EĞİTİM

1K 112 54
                                    

Sonya ile çalışmaya başlamaları için yalnız kalmaları Tanya'nın düşündüğü kadar zor olmamıştı. Önce Tim; Dark yüzünden kafası karışık olduğunu söyleyip bir müddet Katidar'a gitmek istemişti. Her ne kadar Tanya onun gitmesini istemiyor olsa da Sonya ile yalnız kalmaları ikisi arasındaki ilişkiyi güçlendirecekti. Tim ne kadar kalacağını söylemeden o günün akşamında yola çıktığında Tanya istemese de rahatladığını kabul etmişti.

Zeda ve Simon ise bir aylık görev için ertesi gün aniden yola çıkmışlardı. Sonya; Tanya ile yapmış oldukları plana uyarak annesine: Çok bunaldığını, Katina ile köprüdeki eve gitmek istediğini söylemişti. Katina'ya güvenebileceğine kanaat getiren Zeda bunu doğal karşılayıp; hiç soru sormamıştı. Trinsi'nin de köprüdeki evinde olduğunu bildiği için ikisini onun gözetimine bırakmıştı.

Dark birkaç gün içinde şifa merkezinden çıkacaktı. Babasının bütün ısrar ve emri vakilerine rağmen köprüde olan büyük evinde dinlenmek istediğini söylemişti. Orada da rahat bırakmayacaklarını biliyordu. Yine de aynı evin içinde olmaktan daha iyiydi.

Tanya ve Sonya sabah erkenden Zeda'nın aracını alıp köprüdeki eve doğru yola çıktılar. Yol boyunca hiç konuşmamışlardı. Tanya araç içi görüntüleyicilerin çalışıp çalışmadığından emin olamadığı için sessiz kalmayı tercih etmişti.

Sonya ile birlikte hem çalışabilecekleri, hemde dikkat çekmeyecekleri bir yer biliyordu. Bütün ayrıntıları orada Sonya ile rahat rahat konuşabilirlerdi. Köprünün kıyısında olan yerleşim yerine geldiklerinde Sonya çoktan uyuya kalmıştı. Tanya onu uyandırmadan yoluna devam etti. Gittikleri yer eskiden editlerin yaşadığı Limorya şehriydi. Şehir hala ayakta olmasına rağmen editlerden sonra kimse sahiplenmemişti. Pek çok büyücü oranın lanetli olduğunu düşünüyordu. Bu sebeple değil oraya gitmek yanından bile geçmezlerdi. Tanya; Sonya'nın oraya girmekten pek hoşlanmayacağını tahmin ediyordu. Bunun için ne kadar geç öğrenirse o kadar iyi olacağını düşündü. Aracı hızlandırdı. Tahmin ettiği gibi Sonya uyanmadan Limorya'ya girmişlerdi. Tanya şehri daha iyi görebilmek için aracını yüksekten ve yavaş kullanıyordu.

Limorya hiç değişmemiş gözüküyordu. Muazzam güzellikteki taş evler Limorya kalesinin etrafında sırlanmıştı. Taşlar yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen, güneş üzerlerinden batarken parıldamaya devam ediyordu. Her yer taşla örülmüştü. Zamanın da şehrin içerisinde bir tanecik bile ot çıkmayacak şekilde planlanmışlardı. Ama bakımsız kalan şehri doğa ele geçirmeyi başarmıştı. Zamanla taşları parçalayıp; çatlaklardan otlar, çiçekler, ağaçlar çıkmıştı. Sarmaşıklar evlerin duvarlarına tırmanmış bazı küçük evleri yeşil birer tepeciğe çevirmişlerdi. Yine de şehir harika gözüküyordu. Tanya çalışmak için çok kereler bu sessiz sakin yeri kullandığı için şehri iyi tanıyordu. Bu kadar güzel bir şehrin kimsesizliğine bir yanı üzülürken diğer yanı sevinirdi. İstediği zaman kimseden izin almaksızın kullanabileceği gizli bir sığınaktı burası. Tanya hala editler gibi çirkin, kaba ve pis yaratıklarının nasıl böyle şehirler inşa ettiğini anlayamıyordu. Onlar gibi estetikten yoksun bir ırk böyle bir şeyi nasıl yapmıştı. Kalenin yanından her geçtiğinde hissettiği şeyi yine hissetmişti. Bina o kadar sağlam. O kadar yıkılmaz, o kadar canlıydı ki, sanki editler bir gün çıkıp gelecekmişçesine ayakta, dimdik duruyordu.

Editler yüzyıllar önce mağaralara hapsedilmeden önce büyücüler boyutunun en yetenekli taş ustalarıydı. Bu şehrin her taşını kendileri işleyip yerine koymuşlardı. Bu sebepten mağaraları da aynı ince zevkle inşa etmişlerdi. Tanya mağaralarda geçirdiği o kadar zamandan sonra bu şehri gördüğünde editlerin elinden çıktığını hemen anlamamıştı. Editler güçlerini savaşmak yerine bu uğurda kullansaydı. Şimdi hep birlikte barış içinde yaşıyor olabilirlerdi. Ne yazık ki onlar kolay olanı seçmişlerdi. Ve şimdi cezasını çekiyorlardı.

ASA EFSANELERİ -HAYAT-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin