16. Bölüm: "Gitme"

413 172 80
                                    

Selam herkese ben geldim. Umarım hepiniz iyisinizdir.

Bölüm şarkısını dinlemeyi unutmayın.

Bu bölüm kısa bir bölüm yazmak istiyorum. Kısa ve öz, oylarınızı eksik etmeyin.

sizleri seviyorum❤️
♠️

"Hayır, oraya gitmiyoruz." dedi, gür bir sesle. Gözlerinin içine bakarken, aslında onu çok iyi anladığımı fark ettim. Bana zarar gelmesini istemiyordu. Ancak maalesef bu konu hakkında Brand'ı dinlemeyecek kadar sabırsızdım.

Dirseklerimi uzandığım koltuğa iyice geçirerek güç alırcasına doğruldum. Sancım neredeyse bitti denilebilecek kadar azalmıştı. Brand, gözlerini benden ayırmadan tam önümde, dizlerimin hemen bitişiğinde yerini aldı. "Gitmiyoruz dedim ve bitti." parmaklarını omuzlarıma koyup beni yatırmaya kalktığında, sinirle öfleyerek kollarında çırpındım. "Oraya gideceğim tamam mı? Sen istesen de istemesende oraya gideceğim Brand!"

İfadesi bir anda sarsıldı. Bakışlarında yakaladığım keskinlik beni durdurmak içindi fakat göz ardı edeceğimi biliyordu. Çenesi teklemeye başladığında, sinirle ayaklandı. "Neden bir kere olsun seni düşündüğümde tamam demiyorsun?" dudaklarım anın getirdiği şaşkınlıkla aralanmıştı.

Masanın ayağına gelişigüzel bir tekme savururken, korkuyla yerimde sıçradım.

"Bir kez olsun sözümü dinle!" diye gürledi. Ellerini alnına koyup şakaklarını ovaladığında, dişlerinin arasından aldığı sert ve hızlı soluk sesini işittim. Onu ilk defa bu kadar kızdırmış olmalıydım.

Kalbim boğazıma kadar hızla gümbürdedi.

Bir solukla arkasını dönüp bakışlarımızı birbirine sabitlerken, nefesimi kursağımda boğdu. "Atlattığın sancının, yaşadığın acının farkında değilsin sanırım." dedi. Bana doğru gelmeye yeltendiğinde öfkeyle ayaklandım.

"Amcamı bu sefer yalnız bırakmayacağım!" dedim, sinirle. Tek kaşı havaya kalktığında, ortamdaki gergin hava buğulu bir sisle ikimizin arasında yayıldı. "Yalnız bırakmayacaksın da ne olacak!"

"Küçükken yapamadığım şeyi yapacağım. Ona iyi geleceğim ve onu iyileştireceğim." komik bir şey söylemişim gibi gülmeye başladı. "Ona iyi geleceksin öyle mi?" cevap vermeme izin vermeden tek hareketle yanıma attı bedenini.

Bileğimi kavradığında, bedenimi usulca kendine çekerek saçlarıma yaptığı baskıyla çenemi omzuna yasladı. Parmakları saçlarımda gezinirken, verdiği nefesi saç diplerimde gezindi.

"Zararlı çıkan her seferinde sen oluyorsun." dedi, fısıltıyla. "Sana zarar gelmesini kaldıramıyorum, görmüyor musun?" ciğerlerimde gezintiye çıkardığım kokusunu içime işledim. Öyle ki, benim çektiğim acının yanında Brand'ın korkusunun esamesi bile okunamazdı ancak ona hak verdiğim kaçınılmaz bir gerçekti.

Ellerimi sırtına yerleştirip göğsüne iyice sokuldum. "Görüyorum ama beni de anla. Oraya gitmek zorundayım, amcamı yalnız bırakamam Brand." sesimde gözle görülemeyecek, hisle fark edilecek kadar yoğun bir acizlik vardı. Dudakları saçlarımın üzerinde gezinirken, diplerime baskı uyguladı. Kafamı omzundan kaldırdığımda avuçlarıyla yanaklarımı ele aldı. "Vazgeçmeyeceksin değil mi?" Gözlerimi kısarken, bakışlarımı aşık olduğum yüz ifadesinde uzunca gezdirdim. "Neyden?"

"İnadından" dedi, tek nefesle. Gayri ihtiyari bir tebessüm ettim. Kafamı iki yana salladığımda, yüz hizama doğru eğildi. Dürtülen bütün duygularım en tepeye doğru tırmanmaya başlamıştı. Burunlarımızı birbirine sürttü ve dolgun dudakları, üst dudağımın tam üzerinde hafif bir arayla yer aldı. Verdiği sıcak nefesi üst dudağıma çarpıyordu. Heyecan ve titremeyle omuzlarına tutundum.

KAN MAVİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin