DEMİR
Demir: Londra'ya
Feza şaşkınlıkla yüzüme bakıyor ve muhtemelen de şaka yaptığımı sanıyordu. Ama tek yapmamız gereken buydu. Üzgünüm Feza'yı düşünmeden bu planı yaptım ama bu durum ikimiz içinde en iyisiydi sadece kendimi düşünerek hareket etmiyordum. Feza ise hala benden açıklama bekleyen gözlerle bana bakıyordu.
Demir: Üzgünüm sana bunu yapmamalıydım ama gerçekten en iyisi bu kısa süre olucak merak etme ve uçağın kalkışına çok az kaldı söz veriyorum herşeyi uçakta anlatacağım
Feza: E pasaportum olmadan nasıl olacakBu sinirli halime rağmen Fezaya bir gülücük yolladım
Demir: Küçük unutma yaptığım planlarda ayrıntıları atlamam çalışma odasında üçüncü rafta yeşil ahşap kutunun içinde anneannemin ve senin pasaportun duruyorBir solukta tüm bunları ona izah ettikten sonra elimi uzattım şu an elimi tutması ve tüm kargaşadan uzaklaşmamız lazımdı. Bende hemen. Feza ise sanki çok vaktimiz varmış gibi uzattığım elime uzun uzun baktı. Kafasından geçenleri çok merak erdemde zamanımız yoktu ve ben Feza'nın elini tutup hızla peşimden sürükledim. Tüm kontrollerden geçtikten sonra hızlıca uçakta yerimizi aldık. Tabi ki ikimizde koşturduğumuz için soluk soluğa kalmıştık. Feza ise tüm bunlara rağmen haklı olarak artık soru sormaktan yorulmuş ama cevap bekleyen gözlerle gözlerime bakıyordu. En içine. Onun bu bakışları bilmediğim bir şekilde içimdeki buzları eritiyordu sanki. Artık Feza'ya bir açıklama borçluydum. Yerimde doğruldum ve açıklama yapmak için konuşmaya başladım.
Demir: Bak Feza sanırım anneannem de seninle aynı şeyi konuştu. Bizi birbirimize yakıştırıyor sana daha yeni söylediğini biliyorum ama inan sen onun hayatına girdiğin günden beri bana aynı şeyleri söyleyip duruyor akşam yaptığına kızmadım mutlu olsun istedim ama herşey onun istekleri doğrultusunda yapılamaz
Feza gözlerime uzunca bakıp sanki hiç bir şey anlatmamışım gibi cama döndü.
Feride: Demir şuraya bak bu harika
Ah bu kız neden böyle yapıyordu ki. Bende bi an söylediklerimden sıyrılıp onun neşesine ortak oldum. Belki de böyle olması bana iyi geliyordu. Oysa ben bağırıp çağırmasını hatta havalimanına geldiğimizi anladığında tereddütsüz beni bırakıp gitmesini bekledim. O bunu yapmadı oysa sadece bir gün geçirmiştik beraber ama o yanımda kalıp bana güvenmeyi seçmişti ve bu herşeyden daha iyi gelmişti bana.
Demir: Küçük ilk defa binmiyorsun herhalde uçağa
Feza: Ya tabi ki ilk değil ama Feride Hanım'la yolculuk yaptık bir kaç kere ama bu hep çok hoşuma gider
Demir: Demek sende gökyüzüne bayılırsın
Feza: Sanırım öyle gündüz yaşamamış gereken olaylarla gece ise kendimizle baş başa kalarak geçer gökyüzüne bakarak
Demir: Bence biraz uyu küçük daha yolumuz varFEZA
Demir'in bana bunu söylemesini bekliyormuşum gibi ikiletmeden camın olduğu tarafa döndüm ve gözlerimi yumdum. Günün koşturmacası sayesinde uykuya dalmam çokta uzun sürmedi. Gözlerimi açtığımda fazlaca dinlendiğimi farkettim. Uzandığım rahat yerde doğrulup güneşi kucakladım. Ne bir dakika uzanmak mı? Ama ben en son uçakta uyuya kalmıştım. Hem burası da neresiydi? Hızla yattığım yerden doğruldum. Salona ulaşmak in aşağıya indim bu arada gözlerimle etrafıma da göz gezdirdim. Gerçekten de çok güzel dekore edilmiş beyaz ağırlıklı düzenlenmişti. Salonda elinde bir fincan kahve ile telefonu ile uğraşan Demir ile karşılaştım. Mutfaktan ses çıkarmadan kendime de bir kahve alıp Demir'in karşısında ki koltuğa oturdum. Bir şey sormama gerek yoktu bakışlarım zaten tüm bu olanların cevabını soruyoruyordu? Demir de bunu anlamış olacak ki önce oturduğu yerde dikleşti ardından da elindeki telefonunu önündeki sehpaya bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtar Beni
RomansaHayatımız sahiden bizim elimizde. Yaşayacaklarımızı, hayatımıza alacağımız insanları biz mi seçiyoruz sahiden. Ya elimizde olmayan başımıza gelen şeyler ? Kalem kimde, defter kimde ? Ben sadece kendim için yaşayacağım. Yere daha sağlam basmak, kimse...