Masanın üzerinde duran çizimi dikkatle incelemeye devam ettim. Bitmemiş olmasına rağmen kusursuz gözükmesi çizim yeteneğimin bir eseri mi yoksa çizdiğim yüzün mükemmeliyetinden miydi anlayamıyordum.
Umutsuzca derin bir nefes aldım. Sanki baktığım şey bir çizimden daha fazlasıydı, geçen her saniye zihnimde canlanan anılardan birinin içine çekiliyordum.
Aklıma gelen gerçekle gülümsedim. Çizerken fotoğrafına bakmaya ihtiyaç bile duymamıştım. Ne komik! Yıllardır yüzünü inceleyecek o kadar çok zamanım olmuştu ki. O kitap okur, kitaptaki karakterlerin alemine çekilirdi. Bense her seferinde ona bakarak hayaller kurar kendi hayal alemimde, kendi kitabımı yazardım.
Uzun bir süre önce bıraktığım kalemi elimle kavradım, kağıdın üzerindeki her bir çizgi düşüncelerimin geçtiği yolları şekillendiriyordu.
Çıkmazda hissettiğim her an bu masanın başında buluyordum ansızın kendimi.
Bu kaçıncı çizişimdi onu?
Saymayı bırakalı çok olmuştu.Canım her yandığında çareyi onda bulmam o kadar saçmaydı ki oysa. Çoğu zaman beni kıran o iken, farkında olmasa dahi, kendi başıma saramadığım yaraları onu çizerek sarmam kendime olan öfkemi arttırmaktan başka bir işe yaramıyordu. "İnsan nasıl kaçtığına sığınabilir?" diye düşündüm tekrardan.
Cevabı yoktu bunun. Mantığa sığmıyordu bile!
Telefonum titrediğinde kısa bir bakış attım ve çizime geri döndüm. Birkaç kez daha titrediğinde merakıma yenik düşerek telefonu elime aldım.
Gördüğüm bildirimle dudağımı sıkıntıyla ısırdım.
taehyung: uyuyor musun?
sooya:hayır, bir şey mi oldu?
taehyung: geç oldu neden uyumuyorsun?
sooya:uyumamış olmamı diler
gibi bir halin var :)Bir süre cevap vermesini beklememe rağmen cevap vermediğinde tekrar yazmaya karar verdim.
sooya:beni kandıramayacağını
biliyorsun. bu yüzden şu
'bir şey yok' saçmalıklarını
atlayıp ne olduğunu
anlatmaya ne dersin?Ne olduğunu biliyordum. Acıyla yutkundum.
Telefon çalmaya başladığında gözlerimi kapattım, derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım.
Kendine gel Jisoo senin yardımına ihtiyacı var, bu senin kendini kötü hissetmen demek olsa bile onu bu şekilde görmek de seni mutlu etmiyor. O yüzden toparla kendini.
Derin bir nefes aldıktan sonra telefonu açtım.
"Parkta buluşalım mı?"
