23. Bölüm

415 40 4
                                    

Helikopterin havalanmasıyla birlikte aşağıya baktığımda Ali abi sandığım bu adam aşağıda telaş içinde adamlarını çağırıp onlara muhtemelen bizi takip etmelerini söylüyordu.

Pilota mümkün olduğunca bizi buradan uzak bir yere götürmesini söyledikten sonra geriye, Erkam Bey' in yanına döndüm.

"Asya ne yapıyorsun sen? Neden kaçırdın beni?"

"Bu anlatması uzun bir hikaye ama şunu bilin ki sizin o yardımcınız sandığınız adam aslında Nihat amcamın asistanıydı. Şu an da ise sizin yardımcınız. Bu işte bir tuhaflık olduğu açıkça ortada."

"Ne demek istiyorsun?"

"Erkam bey size bir şey soracağım. Siz bu adamla tam olarak ne yapıyorsunuz? Yani neden hep sizi kontrol etmeye çalışıyor?"

"O benim yardımcım. Yıllardır birlikte iş yapıyoruz. Şimdide büyük bir proje üzerinde çalışıyoruz. Neden sordun?"

"Aklımda bir teori var. Bence Nihat amcamın yardımcısı olan bu adamın o uçak kazasında parmağı var. Yani bu kazanın olması onun işine geldi. Planlanmış bir şey. Sizin hafızanızı kaybetmiş olmanızla Nihat amcamın ortadan kaybolması hemen hemen aynı dönemlerde olmuş. Size diyorum ki bence bu adam sizi kaçırmış olabilir. Onunla ne zaman tanıştığınızı bile hatırlamıyorsunuz öyle değil mi?"

"Aslında söylediklerinde haklılık payın olabilir ama benim hafızamda değişen bir şey yok."

Onun hafızasını geri getirebilmek için daha ne yapabilirdim ki? O buradayken yapabileceğim hiç bir şey yoktu. Eğer onu Türkiye' ye götürebilmeyi başarırsam ancak o zaman bir şeyleri ona hatırlatabilirdim.

"Asya aslında biliyor musun sen söyleyince düşündüm de bugüne dek hiç bir yerde yalnız olmadım. Hep korumalar yanımdaydı. Belki de söylediklerinde haklısın."

"Erkam bey yardımcınız nereli acaba? Türk olmadığı belli."

"Bildiğim kadarıyla İngiltereli."

İşler daha da garip bir hale geliyordu. Bu yardımcının yani Ali abinin tam olarak aklında ne olduğunu bilmem için en kısa zamanda bir şeyler yapmam gerekiyordu. Onun uçak kazasına sebep olan kişi olduğunu belgelendirmek için bir şeylere ihtiyacım vardı.

Pilot bizi bir sahil kenarına yakın bir alana bıraktıktan sonra geriye döndü.

"Teşekkürler buradan sonrasını biz hallederiz. Damla' ya söylersiniz."

"Tabii ki. Dikkat edin kendinize."

Kimseye dikkat çekmemeye dikkat ederek sahil kenarında ki bir tekneyi kendimize sığınak yaptık. En azından bir süre Türkiye' ye dönene dek burada kalıp ipucu toplayacaktım. Zaten yapmayı en çok sevdiğim şey tekne ile denize açılmaktı. Biliyorum üzerinden uzun yıllar geçti ama kendimi o tekneyi alıp kaçtığım günkü gibi büyük bir korku ve heyecanla dümenin başına geçirdim.

"Hadi sizi gözden uzak bir yere götürmeliyim. Burada kalırsak çok dikkat çekeriz."

Dümenin başına geçtiğimde zaman bir an da on dört yıl öncesine dönmüş, ben de on dört yaşında küçük bir kız olmuştum. Karadeniz'in hırçın dalgalarını yalnız ve kimsesiz, yüreğinde korkularla karanlıkta bir başına kalmış, öylece ışığın üzerine düşmesini bekleyen. Tıpkı ürkek bir tavşan misali bir köşeye sinmiş bekliyor.

Zaman ne kadar da hızlı geçiyordu. Bir zamanlar yurtta kalmamak için kaçtığım zamanlarda bugünlerin yaşanacağını söyleselerdi ya da anne ve babam hâlâ hayatta olsaydı yine de Nihat amcanın ya da öyle sandığım bu adamın hafızasını yerine getirebilmek için uğraş verir miydim acaba?

Operasyon: Mühendis (Tamamlandı.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin