2. Bölüm

138 94 106
                                    


Okuduğunuz kurgu hayal ürünü olmakla birlikte, gerçeklikle hiçbir alakası yoktur.

Keyifli okumalar

❄️❄️❄️

Başımdaki hafif ağrıyla gözlerimi araladım. Günlerdir uyumuşta hăla uykusu olan biri gibi hissediyordum.

Gözümü açtığım andan itibaren, her şeyi hatırlamak benim akıl sağlığım için iyi olmasa da sakin olmam gerektiğini sürekli kendime hatırlatmalıydım. O adam bana ne verdiyse vücudum fazlasıyla bitkin düşmüştü.

Üstünde uzandığım 3 kişilik olan bir deri koltukdu. Doğrularak benimle konuşmak için gelecek kişileri beklemeye başladım. Zarar vermeyeceklerini düşünüyordum. Çünkü eğer öyle olsa bir yere bağlı  olmam gerekirdi, ya da görmediğim için bir şey yapamaz diye düşünüyor  olabilirlerdi.

Aklımdan o kadar çok ihtimal geçiyordu ki , ben bile yetişemiyordum hızına. Şu an kendim için ne kadar endişe edersem edeyim, annemleri çok merak ediyordum. Kim bilir ne kadar telaş yapmışlardı.

Kapının açılarak bir kişinin yanıma doğru ilerleyip oturduğunu hissettim. Hemen dikleşerek ellerimi göğsümde kavuşturup bacak bacak üstüne attım. Ne olursa olsun, kim olursa olsun asla ezik durmazdım.

"Merhaba Emira biliyorum şu  yaşadığımız an tuhaf ama seninle konuşabileceğimiz bir yer yoktu. Biraz buna mecbur kaldım. Kendimi tanıtayım sana. Ben Yağız Boran Tunacı"

Ses tonu  kulağa hoş gelen kalınlığa, ve melodiye sahipti. Yönümü hafifçe sesine doğru çevirdim.

"Merhaba Boran bey  ben açıkçası tanıştığıma çok memnun olduğumu söyleyemeyeceğim. Ve inanın şu an bunlar umrumda dahi değil. Tek istediğim açık açık şu an benim burada neden bulunduğum. Daha doğrusu benden ne istediğiniz."

Her zaman açık sözlü olmayı sevmişimdir.

*Yağızın ağzından devam*

Büyük bir şaşkınlık yaşıyordum. Karşımdaki dimdik duran, asla boyun eğmeyen, korksa bile içinde yaşayan kızdan etkilenmiştim. Görmediği için tam aksine korkak olur diye düşünmüştüm. Ve çok yanıldığımı fark ediyordum şu an.

Emiranın yerinde rahatsızca kıpırdanmasıyla dudaklarımı hafifce ıslatıp, derin bir nefes çektim. Bu anlatacaklarımdan sonra bana inanmazsa ne yapacağım hakkında fikrim yoktu.

"Aslında ilk başta seninle hiçbir ilgimiz bile yoktu. İki haftadır Umay'ı takip ediyorduk. Çözmemiz gereken önemli ve tehlikeli bir vaka var. Bunun için uygun olur diye düşünüyorduk. Çünkü gözü kara, ve zaten polis olmak isteyen, bunun için çabalayan bir kız."

Emira dikkatle dinlerken  cebimden çıkarttığım sigarayı kalın olan dudaklarımın arasına koyup yakarak derin bir nefes alıp, sözlerime gerginlik içinde devam ettim.

"Kabul edip etmemek konusunda özgür olduğun için sana bazı detayları anlatamam. Gerçekten  tehlikeli. Bu uğurda iki tane ekip arkadaşımız şehit oldu. Biz tam olarak Umay'ı düşünürken senin sözlerin umut oldu.  Evet görmediğin için kimse senden şüphe edemezdi. Eğer kabul edersen yanına istersen Umay'ı alabilirsin. Sana tüm eğitimler verilecek. Her zaman koruyacağız canın canımız olacak bundan şüphen olmasın."

gerginlik içinde ensemi sıkarken, kızdan gelecek cevabı merak içinde bekliyordum. Fakat Emira  düşünce denizinde kaybolmuş gibiydi.

Bal rengi gibi görünen dalgalı saçlarını sol omzuna doğru toplamış ve bu görüntü onu daha güzel göstermişti.

"Neye hizmet ettiğinizi, hangi devlete çalıştığınızı, iyi veya kötü olup olmadığınızı bilmiyorum nasıl güveneceğim. Davanın içeriği ne bunları bilmeden üzgünüm hiçbir şekilde karar alamam."

ne söyleyeceğime karar veremezken bakışlarımı olduğumuz çalışma odasında gezdirdim. Emira tamamen dediklerinde haklıydı. Onun yerinde kim olsa aynı şeyleri sorgulardı.

Hafifce öne doğru eğilerek önümüzdeki beyaz cam sehpanın üzerindeki küllükte sigaramı söndürdüm. Bu arada da söyleyeceklerimi bir sıraya sokmaya çalışıyordum.

"Dava hakkında sana tek diyebileceğim, Türkiye'yi kirlettikleri. Askerlerimizin şehit olmalarına sebep, fuhuş, uyuşturucu daha fazla detay veremem ama kesinlikle devletimizden yanayız. Bundan şüphen olmasın. Eğer kabul edersen yarın arkadaşınla birlikte seni burada görmek istiyorum. Hem de tüm belgelerimizi  kabul ederseniz Umay'a gösteririm eminim sahte veya değil zaten anlar. Hem  içinde şüphe kalmaz."

*Emiradan devam*

kaybedeceğim bir şey olmadığını düşünüyordum. Çünkü zarar vermek istese verirlerdi şu ana kadar bir şeyler yaparlardı. Gerçekten amaçları söyledikleri gibi olmalıydı.  Yağız Bora'nın dedikleri eğer gerçekse bunun içinde bulunmayı çok isterdim. Kararımı çoktan vermiştim.

Bacak bacak üstüne atmayı bırakarak daha rahat oturdum. Kafamda  ne kadar soru işareti olsa da rahat davranmaya, kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

"Tamam o zaman yarın arkadaşımla birlikte yeniden konuşalım. Ben de o zamana kadar düşünmüş olurum."

Bunu demem ile Yağız Boran rahatlamış şekilde ayağı kalktı. "Beni sakince dinlediğin için teşekkür ederim Emira ekibimden Asel seni  eve kadar bırakacak."

Bende ayağa kalktım hızlıca "Teşekkür ederim yarın görüşürüz o zaman" dedim sakin bir ses tonu kullanarak.

"Oda "Görüşürüz" deyip

Tam odadan çıkacakken farkettiğim ayrıntıyla durdurdum.

"Ben ne zamandan beri baygın bir halde buradayım. Aileme ona göre birşey söylemem lazım."

Yağız Boran bileğindeki gümüş renkli  saatine baktıktan sonra gözlerini Emira'ın  içinde ormanı saklıyormuş gibi gözüken yeşil harelerine  çevirdi.

"Evet bir an söylemeyi unutmuştum 3 saattir buradasın. Fazla Bir zaman dilimi değil."

&&&
merhaba arkadaşlar okuduktan sonra fikirlerinizi belirtirseniz beni çok mutlu edersiniz.

Sizi seviyorum.

Görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın sağlıkla kalın. 💓👍😘   

Karanlığın HükümdarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin