelen darbeyi kılıcıyla savuşturdu. İz sürücü hemen bıçağını çıkardı ve mahlukatın arkasına yaklaştı. Fakat mahlukat bunu fark etmişti ve onun bıçağı tutan koluna doğru pençelerini savurdu.
pençeleri, kurt başlıklı çocuk tarafından durdurulamayınca onun kolunda derin kesikler açtı. iz sürücü acıyla inledi ve hemen ardından geri çekildi. mahlukat ise ona vurarak sonunu hazırlamış oldu. Çünkü arkasını dönüp onunla uğraşırken siyah saçlı genci tamamen unutmuştu. "Kanlı göz!" Gencin bu lafı üzerine gözünün sklerası(beyaz kısmı yani :d) gittikçe kırmızıya bürünüyordu. Gözünün beyaz bölümlerine hızlıca akan kan, sanki kırmızı bir dumanmış gibi görünüyordu ve geçen her saniye dağılan duman en sonunda gözünün beyaz kısmının tamamını kırmızıya boyamıştı.
Damarları belirginleşen gencin gücünde gözle görülür derecede bir artış vardı. Kılıcını mahlukatın sol bacağına doğru savurdu ve kopmasını sağladı. Mahlukat acı içinde yerde yatarken, siyah saçlı genç güçlü denebilecek darbelerle mahlukatın yüzünü yumruklamaya başladı. Sonunda mahlukat bayıldığında ise onunla birlikte gelen iz sürücünün yanına gitti. "Orion, iyi misin?" karşısındaki adamın bu lafa sinirlendiği belli oluyordu "İyi miyim sence?!"
