Uyuyup dinlenmek mi demişti o aptal ağaç? Bırak uyumayı gözümü bile kırpmamıştım.
Saat sabah ondu ve ben bitik halde yemekhaneye ilerliyordum. Yemek yiyeceğimden değil. Harry ve Ron'u yalnız bırakmamak için.
Annemin öldüğünü bile bilmiyorlardı. Hogwarts'ın devasa koridorlarından birinde yürürken yanımdan geçen sarı kafaya baktım. Ah Draco.
Yanında bir arkadaşı ile o da yemekhaneye gidiyordu. Üzerindeki Slytherin kıyafetinin ona bu kadar yakışması diğer erkek öğrencilere haksızlıktı. Nasıl bir okul kıyafetini bu kadar mükemmel taşıdığını düşünürken. Gözlerimiz kesişti ve ikimizde birbirimize nefret dolu bakışlar attık. Yani en azından ben atmaya çalıştım ama o gerçekten nefret dolu bir bakış attı. Gidip ona sarılmak onun omuzlarında annemin yasını tutmak istiyordum.
Panikten ne olduğunu bile anlamamıştım. Sürekli beynimde bir ses bana anneni sen öldürdün diye fısıldıyordu. Ve o ses yüzünden başım ağrıdan çatlayacaktı.
Herkes bana Trol görmüş gibi bakarken gözlerimi devirdim. Ne vardı yani göz altlarım aylarca uyumamış gibi morsa, saçlarım taranmamış keçe gibi olmuşsa ve herkese ölümcül bakışlar fırlatıyorsam?Tabii kimse çalışkan -daha doğrusu onların tabiriyle inek- ve daima neşeli Hermione Granger'ı böyle görmeye alışık değildi.Umrumda mıydı? Asla.
Harry'nin yanına oturdum ve önümdeki yumurtayı didiklemeye başladım. Harry ve Ron soru dolu gözlerle bakıyordu ama aldırmamaya çalışıyordum. Kimseye açıklama yapamazdım.
Kahvaltıdan sonra Ron, ben ve Harry kütüphaneye gittik. Harry bir büyü kitabı okuyup başka büyüler öğrenmeye çalışırken Ron ise önündeki kitabı okuyordu. Ben ne mi yapıyordum? Düşünüyordum tabiki. Oraya gidince ne yapacağımı düşünüyordum. İşler ters giderse nasıl toparlayacağımı kafamda tartıyordum.
Karnıma giren ağrı ile yerimden sıçradım. Harry ve Ron'un bakışları aniden bana döndüğünde ikiside aynı anda konuştu.
-"İyi misin Hermione?"
Kafamı iki yana salladım.
-"Pek iyi değilim karnım ağrıyor. Yatakhaneye gidip dinlensem iyi olur."
-"Peki acil bir şey olursa bizi çağır. Geçmiş olsun."
Gülümsedim ve Gryffındor binasına yürümeye başladım.
Giderken bahçede bir yüz görmüştüm. Draco muydu o? Bahçeye adımladığımda gördüklerimle şok olmuştum. Bahçede Draco ve Slytherin'den bir kız öpüşüyordu.
Yanan gözlerimle onları izliyordum. Şuan Draco'nun tam karşısındaydım ve gözlerini açtığında beni görmesi çok olasıydı. Gözlerimdeki yaşlar hiç durmadan akıyordu. Yaşadıklarım çok ağırdı. Niye diğer öğrenciler gibi sakin bir hayatım yoktu benim? Kalbime dün çöken ağrı bugün bu gördüklerimle şiddetini arttırmıştı.
Draco'nun gözleri açılıp beni bulduğunda geri çekildi kızın dudaklarından. Kız beni farketmeden utangaç bir şekilde kalçasını kıvırta kıvırta cilveli harekerlerle okulun içine girdi. Draco'nun bakışlarını burdan çok iyi göremiyordum. Acaba ne hissediyordu şuan. Önüme döndüm ve koşarak dönen merdivenlere tırmandım.
Arkamdan duyduğum ses beni durdurmaya yetmemişti.
-"Granger!"
❥❥
(İlahi bakış açısı)
Genç kızın dayanacak gücü kalmış mıydı bilmiyordu. Kalbindeki ağırlığı zaten taşıyamıyorken biraz daha ağırlaşmıştı kalbi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Butterfly Effect (Tomione)
FanfikceHermione Granger arkadaşlarının ölmesini engellemek için geçmişe dönüp Lord Voldemort'u bir şekilde durdurmayı kafasına koyar. Tom Riddle&Hermione Granger