İlk Temas

32.7K 2K 1.8K
                                    

17.10.2020

***

Bahçedeki iki ağaca bağladığım hamakta sallanarak kitap okuyordum. Deniz ve iğrenç yaratık arkadaşları ise mangal yakan Cihangir'in başında ciğerci kediler gibi ilgi bekliyorlardı.

Cihangir'den hoşlanan Deniz'di ama diğer 3 kızın da ilgi bekleyen tavırlarını anlayamamıştım.

''Cihangir çok güzel yelliyorsun'' Buse'nin cilveli bir şekilde konuşması üzerine göz devirdim. Gel ben seni bir yelleyeyim...

Cihangir sadece tebessüm edip işine geri döndü. Yakışıklı koruma, oldu mu sana; pikniğe giden beyaz atletli, göbekli dayı...

Kızların uzaklaşmaya başlamısını fırsat bilip yanına gittim fıtı fıtı...

''Yardım etmemi ister misin?''

''Hayır Doruk gerek yok.'' Tebessüm edip yanındaki sandalyeyi gösterdi. ''Otur sohbet edelim.''

Sen sohbet etmek istersinde ben hayır der miyim yiğidim!

Havadan sudan edilen keyifli sohbetin ardından piştiğini düşündüğü etleri tabağa koymaya başladı.

''Imm güzel görünüyor. Pişmiş gibi he?'' Hevesle bakan yüzüme bakıp tebessüm etti ve hiç tahmin etmeyeceğim bir şey yapıp, etten eliyle bir parça kopardı.

''Tadına bak'' dedi ve bana uzattı. İşte fırsat diyerek elindeki eti ağzımla aldım. Tabi dilimle hafifçe, parmaklarını yalamayı unutmadım.

Hareketimle afallayan Cihangir sesli bir şekilde yutkundu. Gözlerimin içine baktı ve ensemden tutup dudaklarıma yapış- şaka şaka utandı ve arkasını döndü. Genişçe sırıtıp hamağa geri döndüm.

Akşam abimin de gelmesi üzerine güzelce yemeğimizi yedik. Tabii ben yemeği, -arada Cihangir'i gözlerim ile yemeye çalıştığımı saymazsak- Deniz ve arkadaşları direkt olarak Cihangir'i gözleriyle yemiş bitirmiş üzerine tatlı söylemişlerdi.

Deniz ve arkadaşlarının film izlemek için Cihangir'i davet etmeleri ve onun kibarca reddetmesine çok sevinmiştim. Aferin adamım böyle ol!

Kızların yine saçma bir film açıp izlemeye başlaması ile sıkılıp yerimden kalktım

''Nereye gidiyorsun?'' Deniz'in kafasını bana çevirip sorduğu şey üzerine:

''Sıkıldım bahçede dolaşacağım.'' diyerek cevap verdim.

''Tamam çok uzaklaşma.''

''Peki annecim.'' Göz devirip filme döndü. Ben de hırkamı alıp dışarıya çıktım. Tabii ki Cihangir'in yanına gidecektim.

Bahçeye çıkıp arka taraftaki müştemilata doğru ilerledim. Verandaya yaklaşırken Cihangir'i gördüm. Elinde birası, masadaki kül tablasında sigarası, düşünceli bir şekilde gökyüzüne bakıyordu. Bu adamın bir derdi mi vardı? Ya da abimin sakladığı şey hakkında olabilir diye düşündüm.

Yanına adımlarken sesimi duyup bana baktı. İlk afallasa da sonrasında yerinde dikleşti.

''Doruk?''

''İyi akşamlar. Uyku tutmadı da...''

''Aa... tabi... tabi gel buraya.''

Yanına gidip sandalyeye oturdum. Elindeki birayı alıp ''İçebilir miyim?'' diye sordum.

''Aa aslında içmesen daha iyi olur.''

''Hadi ama. 21 yaşındayım ben Cihangir. Sen benden çok mu büyüksün de içiyorsun.'' Söylediğim şeye gülüp ''6'' dedi.

''He?''

''6 yaş büyüğüm.''

''Oo... Okey.'' Daha çok gülüp ayağa kalktı. ''Sana bir tane getireyim.''

''Kendine al ben bunu içerim. Fazlası çarpıyorda'' dedim ve nerdeyse yarıladığı biradan bir yudum aldım. Yalan... çarptığı filan yok. Sadece dolaylı yoldan öpüşmek için öyle dedim. Hatta birazdan dudaklarına yapışıp sonrada 'yha inanır mısın bira çarptı. İki yudum içsem bile sarhoş oluyorum' diyen ergenler gibi yapmayı düşünüyordum.

Birayı içmem üzerine bana şaşkınlıkla bakıyordu. Hadi ama Cihangir. Artık alışman lazım. Lütfen şu abartı tepkilerini bırak!

Beni duymuş gibi içeriye girip bir tane aldı. Yanıma oturup açtığı birasından bir yudum aldı.

''Ne zamandır abimin yanında çalışıyorsun.''

''Yaklaşık 2 yıldır.''

''2 yılda iyi bir güven vermiş olmalısın.'' Söylediklerim üzerine utangaç bir gülümseme ile:

''Sanırım öyle.'' dedi.

Derince iç çekip bir yudum daha aldı. O yudumladıkça adem elması hareket ediyordu. Benim gözüm oradaydı. Bu adamı benim etkilemem lazımdı ama ben ondan feci şekilde etkilenmeye başlamıştım bile.

Ellerini sigarasından çekip sandalyenin tahta koluna koydu. Allahım... damarlı eller. Dokunma ihtiyacı duyarak elimi elinin üzerine koydum. Kaşlarını çatıp bana baktı.

''Ellerin çok güzelmiş'' dedim. Ellerini hafif hafif okşayıp, aynı zamanda gülümseyerek ellerine bakıyordum. Allahım bir gün bu eller beni-

''Aa teşekkürler. Şu ana kadar kimse böyle bir iltifat etmemişti.'' Ellerini çekip sigarasına uzanan Cihangir'e bakıp ofladım. Sanırım temasım onu ürkütmüştü. Biramdan büyük bir yudum alıp karşıdaki ağacı izlemeye başladım. Arada bana değen bakışları fark edebiliyordum ama kafamı bir daha çevirip ona bakmadım.

''Ben kalkayım artık. Sana iyi geceler Cihangir.''

''İyi geceler Doruk.''

Arkamdan izlendiğimi bilerek en seksi yürüyüşümle orayı terk ettim. Tamam belki bana öyle gelmişti. Çünkü Cihangir arkamdan kıkırdıyordu.

Eve doğru geldiğimde abimin yine telefonla konuştuğunu duydum.

''Bir şekilde hallet Metin. Bu işi bir tek sen çözebilirsin. Herhangi bir iz kalsın istemiyorum. Anlaşıldı mı? Güzel...'' beni fark etmesi ile göz göze geldik.

''Kapatmam lazım iyi geceler.'' deyip telefonu kapattı.

''Kimle konuşuyordun abi?''

''İşle alakalı Doruk. Önemli değil. Sen nerden geliyorsun bu gece vakti?''

''Hiç dolaştım öyle.''

''İyi bakalım. Hadi içeri geçelim abicim'' dedi ve omuzumdan itip içeriye soktu. Odama çıkıp yatağıma girdim. Aklım hala abimdeydi. Kimdi o konuştuğu kişi? Ne hakkında konuşuyorlardı? Aklımdaki sorulara cevap bulmayı daha sonraya saklayarak, kendimi uykuya teslim ettim.

KORUMA | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin