Güneşin parıltısı ortalığı kasıp kavuruyordu .Ama yine de ara sıra tatlı bir meltem estiği de oluyordu. Bir Ormanın ortasındaki ağaçsız alana dört araba parkı etti gelenler arabalarından inerek tuhaf yapıya baktılar (aralarında dört genç kız ve sekiz tane de Yetişkin Vardı) Bina belkide en az beş yüz yıllıktı.Kapıya doğru ilerlediklerinde Bir Adam ansızın önlerine çıkıverdi:
-Çığlık Akademisi 'ne hoş geldiniz. Ben bu akademinin bekçisiyim.dedi.Kızıl saçlı Bir kızın babası: -Tanıştığımıza memnun olduk Bekçi Bey .... Bekçi onun sözünü kesti: -Bana Bekçi Adem deyin lütfen.dedi.Kızın babası devam etti: -Evet eeee ... . Bekçi Adem size kızları emanet edebilir miyiz? diye sordu.Bekçi Adem sevecenlikle:
-Tabiki! dedikten Sonra kızlara döndü: -Haydi Girin içeri bakalım. dedi. Ebeveynler derin Bir "oh!" çekti ve doğruca arabalarına binip, hızla yola koyuldular.Kızlar onların arkasından hüzünlü bir şekilde bakıp Bekçi Adem'in peşinden akademiye girdiler.Bekçi Adem dev iki kanatlı kapıyı itti ve ortaya loş bir koridor çıktı.Kızlar ürperdiler bu... biraz korkutucuydu ve duvarlarda bir kadının fotoğrafları asılıydı.Biraz yürüdükten sonra ahşap bir kapının önünde durdular.kapının üzerinde altın harflerle "müdire" yazılıydı. Bekçi Adem kapıyı tıklatıp açtı: -Müdire hanım size yeni öğrencileri getirdim.dedi.odada büyük bir masa,masanın üzerinde bazı dosyalar,dolaplar ve çerçevedeki bir kadın portresi vardı.Masada da çerçeve ve koridordaki fotoğrafları olan kadın oturuyordu: -Tamam Adem sen çıkabilirsin.dedi bir yandan da elindeki dosyaya bakıyordu.Bekçi nazikçe kapıyı ardından çekti ve gitti.Kızlar tuhaf bakışlarla müdireye bakıyordu.müdire de onlara bakıyordu. Bu sessizlik on milyon yıl sürecek gibiydi. Sonunda müdire sessizliği bozdu: -Oturun bakalım. diyerek masanın önündeki sandalyeleri işaret etti.Kızlar oturduklarında müdire devam etti: -Çığlık Akademisi'ne hoşgeldiniz ben müdireniz Bayan Tiz Çığlık.Ders zili çaldığında koridorun sonundaki sınıfa gidin.Çıkabilirsiniz. dedi. Kızların ağzı bir karış açık kaldı.söyleyecekleri bu kadarmıydı? Ama yinede yeni müdirelerini kızdırmak istemedikleri için sessizce odadan çıktılar. Beline kadar kahverengi saçları olan ve gözlükleri olan gotik kız: -Bunca saçmalığın içinde tanışmayı unuttuk ben Armağan ama bana Armi diyebilirsiniz. dedi. Akademiye girmeden önce babası bekçiyle konuşan, kızıl saçlı süslü kız: -Ben Ceren. dedi onun ardından sarı saçlı ve kolsuz bir tişört giyen kız devam etti: -Ben Kardelen dedi.en son olarak da üzerinde baseball tişörtü olan ve saçını at kuyruğu yapmış olan kız utana sıkıla: -Ben de Aslı. dedi. Armi: -Eveeet... tanışma faslını geçtiğimize göre şu sınıfa girelim artık. dedi. Kardelen: -Ama daha zil çalma... sözünü tamamlayamadan tiz bir çığlık sesi duyuldu. Kızlar kulaklarını kapadılar. Bu gerçekten çok rahatsız edici bir sesti. Neyse ki çok sürmeden ses yok oldu.( Neyse ki) işkence bittiğinde Aslı:
-Bu da neydi? Diye sordu. Armi onun sorusuna yanıt verdi:
-Eee kızlar sanırım o zil sesiydi. Kızlar oldukça şaşkın görünüyorlardı. Bu okul diğer okullardan çok farklıydı. Ceren heyecanla:
-Eyvah derse geç kaldık galiba. Dedi ve sınıfa doğru koşmaya başladılar.