24

2.4K 190 14
                                    

Depoya ilk defa ben de giriyordum. Genelde Jungkook girer ve onlara yemek verirdi. Garipti.

Jungkook yine onlara yemeklerini koyarken her şeyi sadece kendi mutlulugumuz için yapıyor olmanız yalnızca bencillikti.

Aslında bunları yaptığımız için belki de mutlu olmayı bile haketmiyorduk.

4 kişilerdi. Ne zaman bilmiyordum ama Jungkook diğer iki kişiyi de bulup getirmişti işte. Çok da zor değildi gerçi. Bugün 16 aralıktı.

5 gün kalmıştı. Bebeği erken almıycaktık. 22 aralıktan bir gün önce veya o gün halledicektik. Rehberlik öğretmeninin bebeğini düşünmüştük. Bebeğe bağlanmaktan korkmustuk aslında ikimizde.

Onlarda boş boş gözlerimi gezdiriyordum. Korkuyorlardı. Bizden igreniyorlardi. Öleceklerinin muhtemelen farkındaydılar.

—Hyuna sen böyle bir insan değilsin. Dedi Seolhyun.

—Benim nasıl bir insan olduğumu bilicek kadar tanımıyorsun küçük dedim.

—Bunların hepsinin sebebi ne? Diye sordu Jungkook'un getirdiklerinden biri.

—Şeytan için dedim ve omuz silkerek bu içimi daraltan odadan çıktım.

Elimle saçlarımı geriye atarken her şey hazırdı. Gerçek anlamda her şey hazırdı.

—Yalnızca 5 gün. Diye mırıldandı Jungkook.

O da çok fazla çökmüştü. 7ye yakın kilo verdiğini tahmin edebiliyordum. Ben zaten çok zayıf olduğumdan çok fazla vermemiştim. 3 kilodur muhtemelen.

—Yorulduk dedim ona dönerken.

Aramızda 3 adım vardı. Ikimizin de aslında bu arayı kapatacak kadar bile gücü kalmamıştı. Bunun farkındalığı olsa gerek yalnızca birbirimize bakıyorduk.

Derin bir nefes aldı. Göğsü kalkarken nefesini vermedi.

Az kalmıştı. Yalnızca 5 gün.

...

Tarikattakiler bizim eve gelirken içlerinden birisi iki tane pelerini bana verdi. Bebek işini çoktan hallettiklerini söylüyorlardı.

Saat henüz 11di. Yolun uzun süreceğini söylemişlerdi. Ayrıca bizi rahat ettirmek için çoktan oraya bir şeyleri kurduklarını.

Üzerimi giyindim. Çantaya 3 kitabı ve hançeri koydum. Sweatshirtümün şapkasını kafama geçirirken ellerimi ceplerime sokup kafamı eğdim. Akşam aynı anda 5 kişinin katili olucaktım. Bunları düşünmemeliydim. Bir bebeği öldürmek kolay olmazdı.

Jungkook arabaya yaşlanmış halde beni bekliyordu. Büyük adımlarımı ilk defa küçük küçük atıyordum. Uzun bacaklarıma biraz ihanet gibiydi bu.

Onun yüzüne bakmadan arabaya bindim. Arkama yaslanırken şapkayı tamamen yüzüme çektim. Koltuğa yayılırken çantayı çoktan arka koltuğa bir yerlere atmıştım. Koltukta bağdaş kurarken kafamı cama yasladım.

Neler yapman gerektiğini biliyorsun değil mi Hyuna? Diye sordu Dark Lord.

Arka koltukta duruyordu ruhu. Jungkook'a belirsiz bir bağla bağlıydı. O bağı koparmaktı asıl amacımız.

—Biliyorum merak etme. Dedim boğuk bir sesle.

Ben bedeninden çıktıktan sonra bile seninle kalan güçlerim olacak. Yani kullanmaya alıştığın şeyleri bırakmıyorsun Jungkook. Dedi Lucifer. Sesi Jungkook'u yatıştırmak ister gibiydi.

Dark Lord ~Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin