407.Ders Rûm Sûresi 33-41

16 3 15
                                    

407. Ders :

21. Cüz, 30. Sûre, 407. Sayfa
Rûm Sûresi
33-41. Âyet-i Kerîm'eler.

بِسْــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمـٰـنِ الرَّحِيــــــمِ

33

وَإِذَا مَسَّ النَّاسَ ضُرٌّ دَعَوْا رَبَّهُم مُّنِيبِينَ إِلَيْهِ
"İnsanlara bir zarar dokunduğu zaman, Rablerine yönelerek O'na dua ederler."

O zaman başkasına duadan dönerler, sadece Rablerine yönelirler.

ثُمَّ إِذَا أَذَاقَهُم مِّنْهُ رَحْمَةً إِذَا فَرِيقٌ مِّنْهُم بِرَبِّهِمْ يُشْرِكُونَ
"Sonra, onlara kendinden bir rahmet tattırınca da, bir bakarsın ki içlerinden bir grup, Rablerine ortak koşarlar."

Sonra Onların Rabbi, bir rahmet tecellisi olarak bu şiddetten onları kurtardığında, bakarsın ki onlardan bir fırka, kendilerine afiyet veren Rab'lerine şirk ile mukabelede bulunurlar.






34

لِيَكْفُرُوا بِمَا آتَيْنَاهُمْ
"Bunu, kendilerine verdiklerimize nankörlük için yaparlar."

Onların bu şirk koşmaları, bizim onlara verdiklerimize nankörlük yapmak içindir.

Ayete tehdid manası da verilebilir:

"Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler bakalım!"

Nitekim, ayetin devamı da bu manayı kuvvetlendirmektedir:

فَتَمَتَّعُوا "Haydi (şimdilik) yararlanın."

"Öyleyse, safa sürün bakalım!"

Ancak burada daha etkili olması için gıyabî olarak değil de, doğrudan hitap şeklinde onlara seslenildi.

فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ
"Yakında bileceksiniz."

Bu safa sürmenizin akıbetini sonra bileceksiniz!






35

أَمْ أَنزَلْنَا عَلَيْهِمْ سُلْطَانًا فَهُوَ يَتَكَلَّمُ بِمَا كَانُوا بِهِ يُشْرِكُونَ
"Yoksa biz onlara bir delil indirdik de, O'na ortak koştukları şeyi mi söylüyor?"

"Konuşan delil" "İşte kitabımız, size karşı gerçeği konuşuyor." (Casiye, 29) ayetindeki gibi olabilir. Veya ifade ettiği mana yönüyle böyle denilmesi de mümkündür: Yani, "yoksa biz onlara böyle bir delil indirdik de, şerîk kıldıkları şeylerin birer ilâh ve kendi yaptıklarının sıhhatli olduğunu mu söylüyor?" Veya o "konuşan delil" yüzünden mi Allahın ulûhiyetinde şerikler ediniyorlar?






36

وَإِذَا أَذَقْنَا النَّاسَ رَحْمَةً فَرِحُوا بِهَا
"İnsanlara bir rahmet tattırdığımız zaman bununla sevinirler."

Biz insanlara sıhhat ve maddî genişlik gibi bir nimet tattırdığımızda bununla ferahlanırlar, şımarırlar.

وَإِن تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ إِذَا هُمْ يَقْنَطُونَ
"Eğer kendi işledikleri şeyler sebebiyle başlarına bir kötülük gelirse, bir de bakarsın ki ümitsizliğe düşerler."

Şayet kendilerine günahları yüzünden kötü bir durum isabet etse, bakarsın ki, Onun rahmetinden ümitlerini kesmişlerdir.






✔️3- Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz 📚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin