1. BÖLÜM- PROLOG 1/2

3.8K 263 576
                                    

🩸Merhaba sevgili insan! Bu satırları okuyorsan büyük ihtimalle hikayeme şans vermeye karar verdin. Şimdiden teşekkür ediyorum. Senden tek ricam hikayeyi yarıda bırakmaman, çünkü hiçbir şey yarım bırakılmamalı. Öyle değil mi?

Bu hikayeyi okurken kendinizde bulunan kalbin sahibini hatırlamanız, bol hayaller kurmanız ve hiçbir zaman pes etmemeniz dileklerinde bulunarak yazıyorum. 🎈

Geç kaldıklarımıza ithafen- DİĞER YARIM
sizlerle. Belkide hala bir şansımız vardır...☆

Yorum ve oylarınızı bekliyorum. Sevgiyle kalın!

Hünkar...siyah, anılarını, yaşadıklarını söze döktüğü defterini kapattı. Acaba bunları okuyan olur muyudu bir gün? Belkide olurdu ama emin olabilirsiniz ki istemezdi gerçekten acılanının bilinmesini. Zaten bu güne kadar bir tek "DİĞER YARISIN'A" açmıştı kalbini. Suratında acı bir gülümseme oluştu belli belirsiz. Defterini her zaman olduğu gibi sadece kendisinin bildiği yere koydu. Ayakları onu pencerenin önüne götürdü. Daldı gene gözleri uzağa.

Ah...neden gazeteye ölüm haberininin ilanını vermişti ki Ali Rahmet?! Aklını başına toplaması gerektiğini tekrarlayıp duruyordu sürekli. Kızgın olması gerekiyordu ama yok işte, kızamıyordu ki ona. "Biraz..." diye geçirdi içinden "en azından bir süre zihnimden silinemez misin? Zaten her şey o kadar zor ki!"

Hemen sonrasında sanki bu dediklerinin olmasını istemezmiş gibi bi korku sardı bedenini. Kısıldı yine çaresizlikle o zümrüt gözleri. Yoktu işte yolu yoktu, hiç bir avutma onu bu sızıdan kurtarmıyordu.  Gözlerini ardı ardına kırpıştırdığında, gözlerini yakan damlaların teker teker yüzünü yıkamaya başladığını hissedebilmişti. Derin bir iç çekti. Acaba yine mi dökseydi içini o kara deftere. Ama ağlamasını durduramayacağı için yine kirlenecekti sayfalar.

Geçmişin zehri içinde kanına karıştığını bilirken, o da yetmiyormuş gibi o zehri Züleyha'yla Yılmaz'a bulamış olması onu suçlu hissettiriyordu da, Demir'in aşkına kavuşmuş olması onun avuntusuydu. Ta ki Ali Rahmet'le Yılmaz'ı yan yana beraber görene kadar. Ama işte diyordu ya yolu yoktu.
Ya yazıp ağlayacaktı, ya da bazı şeylerin ruhunda filizlenmesine tekrar izin verecekti.

Göze alamadı...

Yerinde rahatsızca kıpırdandı, nefes alamıyormuş gibi geliyordu artık odada. Hemen kendini koşarak balkona attı. O yüzden midir nedir, dudaklarına kadar ulaşan tuzlu sıvının tadına vardı. Kapkaranlık geceyi, yaşlı gözleri buğulu görüyordu. Derin bir nefes aldı. Doldurdu ciğerlerini temiz havayla...Derin bir nefes verdi. Yumdu gözlerini.

Yaşlar birbirini kovalıyordu da parmakları ona itaat etmeyip sadece izlediler, sadece seyrettiler, tıpkı balkonun karşısında, eskiden de geldiği yerde, onu seyreden Ali Rahmet gibi.

Hangisi acının kollarında yerini bellemişti? Yarışabilir miydi onların acıları? Acı çektiği vücut dilinden belli olurken Hünkar'ın, bile bile izledi Ali Rahmet! Yana yakıla, acısına acısını katarak! Sanmayın ki o ağlamıyordu:
" Yıllar sonra gözlerimin önündesin ama acı içerisinde..." 🩸

🩸İnstagramdan takip edin:
@diger.yarim1

DİĞER YARIM 「DY」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin