'o'

1.2K 114 59
                                    

Jungkook

Ellerime bakıyorum öylece. Bu eller zamanında ne çok başarılar sunmuştu bana, başarısızlıklarımda bile arkadaşlarım için kullanırdım ben bu elleri. Ellerim acıyana kadar alkışlardım onları, çünkü onlar başardıysa benim başaramamamın pek de bir önemi yoktu. Mutluluğu da mutsuzluğu da beraber yaşardık biz. Bu eller şahit oldu benim bütün hayatıma, bu eller yön verdi bana. Ellerimi severdim, hatırayı beyin biriktirir derler ki haklılar da zaten ama ellerin hissettirdiğini hiçbiri hissettirmez insana. İnsanlar yalancı hislere kapılıp dururlar; görmek gibi, duymak gibi. Evet bu hislerin önemi de yadsınamaz ancak eller gerçek anlamda hissettirir hayatı. Bir insanı görebilirsin, duyabilirsin ama dokunamazsan, onun yanında olduğunu hissedemezsen ne anlamı kalır ki? 

Şimdi dokunuyordum Jimin'e ve onu hem hissediyor hem de görüyordum ama duyamıyordum. İlk defa hissettim duymanın önemini ve hissetmenin önemsizliğini. O an benden kilometrelerce uzak olsa bile sorun değildi, yeter ki yaşasındı ama geç kalınmıştı Jimin'e. Duyamadık, hissedemedik, göremedik onu. Oysaki onun en yakınları bizler değil miydik? Neden bu acıları yaşattık ona? Dünyaya, hayata, yaşayan her varlığa aşık ve saygılı bir insandı o. Neden onu bu aşık olduğu hayattan soğutup ölüme sürükledik? Taehyung'un insan mı yoksa başka bir türden mi olduğunu sorup duruyorduk, hiç dönüp baktık mı acaba bizler gerçekten insan mıyız diye. Yoksa insan kılığına giren birer canavar mıydık hepimiz? Başkandan ne farkımız kalmıştı ki şimdi bizim. O insanların hayatıyla oynuyordu, bizler de Jimin'in hayatıyla oynadık. Söyler misiniz ne farkımız kaldı şimdi bizim?

Titreyen ellerim Jimin'in eskiden tombul olan ancak görmediğim bu süre içerisinde eriyip yok olan yanaklarına tutundu. Pamuk kalpliydi Jimin. Siniri bile saman alevi gibiydi; çok hızlı sinirlenir ancak çok hızlı da sakinleşirdi. Evet zamanında Taehyung'a yaptığı affedilemez derecede büyüktü ancak bu dünyada kim hata yapmıyordu ki Jimin de yapmasın. Artık bu konulara dönmenin bir mantığı yok, artık hiçbir şeyin mantığı yok. Sadece yaşıyoruz. Amaçsızca, yarın hatta bugün ne olacağını bilmeden yaşıyoruz. Hayatın bize ne getireceğini bilmeden insanların kalbini kırıp ardımıza bakmadan çekip gidiyoruz. Arkamızda ne tür yıkımlar bıraktığımızı umursamadan gidiyoruz. Empati yapmayı bile beceremeyen aptal varlıklar olarak dünyada boşuna yer kaplıyorduk. 

Ellerimin soğuk yanaklarına misafirlik yaptığı beden öylece yatıyordu. Yaklaşık bir saat önce onu bulduğumda nabızları çok yavaştı. Yerden bulduğum hap kutularının boşluğu Yoongi ve Hoshi'yi ucu bucağı kesilmeyen uğraşlara soktu, o yaşama geri dönsün diye çok alın teri döktüler ve ben Jeon Jungkook onları ilk defa böyle gördüm. Çok soğuk kanlılardı, belki de o kadar soğuk kanlı olmasalar ve bizim gibi acizce kenara çekilip ağlasalar Jimin'in son nefeslerine şahit olacaktık. Boğazına parmağını sokan Yoongi yüzünden öğürerek kusmaya başlayan Jimin'i görünce yemin ederim öyle mutlu oldum ki... anlatamıyorum. O anlar aklımdan çıkmıyor asla. Kısa bir an gözlerini açtı, çevrede gezdirdi ve sanırım hepimizi onun başında gördüğü için mutlu oldu. Ufacık gülümsedi ama o kadar solgun bir gülümsemeydi ki bu sanki son yaprağı kalmış ve o yaprağa sımsıkı sarılan, ölmek üzere bir gül gibiydi. 

"S-siz, benim a-ail-ailemsiniz. Biliyorsunuz de-değil mi? Lütfen söz-sözümü kesme-den dinleyin çü-çünkü bir daha söyleye-meyebilirim."

Gözleri kapanmak üzereydi, derin derin nefeslenip yutkunuyordu. Aldığı nefesi ona yetmiyor ardı ardına nefes alıyordu. Şu an hepimiz oturmuş ağzından çıkacak tek bir kelimeyi bekliyorduk. Biliyorduk çünkü, anlamıştık. Jimin bir daha bu konu için ağzını açmayacaktı. Tekrardan ağzını açmasıyla konuşmayan bizler nefes almayı dahi bırakmıştık, olur da ağzından çıkan tek bir kelimeyi kaçırırsak diye. Öylece suspus olmuş ve konuşmasını beklemeye başlamıştık.

Experiment 'taekook'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin