Ahır

37.2K 2.3K 1.8K
                                    

12.10.2020

***

''Doruk bey... Doruk bey'' gözlerimi araladığımda Ayşe teyzenin bana baktığını gördüm.

''Efendim Ayşe teyze''

''Yemek hazır abiniz sofraya çağırıyor.''

''Tamam geliyorum.'' Kadının odadan çıkması üzerine lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Üzerime baktığımdı ayılı pijamalarım vardı. Aynaya bakıp ellerimi 'aman boşver' gibisinden salladım. Biz bizeydik nede olsa...

Merdivenden indiğimde verandadan sesler geliyordu. Muhtemelen yemek orada yeniyordu. Adımlarımı oraya yönlendirdiğimde ablam ve abimin yemek masasında oturmuş, Cihangir'in ise ayakta dikilmiş abime bir şeyler söylediğini görüyordum.

''Tamam Cihangir sen bana detayları haber verirsin.''

''Tamamdır efendim.'' Arkasını döneceği sırada beni fark etti. Dudağının kenarı kıvrıldı. Pijamama bakıyordu. Kaşlarımı çatıp kafamı diktim yukarı doğru. Salına salına yürüyüp masaya oturdum. Şimdi üçü de gülüyordu.

Hizmetlinin gelip servis açması üzerine yemeğime başladım.

''Ben gideyim efendim. Size afiyet olsun. İyi akşamlar'' Cihangir'in gitmek için yeltenmesi üzerine Deniz atladı hemen. ''Aa sende gelip bizimle yesene.''

''Teşekkür ederim ben yedim. Tekrardan iyi akşamlar.'' Mutsuz bir şekilde önüne dönen ablama göz devirdim. Ne zannediyordu ki?


*****


Yemek sonrası televizyonun karşısına geçmiş film izliyordum. Ablam ve abim yatmıştı. Ben öğlen uyuduğum için uykum yoktu. İzlediğim film ilgimi çekmemeye başladı. Sıkılmıştım. Bahçeye çıkıp hava almanın iyi olabileceğini düşündüm.

Verandaya çıkıp etrafıma baktım. Çok uzaklaşmadan etrafı gezebilirdim. Evin etrafını dolaşmaya devam ederken bir süre sonra ahırın yanında durup atları izlemeye karar verdim ama karanlıktı. Yarın buraya gelmeyi aklıma not ettim. Yola devam edip tek katlı evin önüne geldim. Buranın da küçük de olsa bir verandası vardı.

Elinde sigarası etrafı izleyen Cihangir'i gördüm. Ceketini yanındaki sandaliyeye asmış, yakasından iki düğme açıp kollarını kıvırmıştı. Tek eli cebinde diğer elinde sigarayı tutmuş, dumanı yukarıya doğru üflüyordu. Düşünceli gelmişti gözüme. Adımlarımı yanına doğru attım. Attığım ilk adımda kafasını yana çevirdi. Anlamaya çalışıyordu. Biraz daha ilerlerdiğimde tamamen bana çevirdi. Kısa bir an affallayıp duruşunu düzeltti.

''İyi akşamlar Cihangir.'' Adı ile seslenmeme afallamış gibiydi. Hemen topladı kendini.

''İyi akşamlar Doruk bey. Bir şey mi isteyecektiniz?''

''Yoo öyle sıkıldım dolaşmaya çıkmıştım. Seni görünce yanına gelmek istedim.''

''Anladım. Oturmak istemez misiniz?'' dedi yanındaki sandalyeyi göstererek. Hemen atladım tabi.

''Peki madem çok ısrar ettin'' dediklerim üzerine genişçe gülümsedi ve ''ben çay getireyim. İçersiniz değil mi?'' diye sordu. Artık siz demesek mi? ''Olur'' dedim sadece. İçeriye girdiğinde verandayı inceledim. Küçük bir masa iki sandalyeden oluşuyordu.

Sanırım burada yaşıyordu. Diğer çalışanlarda burada mıydı acaba. Düşüncelerimi bölen elinde kupa ile gelen Cihangir oldu.

''Burada kalıyorsun değil mi?'' masaya bıraktığı kupayı alıp bir yudum aldım. Bana kısa bir an bakıp ''Genellikle. Yani burada kaldığım zamanlar'' dedi.

''Peki diğer çalışanlar? Onlar da mı burada kalıyor.''

''Arka tarafta bir giriş daha var. Ayrı bir daire olarak düşün. Yani aynı müştemilat ama farklı evler.''

''Anladım'' dedim sadece. Çayımı yudumlarken bir sigara daha yaktı. Sigara dumanını çekerken yanakları içeri göçüyor ve gözleri kısılıyordu. Dumanı bırakırken büzüşen dolgun dudakları yutkunmama sebep oldu. Muhtemelen sesli yutkunmam üzerine bakışlarını bana çevirdi.

''Aaa... çay çok sıcak geldi de... ondan'' endişeli bir şekilde ayaklanıp ''soğuk su koymamı ister misiniz?'' dedi.

''Yok ya ben gideyim... Uykum geldi zaten. İyi geceler Cihangir.''

''İyi geceler Doruk bey.'' Yeniden bey deyince kaşlarımı çatıp ona döndüm. ''Lütfen bana bey deme!''

''Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum efendim'' dedi gözlerimin içine bakarak. Abimden çekiniyor olabilirdi. Üstelemeden eve doğru yol aldım. Kalbim hızla atmaya başlamıştı. Ne oluyordu böyle? 1 gün bile olmadan birinden etkileniyor olmazdım değil mi?

Düşüncelerimden sıyrılıp eve girdim ve direkt odama çıktım. Uykum gelmemesine rağmen yatağa girip düşüncelere daldım. Birazdan uykuya dalardım büyük ihtimalle. Ki öyle de oldu...


*****


''Bugün ne yapacaksınız bakalım?''

''Yapacak o kadar çok aktivite var ki şaşkınım ben de'' dedim abimin sorusu üzerine ablam göz devirip ''Havuza girerim ben.'' dedi. Abim başıyla onayladı.

''Benim çıkmam lazım. Bir şey olursa Cihangir'e söyleyin. O burada kalacak.''

''Neden yanında gelmiyor abi. Sağ kolum dedin ya. Çok güveniyorum falan...''

''Bu nedenle burada kalıyor Doruk'' dedi ve başıma bir öpücük kondurdu. Aynı şekilde ablamı da öpüp ''Afiyet olsun.'' dedikten sonra gitti. Demek bu kadar güveniyordu he...

Kahvaltımı ettikten sonra dün karar verdiğim şekilde ahıra doğru adımladım. Beni gören Cihangir kaşlarını çatıp bana doğru geldi. ''Doruk bey?''

''Cihangir?''

''Bir isteğiniz mi var?'' diye sordu. Evet sen.

Tabii ki ona bunun söyleyemedim. ''Atları görmek için geldim.''

''Anladım. Çok yaklaşmayın ama hırçınlar biraz.''

''Merak etme bana bir şey olmaz'' kendimden emin bir şekilde ahırlara ilerledim. İrili ufaklı birçok at vardı ahırda. Ara sıra dokunup, bazen de sadece baktım atlara. Ne yapayım bazıları çok hırçın görünüyordu. Korkmuştum. Sondan 2. kabinde simsiyah bir at vardı. O kadar güzeldi ki...

''Sen çok güzel bir atsın. Hey yemin bitmiş senin. Dur biraz yem vereyim sana.'' kapıyı açıp içeriye girdim. Samanlara doğru ilerledim. Derken at beni fark etti ve birden iki ayağını öne kaldırdı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken sinirle yerinden tepinip kişniyordu. Korku ile küçücük kabinin en dibine sindim.

''İmdat! imdat! yardım edin!'' buraya geldiğime lanet ediyordum. Allahım nasıl çıkacağım burdan?

''Doruk! Doruk nerdesin?'' Cihangir'in sesini duymam ile ayaklandım. ''Buradayım! hey buradayım!'' sesimi duyurmak için bağırmam ile atın daha da hareketlenmesi bir oldu. Ayağı ile yanımdaki raflara tekme atması sonucu raftaki kutu kafama geldi. Sonrası... sonrası ise karanlık. Sadece Cihangir'in bana seslenmesini duyuyordum.

KORUMA | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin