19. BÖLÜM ~ AİLE ~

790 43 12
                                    

🔱

Gözlerine baktım. Gözlerimle beni bu acıdan kurtarması için ona yalvardım. Koca dünyada güvenebileceğim kimseyi bulamıyordum. Herkes yüzüme gülümsedikten hemen sonra, arkamı dönmemle beni vuruyordu. Kalkacak gücüm kalmamıştı. Aslında hayır, kalkacak gücüm vardı.

Ama ben artık kalkmak istemiyordum.

"Lütfen kurtar beni."

Hazar şaşırmış gözlerle bana bakmaya devam etti. Ne dediğimi anlamış mıydı, ondan bile emin değildim. Beni daha sıkı tuttu. "Hazar, dayanamıyorum artık. Lütfen götür beni buradan."

Kafasını salladığını hissettim. Sonra eğildi ve ayaklarım yerden kesildi. Beni kucağında taşıyıp arabanın yolcu koltuğuna bindirdikten sonra hızla sürücü koltuğuna geçti. Bir süre yol aldıktan sonra sokaklar bana tanıdık gelmeye başladı. En sonunda Vanessa'nın evini gördüğümde hışımla ona döndüm. "Geri dön."

Hazar, "Lissand-" diyerek açıklamaya yapmaya çalıştı ama sözünü kestim. "Hazar, geri dön. Yoksa ben iner kendi başıma uzaklaşırım."

Hazar, "Sonsuza kadar kaçamazsın. Kendini işkence etmek yerine biraz cesur ol ve içeri girip gerçeği öğren!" diye çıkıştığında "Gerçek zaten ortada!" diye ben de ona çıkıştım. "Sırf Melez yaratmak uğruna bana yıllarca işkence ettiler. Ve ne annem ne de ba-"

Dediğim şeyin farkına varınca sustum ve arkama dönüp gözyaşlarımın sessizce akmasına izin verdim. "Hazar, lütfen."

Hazar "Lissandra, lütfen." diyerek karşılık verdi. "Artık kendine eziyet etmeni izlemek istemiyorum."

Bakışlarımı eve döndürdüm. O sırada kapı açıldı. Adras dışarı çıktı ve bizi görmesiyle hızla arabaya gelmeye başladı. Bunu görmemle tekrar Hazar'a döndüm ve "Ya şu an geri dönersin ya da sonsuza kadar senle konuşmam!" diye bağırdım tiz çıkan sesimle. Hazar bana özür dilercesine baktı.

Tekrar bize iyice yaklaşmış Adras'a baktım ve o buraya gelemeden kendimi arabadan dışarı attım. Hazar beni tutarak durdurmaya çalıştı ama ne olursa olsun ondan daha güçlüydüm. Arabanın arkasına doğru yürümeye başladım ama Adras beni yakaladı. Kaçmaya çalıştığımda ise beni kollarımdan tutup arabaya yapıştırdı. Hazar'ın arabadan çıktığını duydum. Adras "Dinleyeceksin!" diye bağırdığında "Senin ağzından çıkan tek bir kelime daha duymak istemiyorum!" diye tısladım tiksinircesine.

Kollarımı sıkmaya başladığında kayışın olduğu kanayan kolum sızladı. Yüzümü buruşturmamla koluma baktı ve kanadığını görüp tişörtümün kolunu sıvadı. Kandan dolayı tırnak izleri gözükmüyordu ama kanlar kayışın etrafından geldiğinden tahmin etmek çok da zor değildi.

"Aptal." dedi fısıldar gibi. Onu görmezden geldim ve yüzümü yana çevirdim. Beni kolumdan çekip içeri götürmeye çalıştığında ise geri çekilip karnına tekme atmamla beni bırakmak zorunda kalmıştı. Tekmem onu yere düşürmedi ama geriye yalpalattı. Adras'ın gözündeki sinir büyüdü ve hızla tekrardan üzerime geldi ve bu sefer daha sert bir şekilde beni çekti. Tekrar geri çekildim. Beni bırakmadı. "Bırak!" diye bağırdım. "Hepiniz sahtekarsınız."

Adras bir anda beni kendine çektiğinde dengemi sağlayamadım ve yere kapaklandım. Ellerimle kendimi yavaşlatmaya çalıştığım için ellerimin tahriş olduğunu fark ettim. Sinirle Adras'a döndüğümde ise Adras'ın yüzüne yumruk atan Hazar'ı görmemle şaşkına dönmüştüm.

Adras bana baktığı için Hazar'ı görmemiş ve bu da yalpalamasına sebep olmuştu. Adras yumruk yediği yanağını tuttu ve şaşkınlıkla Hazar'a baktı. Ne yapacağını anlamamla ise yerden kalkmış ve Adras'ın beline sarılarak onu yere devirmiş, Hazar'dan uzaklaştırmıştım.

ÖLÜMÜN TANRIÇASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin