Engelleri Kaldırmak

29.2K 2K 790
                                    

15.10.2020

***

''Hadi oğlum hadi! Yapabilirsin.'' Kendimi gazlayıp tepedeki elmayı almaya çalışıyordum. Bahçedeki elma ağaçlarından birinde gözüme kestirdiğim elmayı almaya çalışırken boyumun yetersiz olması canımı sıkıyordu.

''Doruk'' Duyduğum ses ile kafamı çevirip bana yaklaşan afete baktım.

''Cihangir.''

''Ne yapıyorsun burada?'' Biraz salak galiba. Ağaca adımızı kazıyorum aşkım. Ne yapabilirim Allah aşkına.

''Elma topluyordum. Ama boyum yetmedi.'' dedim dudaklarımı büzdüğüm sırada gözleri oraya kaydı. Aferin Doruk doğru yoldasın.

Hafifçe öksürüp kendini düzeltti. ''Yardımcı olmamı ister misin? Gerçi boyunda kısa değil nasıl alamadın anlamadım.''

Aç gözlülük yapıp en dolgun ve en kırmızı olanı almaya çalışıyordum diyemedim tabii.

''Bir kırgınlık var üzerimde anlamadım. Zıplamaya halim yok.'' dedim üzgün suratla. Endişeyle kaşlarını çattı. Yanıma gelip elini alnıma koydu.

''İyisin değil mi? Ateşin yok.'' Bu adamı benim etkilemem gerekmiyor muydu? Aptal aşıklar gibi gözlerinin içine bakmam neydi peki?

''İyiyim... iyiyim hem de çok iyiyim.'' Sözlerim üzerine hafifçe tebessüm edip:

''Hangi elmayı istersin alayım sana.'' dedi. Arkamı dönüp parmağımı kırmızı, dolgun elmaya doğru uzattım. Arkamdan yaklaşıp kolunu uzattı ve elmayı aldı. Nefesini hissedebiliyordum. Hafif de olsa, sırtım göğsüne değiyordu.

Yüzümü ona döndüğüm esnada elmayı bana uzattı. Fazla yakın duruyorduk. Salak bir tebessüm kondurdum dudaklarıma.

''Teşekkür ederim.''

''Afiyet olsun.'' Hala ona bakarken toparlandı ve birkaç adım geri çekildi. Transa geçmiş olan bende kafamı iki yana sallayıp:

''Sende yesene bir tane. Tadı çok güzel.'' Dedim ve tişörtüme sürüp temizlediğim elmadan bir ısırık aldım. Elmanın tahminimden daha güzel ve sulu olması üzerine beğeni mırıltıları çıkardım.

''Imm... muhteşem.'' Ağzımın kenarlarından elmanın suyu akarken dikkatle bana bakıyordu. İstemeden de olsa yaptığım hareketle zafer sırıtışı yapıyordum.

''Aa... şey ben gitsem iyi olacak. Görüşürüz Doruk.''

''Görüşürüz Cihangir.'' Adımlarını hızlandırıp giden Cihangir'in ardından bakıp iç çektim. Elimdeki elmayı yiyerek bahçeyi dolaşmaya devam ettim.


*****


Salonda oturmuş ablam ve 3 gereksizle film izliyorduk. Üstelik film zevklerimiz de uyuşmuyordu. Oy çokluğu ile onların seçmiş olduğu salak bir filme karar verildi.

''Senin korumayı da çağırsak mı acaba? Beraber izlerdik.'' Melis'in Deniz'e söyledikleri üzerine rahatsızca yerimde kıpırdandım.

''Aa yok işleri vardır şimdi.'' Göz devirip önüme döndüm. Eski Türk filmlerindeki oyuncular gibi 'hanım hanım uyu sen. Bir sevişiyoruz' diyesim geldi. Sevişmek derken flört gibi yani. Yanlış anlaşılmasın...

''Biz görmüyoruz bu adamın seninle ilgilendiğini. Utanıyor mu acaba?'' Seda'nın sorusu üzerine:

''Şey olabilir. Yani çok da ilerletemedik açıkçası.'' dedi Deniz.

''Bir an önce kafala bu adamı. Elinden kaçar valla.''

''Off ne yapabilirim ki?'' dedi Melis'e dönüp.

''Etkilemen lazım. Hımm bir düşünelim'' diyerek uzaklara daldı Melis. Dal dal... bir daha da çıkma...

''Aa buldum ben. Yemek yapacaksın. Ne demişler erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer.''

''İyi de birçok çeşit yapılıyor evde. Hangi yemeği yapayım ki? Üstelik ne sevdiğini de bilmiyorum.''

''Basit düşün. Tatlı falan yap. Kek mesela.'' Buse'nin fikrine aklı yatan Deniz heyecanla yerinde zıpladı.

''Süper fikir. Hadi mutfağa gidelim o zaman.'' 4 arkadaş mutfağa koştururken ben de filmi kapatıp, sehpanın üzerindeki kitabımı aldım. Ancak bir türlü odaklanamadım.

Bu salaklar hakikaten Cihangir'i etkileyebilirler miydi? Bir şeyler yapmalıydım. Ama ne...? Aklıma gelen fikirle hızla yerimden kalktım. Mutfağa gidip gözetlemeye başladım. Yapacağım şey için mutfakta kimse olmamalıydı.

Keki yapma işlemi bitirip fırına atacakları zaman durdurdum onları.

''Ee kızlar havuz başındaki eşyalar size mi ait?'' Buse anında dönüp:

''Evet. Neden?'' Diye sordu.

''Bahçede ki köpek karıştırıyordu da...'' Cevabım üzerine 4 kız birden''Ne!'' diyerek hızla mutfaktan çıktılar. Zaferle sırıtarak keke doğru adımladım. Hakikaten güzel görünüyordu. Şimdi görürsünüz siz...

Raftaki tuzu alıp birkaç yemek kaşığı döktüm ve iyice karıştırdım. Delilleri de yok edip mutfaktan çıktım. O sırada bana doğru gelen kızlar:

''Ee birşey yoktu'' dediler.

''Demek ki gitmiş'' dedim ve hızla odama gittim. Birkaç saat takılıp kızların yüz ifadesini görmek için aşağı indim. Salonda oturan Cihangir'e selam verip koltuklara oturdum. O sırada Deniz içeriye girdi. Elindeki tepside bulunan 2 dilim kek ve çayı Cihangir'e ikram etti.

''Teşekkür ederim Deniz hanım hiç gerek yoktu'' Deniz'e hanım deyip bana adımla seslenmesi gururumu okşamadı değil.

''Olur mu öyle şey afiyet olsun'' Aman kırıl kibarlıktan.

Bir çatal alıp ağzına götüren Cihangir'in tepkilerini izlemeye başladım. Gülümseyen surat ifadesi yavaş yavaş bozulmaya ve yüzü kızarmaya başladı.

''Öhö öhö... ımm... şey öhö öhö... aa afedersiniz'' dedi ve hızla salonu terk etti

''Sanırım kusacak.'' dedim ve aynı anda öğürme sesleri geldi.

''Yaa neden beğenmedi ki acaba?'' dedi Deniz. Seda kekin tadına baktı ve aynı anda tükürdü.

''Iyy bune be! Tuzlu bu. Melis! şekerini sen koymuştun. Tuz mu koydun yerine?''

''Yoo şeker koydum. Siz de vardınız.''

''Off yaa. Her şeyi mahvettim.'' diyerek mızmızlanmaya başladı Deniz. Neredeyse ağlayacaktı. Bir parça üzülmedim desem yalan olur. Ama yok pes etmeyeceğim. Aşkta her yol mübahtır.





Selam sevgili okuyucularım. Yeni bir kurgu paylaştım. Profilimden ulaşabilirsiniz.  🌺

Yorum ve vote bırakmayı unutmayın lütfen :)

KORUMA | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin