"Neredesin bebeğim?"
Bir taraftan çantama Kimya kitabımı koyarken bir yandan da telefonu omuzla kulağıma bastırmış halde demire cevap veriyordum.
"Evdeyim hala anca çıkacağım." dedikten sonra hiçbir şeyin kalmadığına emin olup çantamı kapattıktan sonra omzuma astım.
"Çabuk ol. Biliyorsun Nazan Hoca takıntılı biri. Geç kalırsan disipline gönderir. Geçen sefer kurtuldun ama bu sefer kurtulamazsın."
Demir'i dinlerken evden çıktım.
"Biliyorum. Bu yüzden elimden geldiğince acele ediyorum." dedim sıkıntıyla.
Kaldırımda ilerlerken taksi geliyor mu diye sürekli yola bakıyordum.
"Tamam sen çabuk gelmeye çalış. Ben sana zaman kazandıracağım." dedi.
"Tamam. Okula gelince görüşürüz." dedikten sonra telefonu kapatıp cebime koydum.
Karşıdan gelen taksiyi görünce hemen el işareti yaptım. Taksi yavaşlayıp durunca aceleyle bindim.
"Oflu Koleji'ne gideceğiz." deyip arkama yaslandım.
Her zaman yaptığım gibi camdan dışarıyı seyretmeye başladım. Denizi geçtikten sonra Saat Kulesini görebilmek için camı açıp kafamı dışarı çıkardım.
Beyaz silüetini görününce heyecanlandım. Neden bilmiyordum ama saat kulesini görünce hep heyecanlanıyordum. Belki de küçüklükten gelen bir alışkanlıktı.
Daha 4-5 yaşlarındayken babam saat kulesini görmem için beni buraya getirmişti. Heyecanla kuleye bakıp ne kadar da büyük diye geçirmiştim içimden. Sonradan saat kulesinden çok daha büyük yapılar olduğunu öğrensemde saat kulesinin yeri benim için her zaman başka kalmıştı.
Saat kulesi gözden kaybolunca kafamı içeri soktum ama camı kapatmadım. Biraz hava almak istiyordum.
Kafamı içeri sokunca radyoda Majeste=Aşk dediğin şarkısı çalmaya başladı.
Kendimi şarkıya kaptırıp mırıldanmaya başladım.
Belki de bu son sefer olur
Kalbim durur dertler son bulur
Sanma üç günlük bu hislerim
Ben burda hep seni beklerim
Gel beni kendinden mahrum etme nolur...Sarsıldığımı hissedince gözlerimi açtım. Sahi ne ara kapatmıştım?
Gözümü açınca bana dönmüş bir eliyle beni dürten şoförü gördüm."Hanım kızım iki dakikadır sana sesleniyorum. Çoktan geldik." deyince camdan baktım.
Sahiden gelmiştik. Kendimi şarkıya nasıl bu kadar kaptırdığımı düşündüm.
Tam derin hayallere dalıyordum ki hem okula geç kaldığım hem şoför amcanın beklediği geldi.
Ücreti sorup ödedikten sonra koştura koştura okula girdim. Tabi güvenlik Selim abiye selam vermeyi ihmal etmemiştim.
Okulun içine gelince hemen merdivenlere yöneldim. Asansör bekleyecek kadar vaktim yoktu.
Merdivenlerin sonunda Demir'i görünce merdivenleri hızla çıktıktan sonra Demir'e sıkıca sarıldım.
Aynı şekilde karşılık verdikten sonra "Çabuk olmalıyız. Nazan Hoca şimdi gelir." dedi.
Tqelefonu cebimden çıkarıp saate baktım. Saat 8.25'i gösteriyordu.
"İyi de Nazan hocanın çoktan derse girmiş olması gerekiyordu." dedim.
"Girmişti ama arabasının lastiklerinin patlatıldığını duyunca bakmak için aşağı indi."diyince ağzım açık kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilsiz Aşk
Teen FictionAşk duyulmaz,görülmez,aşka dokunamazsın. Aşkı hissedersin. Yüzümü ellerinin arasına aldı. "Sana aşık olmam için seni duymam, görmem gerekmiyor. Çünkü aşk sadece görüp sevmek değildir. Aynı zamanda görmeden duymadan sevdiğini hissetmektir ve ben seni...