Ay yağmurlu geceyi aydınlatıyordu, elimi yukarı doğru kaldırdım yağmur damlaları elimden birer birer süzülüyordu. kafamdaki düşünceleri atmaya çıktığım bu yürüyüşte, hüzünlü ve şimşeğin bol olduğu bir gezintiye dönmeye başlayacaktı. birazdan onunla tanışacağım ana götürecekti beni, belki iyi belki kötü bir karşılaşmaydı belki uğruna pişmanlıklarımı verebileceğim belki de sevinçten ağlayacağım bir güne dönecekti bu. kapişonumun iplerini iyice sıktım ve yürümeye devam ettim. yağmur ve çimen kokusu her yere dağılmıştı işlek bir yerde oturmuyorduk, küçük sessiz bir mahalleydi burası. zaten öyle çok fazla da yürümeyecektim beş ya da on dakika sonra pek de sıcak olmayan evime dönecektim. oda arkadaşımla beraber kalıyordum, üniversite için şanslıydım ki izmirdeki en yakın arkadaşımla beraber aynı üniversiteyi kazanıp ev tutmuştuk. fakültelerimiz farklı olsa da, eve beraber geliyorduk. ellerimi cebime soktum hava iyice bozmaya başlamıştı hafif yağan yağmur yerini hızlı ve şimşek çakan bir havaya bırakmıştı. adımlarımı hızlandırdım ve yerlerdeki ıslak görüntüden gözlerimi alıp karşıya baktım. bu mahalle küçük olduğu için benden başka bu havada yürüyüş yapacak kimse yoktu. birazdan da oturduğumuz dairenin oraya doğru yönelecektim. aynı benim gibi siyah sweat giymiş bir adam, sarsak adımlarla yürüyordu. büyük ihtimalle alkollüydü. fark ettirmeden onu geçmeye çalıştım. kendi kendine konuşuyordu adam, bir anda yukarı doğru baktı önüme döneceğim vakit adamın haykırışını duyudum. acı çekiyor gibi bağırdı adam ve aniden yere yığıldı. yanına doğru yöneldiğimde ise gök gürüldedi ve şimşek adamın üstüne düştü. ellerim titriyordu, ne yapacaktım? adamın yüzünü görmeye korkuyordum. sırt üstü uzanmıştı. telefonumu elime aldım, ambulansı arayacaktım. ciddi şekilde yaralanmış olması gerekti. telefon ıslanırken titreyen parmaklarımla ambulansı tuşladım. ama sinyal yoktu. adamın yanına doğru eğildim, elimle omzundan tutarak yüzünün gözükeceği şekilde adamı çevirdim. yüzünde ya da boynunda bir yanık izi gözükmüyordu. sırtına düşmüş olmalıydı. telefonumu yeniden çıkardım ve ambulansı aradım. çekmiyordu, yağmurdan dolayı hatlar kesilmişti muhtamelen. adamı boydan boya süzdüm, taşıyabileceğim kilodaydı evim de 10 adım ilerideydi. adamı burada bıraktıp Yaren'i çağıracaktım. adamı eve taşıyacaktık. iyi ya da kötü biri, bu şu an aklımı kurcalamıyordu. ölmesini istemiyordum. koşar adımlarla zile bastım zaten zemin katta oturuyorduk "Yaren" diye bağırdım balkona çıktı "ne oldu Zelen" çabuk bir şekilde anlatmaya başladım " anahtarı al ve çabuk aşşağıya in Yaren adamın birine şimşek çarptı ve ambulansa da ulaşılamıyor kontrol etmedim yaşayıp yaşamıyor mu bilmiyorum eve taşımalıyız hızlı ol" Yaren ağzında bir küfür mırıldanarak balkonun kapısını hızla kapattı, bende hızlı bir şekilde adamın yanında gittim. siyah saçları yağmurda iyice ıslanmıştı. titreyen elimi adamın şah damarına doğru götürdüm, atıyordu. Hala nabzı vardı. kulağımı adamın yüzüne doğru getirdim, hala nefes alıyordu zor da olsa. gürültülü bir şekilde yanıma gelen Yaren bir anda gözlerini çevirdi "kontrol ettin mi yaşıyor mu?" Kafamı ona doğru çevirdim " nabzı var ama çok zayıf nefes alıyor Yaren ayaklarından tut bende kafasını sabitleyeceğim " saçını kulağının arkasına atıp, yere eğildi. Yaren adamın çamurlu botlarından tuttu, bende kafasını ve boyun bölgesini sabitledim. diğer taraftan da kollarının altından tuttum. "3 diyince 1,2,3.. " adam gerçekten ağırdı, tek başıma taşıyamazdım geri geri yürüyen Yaren'e "adımını dikkatli at merdiven basamağı" aşağıya bakıp bütün merdivenleri hallettik. adamı evin girişine koyduk Yaren'in elleri titrediği için 5-10 saniye kapıyı açmasını bekledim " Yaren içeri taşıyalım salondaki L koltuğa tut." Ayakkabılarımı çıkarmadan adamı taşımaya başladık. salondan içeriye girdik ve adamı koltuğa bıraktık "havlu getir ve benim soluma cihazımı getir " Yaren kafasını sallayarak benim odamdaki cihazı getirmeye gitti bende adamın üstündeki sweatshirt i korkarak çıkarmaya başladım yaren havluyu bana doğru uzattı göğüs tarafını sildim morluklar ve kılcal damar çizgileri çıkmıştı yanık olmadığı için şanslıydı "cihazı tüpe tak ve ayarını 6 ya getir" dediklerimi kafasını sallayarak hızlı bir şekilde yaptı. adamın yüzündeki su damlalarını havlu ile sildim ve kafasını hafifçe kaldırarak cihazı taktım adamın nefes alışverişleri buhar olarak görünüyordu şimdi ise tek yapacağımız beklemekti telefonumu tekrar elime aldım ıslandığı için üzerime sildim ambulansı tekrar aramalıydım. aramadan attı hala hatlar kesikti "üstümü değiştireceğim adama bak ve kendi telefonundan ambulansı ya da başka birilerini ara " kafa salladı " tamam hızlı ol" koridorun sonundaki odaya doğru koştum, elime gelen ilk şeyi aldım. kalın bir kırmızı sweatshirt ve altına gri eşofman salona doğru tekrar geldim adamın durumu aynıydı koltuğun oraya eğildim ve nabzını tekrar kontrol ettim, artık hatlar gelene kadar adamın başında bekleyecektik.