Hiç uğraşmadığım kadar uzun bir süre kıyafet seçmekle uğraşmıştım. Şimdi ise oturup saçımı nasıl yapsam, makyaj yapsam mı, Barış beni nasıl beğenir onları düşünüyordum. Saçlarımı güzelce tarayıp binbir farklı şekile soksam da hiçbirinden memmun değildim. En sonunda Barış geldiğini haber verince onu fazla bekletmek istemediğim için güzel bir at kuyruğu yapıp evden çıkmıştım. Beni görünce yüzüne yayılan gülümsemeyle birlikte beni süzdü bir süre. "Çok güzel gözüküyorsun, sana peri kızım diyorum ya haklıyım kesinlikle, bir kez daha emin oldum buna." Ben utanıp kızarırken başparmağı yanağımı okşuyordu.
Yanağıma kondurduğu bir öpücüğün ardından huzurla gülümsedim. Birlikte motora binerken ona sımsıkı sarılmıştım yeniden... "Nereye gidiyoruz?" "İkimize özel bir yer keşfettim." İkimize özel mi? Sevmiştim bunu, saklayacak değilim elbette. Şuan motorda olmasak Barış'ı öpecek olmamı da sizden gizlemediğim gibi. Şehirden uzak sessiz sakin bir yere gelmiştik. Ama cafe tarzı bir yer değildi. Daha çok kulübe gibi bir yerdi. İçeriye girdiğimizde ise Barış çoktan her şeyi ayarlamıştı. Ona bakıp sıcacık gülümsediğimde o da bana aynı şekilde karşılık vermişti. "Beğendin mi?" "Çok güzel burası, seninle olmak, her şey o kadar güzel ki."
Kolları belimi sararken boynuma öpücükler bırakmıştı. "Her şey güzel olabilir. Ama güzelse sebebi sensin. Elinin değdiği her şeye, her yere can veriyorsun. Seni çok seviyorum Nis ve bunu gözlerine bakarak söyleyebilmek çok özel hissettiriyor. Derin bir nefes aldım ve Barış'ın gözlerinin içine baktım uzun uzun... "Ben de seni seviyorum." Bir süre öylece birbirimizi izlesek de bizi o ortamdan sıyıran Barış olmuştu. "Kahvaltı yapıp bir an önce çıkmamız gerek biliyorsun değil mi?" "Biliyorum..." Ben sıkıntıyla nefes verirken yanağıma uzun bir öpücük kondurmuştu. "Daha çok zamanımız olacak peri kızım. Üzülme boşu boşuna." Yüzüme bu gerçeği fark etmekle birlikte kocaman bir gülümseme yayılmıştı.
Barış'la beraber sofraya oturmuştuk. Her şeyi tek tek kendisi hazırlamıştı. "Niye uğraştın bu kadar Barış ya? Hem ne ara yaptın tüm bunları?" Bana sıcacık gülümsediğini görünce ben de aynı şekilde karşılık verdim ona. Daha bir kaç ay öncesinde onunla sadece denk gelirsek konuşuyor, birbirimize genelde gülümseyip geçiyorduk. Ama şimdi her anım onunla olsun istiyordum. Bir yerlerde denk gelemeyeceksek o yerlerden kaçmak istiyordum. Barış'ı istiyordum sadece, gerisi de umurumda değildi. Kim bizi hangi kalıba sokmuş, biz belli bir kalıbın içinde miyiz, bunlar hep hikayeydi.
"Seninle açık açık konuştuktan sonra ilk kahvaltımız bu. Biraz daha uğraşmak istedim. Öyle pahalı mekanlardan daha sıcak ve özgür bir ortam olsun istedim." Barış'ın yanağına uzun bir öpücük kondurduğumda kendimi tamamlanmış istiyordum. Yıllardır çeşitli yerlerde arayıp durduğum o hep bir şeyler eksik hissi son bulmuştu artık. Ben eksik parçamı bulmuştum. Barış'ın doğru kişi olduğuna öylesine emindim ki. Onu bir daha asla kaybetmeyecektim. "Sen Aycan'la ne zaman konuşacaksın?" Ah evet içten içe bu konu beni rahatsız ediyordu. Elbette edecekti, Barış'ı seviyordu değil mi?.. Keşke zamanı geri alsak ve tüm bunlar hiç yaşanmadan Barış'la birbimizi bulsaydık.
"Seni kursa bıraktıktan sonra geçerim artık. Konuşmayı aslında hiç istemiyorum, kızı da üzmek istemiyorum sonuçta. Ne olursa olsun o da kötü bir şey yapmadı." Sıkıntıyla bir nefes verdiğinde istemsizce yüzüm düşmüştü. Sonuçta işleri bu kadar ileriye taşıyan da bendim. Elimi tutup gülümsediğinde ise tüm düşünceler uçup gitmişti bir anda. "Asma ama yüzünü Nisa'm." Karşınızda gözlerinizin içine sevgiyle bakan birisi olduğunda o an size ne derse desin yapacak gücü buluyordunuz kendinizde. Ben de Barış'ın sözleri ile kendimi toparlamıştım. Beraber güzel bir kahvaltı yapmıştık. İlk kahvaltımızda olduğu gibi alakalı alakasız her şeyden konuşmuştuk. İkimizin de yüzü gülüyordu bol bol. Daha ne isteyebilirdik ki?
Kahvaltıdan sonra gitmemiz gerektiği için biraz üzülsem de bugün yeterince yüzümü astığımı düşünerek gülümsemeye devam ettim. Motora bindiğimizde sıkıca sarıldım Barış'a. Sanırım günün en güzel anlarından birindeydik. Barış motoru hareket ettirmeden önce boynuna minik bir öpücük kondurdum. Gülümsediğini görmesem de bundan emindim. Kısa bir yolculuğun ardından kursun önüne geldiğimizde Barış durmuştu. Motordan indiğimde onu öpmek istesem de içinde bulunduğumuz durum biraz frenlememe sebep olmuştu. Ama Barış beni kendine çekip dudağıma uzun bir öpücük kondurduğunda heyecandan kalbim hızlı hızlı atmaya başlamıştı.
"Napıyorsun Barış, saklayalım diyoruz sen herkese ilan ediyorsun neredeyse." Ben gülerek kuruyordum bu cümleyi elbette. Zaten yüzümde oluşan aptal sırıtışa engel olmam mümkün değildi. "Ne yapayım kızım bütün gün uzak kalacağız zaten." Bu derin bir nefes alırken onu gülümseyerek izliyordum. Hiç sevdiğiniz birini izlerken bir anda onu içinizde saklamak istediniz mi? Şuan tam olarak Barış'ı içine alıp orada saklamak istiyordum. Sadece bana özel olsun istiyordum. "Antrenmana geç kalacaksın Barış." "Biliyorum..." "O zaman gitmen gerektiğini de biliyorsun değil mi?" "Biliyorum ama gidemiyorum."
Kocaman bir gülümseme sadece yüzüme değil aynı anda tüm kalbime de yayılırken derin bir nefes aldım. "Barış, yine görüşeceğiz ama sevgilim." Gözünün mavileri arasına yayılan ışıltı ile vücudum alev almaya başlamıştı bile. Yanağıma bir öpücük bırakırken ise hissettiğimi söyleyemiyordum. "Görüşürüz o zaman, sevgilim." Zor da olsa birbirimizden ayrılırken Barış yine beni kursa girene kadar beklemişti elbette. Yine benim içeri girmemle beraber motorunun sesini duyunca gülümsedim. İlk günden bu yana aramızdaki şey ne olursa olsun bana hep değer vermiş ve bunu hissettirmişti.
Barış'ın Ağzından ||
Nisa'yı kursa bıraktıktan sonra ben de antrenman için gidecektim ki gelen mesajla onun ertelendiğini öğrenince Aycan'la bir an önce konuşup bu mevzuyu tamamen kapatmaya karar verdim. Uzatmanın bir anlamı yoktu elbette. Aycan'a konuşmak istediğime dair bir mesaj attığımda o da bunu bekliyor olmalı ki anında cevap yazmıştı. Elbette evine gitmeyecektim o yüzden yakınlardaki bir cafede buluşup konuşacaktık. Ben cafeye geçerken daha şimdiden Nisa'yı özlediğimi fark etmiştim. Bunlar çok tuhaf geliyordu. Daha bir kaç gün önceye kadar böyle şeyler hissetmezken böyle bir anda derin duygular besliyor olmak ürkütüyordu beni.
Yanıma ilerlemekte olan Aycan'ı görünce bu düşüncelerden sıyrıldım. Bana sıcacık gülümsediğinde ise elimden geldiğince sade bir biçimde gülümsedim. Ne ona umut vermek istiyordum ne de kendini suçlu hissetsin istiyordum. Artık emin olduğum bir şey varsa bu da kişinin gerçekten aşık olacağı kişiyi seçemediği ve aşık olmanın bir suç olmadığıydı. "Merhaba Barış nasılsın?" "Çok iyiyim Aycan sen?" "İyiyim ben de teşekkür ederim." Bir süre sessiz kaldığımızda ben kafamda biraz sonra ne diyeceğimi planlarken bir yandan da içecek sipariş etmiştik. "Aycan nasıl desem..? Yani sana dün gece de söyledim aslında. Ben o gözle sana hiç bakmadım, bakmam da. Yani ben böyle bir şey istemiyorum." Bir çırpıda her şeyi söylediğimde biraz daha rahatlamış hissediyordum.
Aycan üzgün bir şekilde beni onayladığında keşke onun da karşısına seveceği, karşılık alabileceği biri çıksa dedim kendi kendime. Aşk acısı zordu. "Böyle diyeceğini daha en başından biliyordum aslında ama senden duymak istedim. Ben kendimi ikna edemedim bir türlü buna... Daha en başında dedim Aycan Barış'la olmaz, o sana o gözle bakmaz diye ama işte Berkan'lar falanda bizi bir araya getirince umutlandım istemeden. Teşekkür ederim Barış. Beni dinleyip anlamaya çabaladığın için..." "Rica ederim Aycan. Seni umutlandırmak istemezdim hiç." "Biliyorum, zaten sen bir şey yapmadın ki. Ben kendi kendime yaşadım her şeyi."
Hello ❤
Neredeyse 1100 kelime ile geldim. Bu bölüm hakkında aslaaa emin değilim umarım siz seversiniz 🙃
Hepinizi seviyorum ve destekleriniz için teşekkür ederim iyi ki varsınız ❤ eğer meczup kitabımı okumayan varsa oraya da beklerim 😘
Yorum sınırımız yine 500 ama sınırı geçmek için değil de satır aralarında sohbet için yazın lütfen 😉🤗
Şimdilik hoşçakalın ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACAKARANLIĞIM
FanficNisbar kurgusudur 🌼 Alacakaranlığım varla yok arası... Biz ne bütün olabilmiştik, ne de karşı koyabilmiştik birbirimize... Ben ise her geçen gün farketmeden onun olmuşum...