2* 'Ateş.'

6.8K 297 24
                                    

"Ne demek başka bir mafya bizi koruyacak ? Biz kendimizi koruyabiliriz. " dedim hızlıca . Babam gözlerini tekrardan bana dikip

"Sana konunun kapandığını söylediğimi hatırlıyorum." bana gelen ani bir sinir dalgasıyla hızla yerimden kalktım. Melek oturduğu yerde sıçramıştı. 

"Bizim. Korumaya . İhtiyacımız. Yok !" Diye sesimi yükseltmemle babamda yerinden kalktı. Boyu bendende uzundu. Ve iri yarıydı. 

"Defol !" deyip kapıyı gösterdiğinde gözlerim kızardı ve bunu anında yok edip;

"Birkez de kızınmışım gibi davransan ! Birkez de babam olduğunu lakaplarla değilde arkamda duruşunla göstersen ! Birkez de ..." dediğimde babamın ellerinin titrediğini gördüm. Onu daha da sinirlendirmenin bir manası yoktu zaten. Buse ve Melek'e işaret ettim ve kapıdan çıktık. Çıktığımda herkez buraya doğru bakıyordu. Tabi bağırdığım için bakmakta haklıydılar. Ellerimi sıktığımı ve gözlerimi kıstığımın yeni farkına vardığım için kendimi serbest bıraktım. Merdivenlerden inerken ortamda bir sessizlik vardı. Çenemi ve kendimi dikleştirip kapıdan çıktım.  Önümde duran 5.kapıya baktıktan sonra dudağımı ısırdım ve kapıyı tıklattım. Buse anlamış gibi sırıtırken , Melek endişeli gözüküyordu.  Kapı hafifçe açıldı. İçeride Metin vardı. Bizim Çetin'in ikiziydi. Ve daha öncedende Buse'ye aşıktı. Şimdi nefret ettiğine iddiaya girerim. Metin sırıtıp geriye çekildiğinde önden ben girdim ve arkamdan da Buse ile Melek. 

 Bu yerin sahibi benim çok eski bir dostumdu. Aynı zamanda eskiden sevdiğim çocuk Emre'nin kuzeniydi. Babamla araları berbattı . Zikzak yollardan geçerek büyük ve eski kapıyı çaldım. Ses gelmeyince içeri daldım ve uygunsuz bir manzarayla karşılaştım. Egemen ve tanımadığım bir kız üst üste... Herneyse. Egemen hemen kızı fırlattı ve pantolonunu bir çırpıda giyip bana döndü. Evet gözünden ateş fışkırıyordu. 

"Yağmur ? Gelmene sevindim kardeşim ama uygunsuz  bir vaziyetti."

"Kapıyı çalmıştım Ege." Egemen adı uzundu ama. 

"Duymadım - Herneyse. Çıkabilirsin." dedi kıza doğru. Kız göğüslerini kapatmaya çalışıp bir çırpıda odadan koşarak ayrıldı.

"Bana işin mi düştü ?" dedi Ege koltuğa otururken. Karşısındaki koltuğa oturduktan sonra Melek ve Buse'nin oturmasını bekledim. 

"Evet. Ama üzerine birşey giysen iyi olacak." Çünkü kasları tamamiyle açıktı ve Buse'nin arsız bakışlarından ben korkuyordum. 

"Mor kafa senden korktum ." deyip üstüne siyah bir tişört geçirdi. Buse gözlerini devirip sırıttı. 

"Umarım." dedi mütevazi bir şekilde. Ona göz devirdikten sonra  Ege'ye döndüm.

"Egemen ... Ihm. Bu biraz utanç verici ama babamdan beni koruman lazım-"

"Güzelim o konuya hiç girme. Çünkü seni koruyacak kişiyi ben bile alt edemem."

"Piç. Neyse kimmiş ?"

"Ateş Ersen." O kim lan ? Yüzümü buruşturup ayaklarımı masanın üstüne koydum.

"Tanımıyorum."

"Tabi tanımazsın . Sen yurtdışındayken sizin kapı (1.Kapı) hariç hepsini yağmaladı. Her kapıdan bilmem kaç kilo uyuşturucu milyonlarca silah ve adam aldı. Şu an İzmir'in en güçlü adamları arasında 2. "

"Ama 1. de abim." Ege biraz düşündükten sonra bana baktı ve omuzlarını inidirip

"Abin varda ne işe yarıyor ? Ne zaman gelip halini hatrını sordu ? Ben topluyorum senin arkanı." dediği şeye her kız alınırdı benim de bir tarafım alınırken ona döndüm ve dudağımı kıvırıp 

"Buraya kimin seni getirdiğini unutma." dedim. Thug Life .

Verecek cevabı olmadığı için susmuştu. Yerinden kalkıp kapıya yürüyen Melek'e baktım. Ardından Buse kalkınca bende kalktım ve beraber çıktık. Egemen 'i çoktan elemiştim. Şimdi ki tek seçenek abimden yardım istemek olurdu ama bunu asla yapmazdım. Her ne kadar kızsamda Egemen haklıydı. Yıllar önce beni koruması için ona verilmiştim. Ama o beni kapkaranlık bir sokakta babama kızgın olduğu için bırakmış , tacize uğramamı bütün erkeklerden nefret etmemi sağlamıştı.

*

Evde öylece otururken bir yandan fikir yürütmeye çalışıyorduk. Ama sonra bunun saçma birşey olduğunu düşünüp buna bir son verdik. O Ateş midir nedir bizi neden korumak isteyecekti ? Aklımda kalan ek soru buydu . Yani Egemen 'in dediğine göre artık buralarda ünlüydü. Abimi geçemesede bir ünü vardı dolayısıyla parasıda vardı. O zaman bizimle derdi neydi ? Ellerimle yüzümü sıvazlayıp saçlarımı geriye attım ve kızlara dönüp :

"Bu böyle olmuycak ! Ben şu Ateş'i görmeye gidiyorum. " deyip hızla yerimden kalkarken eş zamanlı ikiside kalkıp  önüme geçip beni tuttular.

"Ya salak mısın kızım sen ? Ne diyeceksin 'Babam bizi korumanı söylemiş , koruma  ' mı diyeceksin ? "

"Evet." deyip normal birşeymiş gibi başımı salladım. Buse hayretle bana bakarken ben çoktan kapıya doğru koşmuştum. Cebimden anahtarı çıkarıp motoruma bindim ve motoru çalıştırdım. Melek'in bağırışını umursamadım. Çünkü birazdan arabalarına binip peşimden geleceklerdi ki motor daha avantajlı. Açıkcası şu an nereye gittiğimide bilmiyorum. Sokaklardan birine sapıp zik zak çizdim. Onlardan kurtulmuştum bile. Motoru duvarın dibine çekip telefonumu çıkardım .

"Ali ?"

"Buyur Mavi Ölümüm beniim ."

"Dalga geçmeye ya. "

"Baban da demesymiş ilkokul bebesi gibi , kızım . Neyse onun dışında ne diyoduk biz sana ?"

"Maviş diyodunuz ama bunun konuyla bir alakası yok gerizekalı. Birinin adresini sormam lazım sana. Ateş Ersen. Biliyo musun Aliş ?"

"Biliyorum. Sizin kapılar varya o sokağa giriceksin ordan en dibe git numaraları geç yani. Yana dönen bir duvar olucak ordan sağa sap , caddeye çıkıcaksın. Her türlü bokun olduğu bi yer sizin kapılar gibi. Ordan bayağı git Ersen Holdingi görürsün." deyip derin bir nefes aldığında sırıttım.

"Tamam . Çok saol." deyip kapattım. Bizim caddeye sürdüm. Geldiğimde 4 numaralı kapıdan çıkan sürtüklere kusuyomuş gibi yaptım , beni görünce kenara çekilmişlerdi çünkü. motoru sürerken çoktan babam için çalışan adamlardan biri hızla babamı aramıştı ama umursamadan sağa saptım. Gerçekten de pis kokan bi caddeye gelmiştim. Sola doğru sapıp süremeye devam ederken bazı sarhoşlar laf atıyordu. Biraz geçince Ersen Holding yazdığı gördüm. Caddenin aksine beyaz bir yere benziyordu ve birçok insan koşturuyordu. Motoru park edip holdingin önünde durdum ve derin bir nefes alıp içeri girdim. Şirket baştan aşağıya beyazla döşenmişti. Buna şaşırmıştım doğrusu. 

Güvenlik yanıma gelip bana soran gözlerle baktığında 

"Yağmur Gökel." dedim. Biraz düşündükten sonra iri gözleriyle bana bakmayı sürdürdü.

"Ne işiniz var burada hanımefendi ?"

"Kibar ol. Karşında bir bayan var." deyip saçımdan bir tutam alıp oynadım ve sırıtarak;

"Hadi bana Ateş Ersen'in nerede olduğunu söyle ." dedim. Güvenlik kendinden emin bir duruş ile arkamı gösterdi. 

Başımı salladığımda gözleri yerinden çıkacakmış gibi arkama bakıyordu. Öcü felan mı var diyecekken arkamı dönmemle büyük bir şoke geçirmem bir oldu.

Elinde ki siyah tişörtünü üstüne geçiren ve kaslarını bütün çıplaklığıyla ortaya koyan bir adam. Siyah saçlar , buradan anladığım ela gözler , biçimli burun , dolgun dudak ve benim arsız bakışlarım. 

Dur dur dur. Ateş Ersen bu olamaz değil mi ?

MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin