twenty five

14.4K 1K 563
                                    

Merak ve korku.

Bakıldığı zaman birbirleriyle hiçbir alakaları olmayan kelimeler ama şu an benim için bir bütünü oluşturan iki ayrı parça gibiydi bu iki sözcük. Kaş yapayım derken göz çıkarmış, Taehyung'a minnettarlığımı gösterip gitmeden önce aramızı düzelteyim derken daha da kötü hale getirmiştim her şeyi.

Taehyung ne yaşamıştı, ne yaşıyordu?
Kollarına faça attığını, kendine uzun süredir bile isteye zarar verdiğini söylemişti. Bunun ne kadar ciddi bir mesele olduğunun o olmasa bile ben farkındaydım ve bu sebeple büyük bir korku duymaya başlamıştım, acilen psikolojik destek alması gerektiğinin bilincinde değildi. Aldatılmak ona bu kadar mı ağır gelmişti, Maria'yı bu kadar mı çok seviyordu yani?

Açıkçası ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum, ona nasıl yardım edebilirdim? İş artık aramızı düzeltme isteğimden bambaşka bir noktaya varmıştı, harekete geçmem gerektiğinin farkındaydım. Bu arada babam kendine geldiği için normal odaya alınmıştı, git gide iyileştiğinden doktoru hastaneden yarın taburcu edilme ihtimalinin olduğunu söylemişti.

Annemle ise aramızdaki tüm ipler kopmuştu, yaşadığımız sert tartışmadan sonra birbirimizin suratına bile bakmamıştık doğru düzgün. İşin aslı artık onun yüzünü görmeye tahammülüm kalmamıştı, onun da benimle aynı fikirde olduğundan hiç şüphem yoktu. Mümkün olduğunca benimle aynı ortamda bulunmamaya çalıştığının farkındaydım ama biraz bile umursamıyordum çünkü mevzu bahis babamdı.

Annemin bugüne, şu yaşıma kadar bana sahte bir yüzle yaklaştığını ve nihayetinde maskesini düşürdüğünü düşünmeye başlamıştım; artık onu tanıyamıyordum. İğrenen bakışları, öfkesini yansıtan tutarsız jest ve mimikleri, kullandığı sert ses tonu ona ait değilmiş gibi geliyordu.

Babamın durumu iyiye gittiğinden şu an aklım ondan ziyade Taehyung'daydı, son mesajlarıma cevap vermemesinin yanı sıra aramalarıma da hiçbir karşılık alamamıştım. Annesi ve babası burada olsalardı Taehyung'a onlar üzerinden ulaşmayı deneyebilirdim ama değillerdi, Bay ve Bayan Kim babamın uyanmasının ardından işleri sebebiyle hastaneden ayrılmışlardı.

Onlarla da doğru düzgün bir iletişim kuramamıştım buraya geldiğimden beri. Beklediğimin aksine Taehyung onlara nasıl bir açıklama yaptıysa beni suçlar ya da kınar gibi bir tutum içine girmemişlerdi, ya da belki de babamın durumundan dolayı bana yansıtmamışlardı hislerini. Ne olursa olsun bu ikiliye de bir teşekkür borçluydum, biliyordum.

Neden sonra beynimi ele geçiren puslu düşüncelerimden sıyrıldım ve Taehyung belki oradadır diye düşünerek ajansa gitmeye karar verdim. Oturduğum koltuktan kalktım ve sağ tarafa doğru, gideceğimi haber vermek için babamın kaldığı odaya doğru yürüdüm hızlı adımlarla. Kapıyı iki kez tıklatarak içeri girdiğimde yatağın yanındaki sandalyede oturan annem yorgunluk akan yüzüyle yavaşça bana doğru döndü, babam verilen sakinleştiriciler sebebiyle uykuya dalmıştı.

Onun bu dağılmış hali canımı yaksa da herhangi bir tepki vermeden "İşim çıktı, bir saate döneceğim." diye mırıldandım. Hemen sonra annem hiçbir şey söylemeden, hiçbir mimik yapmadan kafasını çevirdiğinde kapıyı ardımdan çekerek ayrıldım odadan. Hastaneden çıktığımda bir anlığına üzerimdekilerden rahatsızlık duydum, bavulumun Taehyung'un arabasında kaldığını hatırlayınca kısık sesle küfrettim. O anda kıyafet satın almakla da uğraşmak istemediğimden bir taksi durdurdum ve şirketin adresini verdim. Uzun süredir günlük hayatımda Japonca kullandığım için Korecem sekteye uğramıştı, neredeyse kekeleyerek konuşuyordum.

Ajansa doğru yol alırken bir yandan da durmadan Taehyung'u arıyordum ama her seferinde üşenmeden meşgule atıyordu, nihayetinde açmayacağına emin olunca Whatsapp'a girdim ve mesaj yazmaya başladım.

from the rough × taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin