Kapıyı açtığı anda gördüğü uzun boylu sıska adam tamda karşısında durmuş elini havaya kaldırmış ona merhaba der gibi sallıyordu. Şaşkınlığı gözlerinden okunsa da ağzından çıkanlar hiçte tuhaf değildi.
''Siktir! Sende kimsin?''
Adamın gülümsemesi daha da büyürken bir-iki adım yaklaşarak tam önünde durmuştu.
''Merhaba ben Xiao Zhan''
Gülümseyen çocuğa karşı hiçte yumuşak değildi Yibo. Rahatlamış ve yorgun vücudu şimdi bu çocuk yüzünden gerilmişti. Biraz daha orada dursa yumruk yaptığı elini onun suratına geçirebilirdi.
''Kimsen kimsin siktir git şimdi hemen''
Zhan sanki alay eder gibi daha da yaklaşmıştı ona doğru. Ses tonu değişmiş,biraz kısılmıştı. Yan tarafa doğru dönüp kulağına doğru eğilmişti. Verdiği sıcak nefesi Yibo'nun kaslarının gerilmesine bile neden oluyordu. Alaycı bir o kadarda genizden gelen o tatlı sesiyle fısıldamıştı.
''Bana kim olduğumu soran sen değil miydin?''
Histerik gülüşüde eklenince ortam iyice gerilmişti. Yibo yumruk yaptığı elini dahada sıkmış tırnaklarının etine batmasına neden olmuştu. Kendini çok sıktığını anlayan Zhan elini yumruk olan elin üstüne koymuş onu daha da çileden çıkarmak için elinden geleni yapıyordu.
''Sakinleş Wang Yibo. Bugün maçın var kötü geçmesini istemeyiz değilmi?''
Gözlerini kenetlendiği gözlerden ayırmadan konuşmuştu. Yüzündeki silinmeyen o ifade yerini ciddiyete bırakmıştı. Sanki demin onunla alay eden çocuk o değil gibiydi.
''Başarılar dilemek için gelmiştim. Nasıl olsa tekrardan karşılaşacağız Yibo.''
Odadan çıkmak için kapıya doğru ilerliyordu. Yanından geçerken aldığı koku Zhan'ı derin bir nefes almaya zorluyordu. Öyle derin almıştı ki o nefesi, çıkardığı sesi yanındaki kişinin duymaması imkansızdı.
Karşısındaki kişinin ıslak saçlarıyla yeni duştan çıktığı belliydi. Kendi kokusuyla karışan sabun kokusu şimdiye kadar hiç bu kadar güzel gelmemişti. Alt kısmında bir şeylerin hareketlenmesi ile zor anlar yaşayacağını anladığı zaman vakit kaybetmeden çıkmıştı odadan.
Geride bıraktığı adam hala sinirden kasılırken ne yapacağını bilememiş donup kalmıştı. Açık pencereden gelen hafif rüzgar vücudunu ürpertirken düşünceler beynini yiyordu.
''Xiao Zhan. Bu ismi unutmayacağımdan emin olabilirsin.''
Çatık kaşlarıyla arkasından yağdırdığı küfürleri arka arkasına sıralıyordu. Dilinden dökülen zehirler son bulduğunda odaya geri girmiş yatağa uzanmıştı. Sadece birkaç saati vardı dinlenmek için ama gerizekalının biri sinirlerini öyle çok bozmuştu ki kendine gelmesi ve sakinleşmesi zor görünüyordu. Kasları iyice gerilmiş boynu ve sırtı ağrımaya başlamıştı.
Yatağa uzandıktan sonra istemsizce kapanan gözleri yavaş yavaş yerini derin uykuya bırakıyordu. Yorgunluk her bir zerresini ele geçirirken gözlerini açık tutmak için direniyor, düşüncelerini ondan uzaklaştırmak için aklına bu zamana kadar yaptığı maçları getiriyordu.
Kafes dövüşüne başladığı ilk zamanlar oldukça zorlanmıştı. Bildiği tek dövüş sanatı kick-bokstu. Ringde karşısına çıkan rakipleri hem tecrübeli olanlardı hemde sadece para kazanmak için gelen kenar mahalle köşelerinde arkadaş arasında dövüşüp kavga eden tiplerdi. İlk maçını kazandığında karşısındaki iri yarı adam daha önce kimseye yenilmemiş adı dövüş maçlarında nam salmış biriydi. Onu yenerek yeni bir tarihe imza atmıştı. Artık adı illegal dövüş alanlarında sıkça anılır hale gelmişti.