Dün akşam gelen bir anlık cesaretle Furkan'ı öpmüştüm. Ne tepki vereceğini bilmeden yapmıştım. Geri çekildiğimde birkaç saniye şaşırmış bir şekilde bana bakakalmıştı. Sonunda kendine geldiğinde konuşmuştu.
"Neden böyle bir şey yaptın?"
"Dalga geçmediğimi göstermek istedim."
Asansör kapısı açılınca bir şey demeden hızlıca çekip gitmişti. Salak gibi olduğum yerde dikilirken hiçbir şey söylemediği için moralim bozulmuştu.
Daha sonra yavaş yavaş otobüs durağına gidip gelen otobüse binmiş ve bir saat sonra eve varmıştım. Cem ile yemek yedikten sonra yine Mısra ile günlük konuşmamı yapıp banyoya girmiştim. Kısa bir duş alıp üstümü değiştirmiş ve direkt yatağıma yatmıştım. Bugün olanları düşünerek uykuya dalmıştım.
*
Ertesi gün uyandığımda Furkan'ın benden uzaklaşacağını düşündüğüm için işe gitme isteğim kaçmıştı. Yataktan zar zor kalkıp hazırlandıktan sonra bir atıştırıp evden çıkmıştım.
Otobüse bindiğimde biraz olsun stres atmak için müzik dinlemiştim ama otele yaklaştıkça kalbim hızlanıyor ve ellerim titriyordu. Dün olanlardan sonra nasıl davranmam gerektiğini hiç bilmiyordum.
Otele geldiğimde derin bir nefes alıp yukarı çıktım ve üstümü değiştirip mutfağa girdim. İçeri girer girmez gözüm Furkan'ı ararken onu bir köşede Tuğçe ile konuşurken görmüştüm. Birkaç saniye sonra göz göze geldiğimizde uzun uzun bana bakıp Tuğçe'nin yanından ayrılmış ve işine devam etmişti.
Kendime kızıyordum çünkü her şeyi batırmış olmaktan ve onu kaybetmekten korkuyordum. Ondan nasıl hoşlandığımı ve duygularımın nasıl bu denli ciddi olduğunu bilmiyordum bile. Dün onu öpmeyi gerçekten istemiştim ve dayanamayıp ilk adımı atmıştım. Fakat bana hiçbir şey söylememiş olması beni daha çok üzmüştü.
Düşüncelerimi bir kenara bırakıp işimin başına geçtim ve odaklanmaya çalıştım. Moralim bozuk olduğu zaman çok yavaş ve dağınık çalışıyordum. O yüzden şu an olan olaylardan uzaklaşmam gerekiyordu. Furkan ile aynı mutfaktayken onu düşünmeden nasıl vakit geçireceğimi bilmiyordum ama en azından deneyecektim.
Sessiz sessiz kendi işimi yapıp herkesten uzak kalmaya çalışırken Akif şefin beni çağırmasıyla ellerimi yıkayıp mutfaktan çıktım. Dinlenme odasına girdiğimde Akif şefin karşısındaki koltukta Furkan'ın da oturduğunu gördüm. Onlara yaklaşırken Akif şef beni farkedince eliyle Furkan'ın yanına oturmamı istedi. Furkan ile kısa bir göz temasından sonra yanına oturup boğazımı temizledim ve şefe baktım. Büyük bir gülümsemeyle bizimle konuşmaya başlayınca onu dinledim.
"Sizi çok sevineceğiniz bir şey için çağırdım."
Merak ettiğim için yerimde dikleşip dinlemeye devam ettim.
"Biliyorsunuz ki gastronomi okumak isteyen çok insan var. Fakat yeterli bilgileri olmadığı için bu bölüme adım atmakta çekiniyorlar. Biz her sene bir liseye en iyi çalışanlarımızı gönderip son sınıflara bir tanıtım yaptırıyoruz. Ben bu sene sizi seçtim. Kabul ederseniz bugün öğleden sonra gideceksiniz."
Furkan ile beraber bir işin içinde olduğum için tabii ki çok sevinmiştim. Bu teklifi kaçırmak gibi bir durumum söz konusu değildi. Hemen cevap verdim.
"Teşekkür ederim şef. Seve seve tanıtımı yaparım."
Akif şef bana gülümsedi ve kafasını salladı. Daha sonra Furkan'a bakıp onun da bir cevap vermesini bekledi.
"İşlerim yoğun olursa gidemeyebilirim."
"Eğer sen gitmezsen Mert'i göndereceğim. Kendini zorlanıyor gibi hissetme o yüzden. Karar sana kalmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴛᴀᴛʟɪ ᴄᴀɴᴀᴠᴀʀɪ {ꜰᴜʀᴋᴀɴ ʏᴀʟᴄɪɴ}
Fanfiction"𝑨𝒏𝒅 𝑰 𝒘𝒂𝒏𝒏𝒂 𝒄𝒓𝒚, 𝑰 𝒘𝒂𝒏𝒏𝒂 𝒇𝒂𝒍𝒍 𝒊𝒏 𝒍𝒐𝒗𝒆 𝒃𝒖𝒕 𝒂𝒍𝒍 𝒎𝒚 𝒕𝒆𝒂𝒓𝒔 𝒉𝒂𝒗𝒆 𝒃𝒆𝒆𝒏 𝒖𝒔𝒆𝒅 𝒖𝒑."