Bölüm 20 - KURSAKTA KALAN SEVİNÇ

1.9K 221 334
                                    

"C-cheng?"

Karşısında ona büyük bir hayal kırıklığı, dehşet bir üzüntü ve sinirle bakan oğlana kenetledi gözlerini. Şu an neler olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Gözleri fal taşı gibi açılmış, kalbi ağzında atıyordu. Cheng'in elini ondan çekmesiyle, hissiz bir kukla gibi yere düşen eli ruh halini gözler önüne seriyordu.

Henüz ne diyeceğini düşünemeden Cheng'in arkasından gelen iki oğlanı daha gördü. Derin derin nefesler alıyor, mide bulantısını görmezden gelmeye çalışıyordu. Gözleri sulanmaya başladığında eğer bir kez ağlarsa bir daha asla durduramayacağının farkındaydı.

Jili ve Yubin de Cheng'in yanına geldiğinde oldukça şaşkın görünüyorlardı. Olaylardan haberleri yokmuş gibiydi. Günlük kıyafetlerle öylece çıkıp gelmişlerdi ve bu ortama aşina olmadıkları belliydi.

"Neler oluyor?" diye sordu Yubin. Bir Cheng'e bir Zhan'a bakıyordu. "Bu haliniz ne böyle? Cheng bizi neden çağırdın?"

Cheng gözlerini Zhan'a dikmiş, ölesiye bir öfkeyle kavruluyordu. "Gerçekleri görün istedim."

"Ne gerçeği? Ne yapıyorsunuz burada?" Jili etrafına korkuyla göz gezdiriyordu.

Cheng nihayet gözlerini yeni gelen çocuklara çevirdi. "Bunca aydır bizi nasıl kandırıp ayakta uyuttuğunu görmeniz için çağırdım. Çünkü size anlatsam bana inanmazdınız. En iyisi onu bizzat görmek değil mi?" Ardından Zhan'a döndü. "Eğlenceli miydi? Bizi kandırmak?"

Zhan nefes alamıyordu. "Cheng, beni dinle."

"Dinleyecek bir şey yok. Aylardır ne olduğunu biliyorum ben. Söyleyeceğin hiçbir yalana kanmam." Cheng'in sözleri bıçak gibi keskindi, Zhan'ın tam yüreğine saplanıyor ve fiziksel bir acıya dönüşüyordu. Zhan derin derin nefesler alıp, göğsünü tutarken Yibo arkasına geçmiş, eli omzunda bekliyordu.

"Artık arkadaş değiliz." Cheng son sözünü söyleyip arkasını dönüp giderken Zhan kendini daha fazla tutamadı. Cheng birkaç adım atmıştı ki peşinden koşup durdurdu onu. Ağlıyordu.

"Cheng! Cheng lütfen dinle beni, gerçekten açıklayacağım, bana bir söz hakkı ver!"

"Defol!" Kolunu tutan çocuğu savuşturup aceleyle adımlarını devam ettirdi. Arkadakiler olayı şaşkınlıkla izliyordu çünkü hiçbirinin olay hakkında net bir bilgisi yoktu.

Zhan itilmenin etkisiyle dengesini kaybetse de pes etmedi ve Cheng'in kolunu sıkıca tutup yalvarmaya devam etti. Cheng durmadığı için yerde sürükleniyordu."Cheng! yalvarırım beni bir dinle! Böyle gitme! Sandığın gibi değil! Seni asla bırakmadım!"

"Sus!" Cheng aniden durup haykırdı. "Yalan söyleme! Aylardır bize yüzlerce yalan söyleyip onunla takıldığını biliyorum! Motor sürmeyi öğrendiğini, ondan hoşlandığını, beraber kaldığınızı, alışverişlere pikniklere gittiğinizi biliyorum! Bunların neyini açıklayacaksın? Yalan söyledin işte!"

Zhan az önce Cheng durduğunda yalpalayarak yere düşmüştü, sendeleyerek kalkarken gözlerini elinin tersiyle silip ona baktı. Hala ağlıyordu ve giderek şiddetini arttırırıyordu. "Biliyorummm! Biliyorum! Özür dilerim, yalan söylediğim için özür dilerim!"

Yere diz çöküp Cheng'in bacaklarına kapandı. "Özür dilerim, seni yalnız bıraktığım için özür dilerim..." Sayıklamaya devam ediyordu ve Cheng bir anlığına durdu. Ne yapacağını bilmiyordu. Çaresizce Yubin'e baktı. Hala sinirliydi ama Yubin ne dediğini anladı.

"Kalk ayağa! Ne yapıyorsun?!" Bacağıyla onun gitmesi için hamle yaptı. Yubin koşarak yanlarına geldiğinde Zhan'ı yerden kaldırıp Jili'nin de yardım için gelmesini bekledi. Ağlamaya devam eden çocuk kendinde değildi. Bu kez de diğerlerine yalvarmaya başladı.

fake loser || yizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin