Serin, bulutlu ve içinizdeki boğucu kasveti pekiştiren nemli bir hava..
Gözlerimi alamadığım bu göl, yüreğimdeki yangının üstüne devriliyor sanki ve ben, uzun süre sonra ilk kez yaşadığımı hissediyorum.
Derin bir nefes çekiyorum içime, ellerimin arasında duran papatya çayından ve etrafımdaki ıslak toprak kokusundan.
Koyu yeşil yapraklardan dökülen damlaları izliyorum. Ama çok sürmeden kucağımdan yükselen mırıltı sesleri dikkatimi çekiyor. Onu sevmem için karnıma baskı yapan patilerine dokunup gülüyorum.
Anlıyorlar mı gerçekten ?
Vücudumuzda olan ağrıları hissedebiliyorlar mı ?
" Ah sevimli kedicik, ne kadar amacın bu yönde olmasa da küçük masajın çok iyi geldi. "
Sanki beni anlamış gibi devam etti minik patileri ile yaptığı baskıya.
Yavaşça sarı tüylerini okşadım, o kucağımda rahat bir pozisyon ararken ben oturduğum yere kuruldum iyice..
Üşüyorum sanki biraz ama uykum daha ağır basıyor.
Evet, sadece uyumalıyım.♤
"Biz geldiik !"
"Hey, nerede bunlar? "
"Çıkarlar şimdi bir yer- Dostum, o dondurmayı hemen yerine koymalısın. Eğer hala yaşamak istiyorsan tabii !"
"Niye be ? Ver şunu Jimin."Uyurken gürültü yapılmasından nefret ederdim. Zaten çok hafif bir uyku sorunsalım olduğu için en ufak bir tıkırtı da bile yerimden zıplarım. Fakat şimdi haraket etmek bir yana, bedenimi hissetmiyorum !
"İşte bizim minik fare buradaymıış ~ "
Yavaş çekimde gözlerimi açmaya çalışırken bir yandan saatin kaç olduğunu sorguluyordum. "Unnie ?"
"Ne unniesi kızım, senden sadece bir ay önce falan doğdum. "
Tiz sesi sayesinde daha çabuk kendime gelmemi sağlayan Rosie'ye bakarak gülümsedim. "Sincap ?" "Doğru bildin!"İkimizde tebessüm ederek birbirimize bakarken aniden kapıdan çıkan Jisoo kaşlarını havaya kaldırarak bir bana bir Rosé'ye bakarak ne yaptığımızı sorguladı. Biz ise bakışmamızı kesmeden gülüyorduk. Biraz delice gelebilir ama aşık olduğumuzdan değil, gözlerimizle bile konuşurduk biz. Tabii bu Jisoo'ya garip geldiği için her seferinde yanlış anlıyordu. " Nolur itiraf edin artık. SİZ KESİNLİKLE ÇIKIYORSUNUZ DİMİ ?! "
Aniden bağırması ile uyuşan uzuvlarımı yeni bulmuşum gibi yerimde doğrulurken, ciddi yüz ifadesiyle bize bakan bir adet Kim'e döndüm. "Unnie, sence de bunu sormak için biraz geç kalmadın mı?"Ciddi yüz ifadesi giderek şaşkın ördeğe dönerken Rosie ve ben kahkaha atıyorduk, taa ki ben öksürüklere boğulana kadar. "Hey Lis, iyi misin ?"
"İyi gibi mi duruyor Rosé? Git içeriden su getir. "
Rosé kafasını sallayarak içeriye ilerlediğinde, ona dur diyecekken bir şey farketmemle sustum. Konuşamadım daha doğrusu. Kapının pervazına yaslanıp endişeli gözlerle beni izleyen Jennie ile boğazıma bir yumru oturmuştu, refleks olarak gözlerim dolarken onunda benden bir farkı yoktu.. Neredeyse iki yıldır konuşmuyorduk. Onu özlemiştim. Ona Nini diye seslenmeyi, kombin yaparken fikrini almayı - hoş, o neyi seçse ben hep diğerini giyerdim. - sohbet ederken kedi gözlerinin ciddiyetini, laf soktuktan sonra saç savuruşunu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Noisy | Taelice
FanfictionOtel sahibi Lisa, evindeki gizemli olayları çözümlemeye çalışırken yardım için güvenecek bir dala ihtiyaç duyar. Her şey karşılaştıkları göl evinde başlasa da, asla bitmeyecek hikayelerine imza atan iki genç, mutlu sonu bulacaklar mı ? Lisa'nın hast...