Diğer Dünya-K.A.İ.A.B. Personeli (Bölüm 3)

55 7 0
                                    

Önceki Bölümden Kesit:

Sinirini dökmek istiyordu ama ağzından tek bir kelime bile çıkmıyordu. Konuşsa belki neler anlatırdı. Sustu. Sadece arkasını döndü ve gitti.


                  --------------------------


"Ah!" diye bağırdı. Kafasını bir yere çarpıp yere düşmüştü. Ayağa kalktı ama dikkatlice bakmasına rağmen önünde sonsuzluğa uzanan karanlıktan başka bir şey yoktu. Eliyle yokladığında düz ve pürüzsüz bir yüzeye değdiğini hissetti. Sanki önünde görünmez bir bariyer vardı. İttirmeye çalıştığında bir santim bile kıpırdatamadığını gördü. O sırada bir ses duydu. Biri gülüyordu.

Öyle rastgele bir gülüş değildi. Sanki biri uzun süredir amacına ulaşmaya çalışmış ve en sonunda da amacına ulaşmış olmanın mutluluğuyla gülüyordu. Gülenin o kız olduğunu biliyordu. Ona olan nefreti her saniye artıyordu. Arkasına dönüp kızın suratına bir tokat atmak isterdi ama biliyordu ki ne kadar koşarsa koşsun asla ona ulaşamayacaktı. Ona bakıp kendini sinirlendirmektense etrafta bir çıkış yolu aramaya karar verdi.

Birkaç dakika geçti. Bir yandan her tarafın garip bariyerlerle kaplandığına ve bu nedenle buradan çıkamadığına üzülüyordu, bir yandan da bu kızın nefesi hiç tükenmez mi diye düşünüyordu. Çünkü kız gülmeye devam ediyordu. Hem de hiç durmadan. Sinirlerine hakim olamayıp kıza doğru bir depar daha attı. Tabii ki bu da bir sonuç vermedi. Kız gülmeye devam ederken, kıza bir zarar veremeyeceğini kabullenmişti. Boynu bükük bir şekilde yere oturup bağdaş kurdu. İç çekti.

Kızın gülmesi birden kesildi. Etraf sessizliğe bürünmüştü. Kızın yüzündeyse eski gülümsemesinden eser yoktu. Onu gören doğduğundan beri gülmediğini düşünürdü. Halbuki az önce gayet mutluydu. Kahkahalarla gülecek kadar mutluydu.

Ne olmuştu acaba? Ayağa kalkıp kıza baktı. Kız ona her zamankinden daha soğuk ve ürpertici göründü. Kız yüzünü kaldırıp kıpkırmızı gözleriyle ona baktı. Ardından yavaşça yaklaşmaya başladı. Daha az önce aşırı sinirliyken, şimdi bu duygu yerini korkuya bırakmıştı. Yavaş yavaş üzerine gelen kız gittikçe aralarındaki mesafeyi kapatıyordu. Uzun süre koşmasına rağmen kapatamadığı mesafeyi kız nasıl rahatça kapatabiliyordu hiçbir fikri yoktu.

Kız kendisine daha da yaklaşırken istemsizce birkaç adam geriledi. Terlediğini hissetti. Korkuyordu. Ama korkmamalıydı. Hele küçük bir kızdan asla! O da yavaşça kıza yaklaşmaya başladı. Adım adım ilerliyorlardı. Sonunda kıza dokunabilecek kadar yakındı.

Yavaşça kıza uzandı. Az önceki siniri geri gelmişti. Ufak bir tokat atarak intikamını almak istiyordu. Kıza vurmak için hazırlandı. Ve çokta hızlı olmayan bir saldırıyla vurdu. Ama kızın suratına ulaşamadı bu saldırı. Kız eliyle bileğini yakalamıştı. Aslında bu normaldi. Çünkü tokatı herhangi bir canlının durdurabileceği kadar yavaştı. Sorun şuydu: Bileğini geri çekemiyordu.

Kız rastgele bir insandan defalarca kat daha güçlüydü. Sanki bir ağaç elini sarmış gibiydi. Tüm gücüyle çekmesine rağmen kıpırdamıyordu. Kız gözlerinden bir lazer çıkartıp kendisini delmek istermiş gibi gözlerinin içine bakıyordu. Korktu. Kızın gözlerinin için çekilip yok olmaktan korktu. Bacaklarında derman kalmamıştı. Onlarca ton korku ve endişenin altında eziliyordu.

Kız "İyi iş." dedi ve bileğini bıraktı. Aniden serbest kaldığından dolayı geriye savrulup yere düştü. Kıza baktı ama artık o kadar korkutucu görünmüyordu. Hatta tatlıydı. Bir dakika, kız az önce konuşmuştu! O anki panikle duymuştu ama anlayamamıştı. Ne demişti? "İyi..." gibi bir şeyler demişti. Ahh! Hatırlamıştı. "İyi iş." demişti. Ne? İyi iş mi? Bu ne manaya geliyordu?

Kız tekrar konuşmaya başladı."Aferin, sonunda testi geçmeyi başardın! Artık bize katılabilirsin." Ne olduğu hakkında hiçbir fikri olmamasına rağmen olaylara ayak uydurabilecek kadar sakinleşmişti. "Neden bahsediyorsun sen? Size katılmak mı? Aferin mi?" dedi. Öfkeliydi. Hayır, şaşırmıştı. Hayır, korkmuştu... Açıkçası o da hangi duyguyu yaşadığını bilemiyordu. "Sakin ol." dedi kız. "Önce kendimi tanıtayım: Ben K.A.İ.A.B. ın, yani Kıtalar Arası İşçi Atama Birimi'nin İşçi Seviyesi Belirleme Sınavı'nı uygulamakla sorumlu olan bir personelim. Az önce sizin sahip olduğunuz bazı nitelikleri test ediyordum." dedi.

Şu anda aklına gelen tek şey delirmiş olabileceğiydi. Bu kız nelerden bahsediyordu? Kaiab mı? O da ne? Beni test mi etmiş? Anlayamıyordu. "Merak etmeyin, delirmediniz" dedi kız. Bunları duyunca gözleri fal taşı gibi açıldı. Kız aklını mı okumuştu. "Evet. Aklınızı okuyabilirim." dedi kız. Yine olmuştu. Gerçekten de aklını okuyordu. Ama bu mümkün değildi. "Merak etmeyin." dedi. "Dönünce hafızanız yerine gelecektir. O zamana kadar lütfen sakin olun ve rahatlayın." Ellerinde bir sıcaklık hissetti. Sanki parçalara ayrılıyor gibiydi. Baktığında elindeki atomların her biri ayrılıp etrafa saçılıyordu. Gerçekte canı yanmıyordu ama psikolojik olarak paniklemişti. "Ne yapıyorsun. Beni rahat bırak. Lütfen beni yok etme!" diye bağırmaya başladı. Tamamen parçalara ayrılıp yok olmadan önce kızdan duyduğu son sözler şunlardı: "Sınav süresi '3 saat 37 dakika dakika', katılımcı ismi 'Korkulan_Yargı012', başarı durumu 'Geçti', katılımcı Gerçek Dünya'ya gönderiliyor. Diğer Dünya bağlantısı kesiliyor.

Diğer DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin