1. BÖLÜM

167 3 2
                                    

Uyandım, çok yorgun bir biçimde. Herşey her zamanki gibiydi. Fakat tek bir fark vardı, o da aşırı yorgunluktan başımın ağrısını hissetmemem.İyi bir duş almalıydım çünkü berbat kokuyordum. Bu evin o minik duşakabininin içine bıraktım kendimi ve yıkanmaya başladım. Ablam Molly o sırada telefonla görüşüyordu sanırsam. Havluma sarılıp üzerimi giyinmeye başladım. Ablam buraya geleli daha iki ay oluyordu ve çok sorumlu biriydi. Bana da çok iyi davranırdı ve beni bu iki aydır hiç kırmadı. Sarı saçlarımı açtım ve akne kremimi sürmeye başladım. Ben çalışıyordum ve ablam da iyi bir üniversitede tıp fakültesi okuyordu. Benim okumaya zamanım ve isteğim yoktu. Banyoda kremli ellerimi yüzümde dolaştırırken elinde telefon ablam yanıma geldi:

-Imm şeyy arkadaşım Driverdy'in ağabeyi seni yemeğe çağrıyormuş...

Ablam aslında benim bu tür şeylerden hoşlanmadığımı bilir ama yine de bir sevgilim olmasını çok isterdi.

-Biliyorsun ben kendim görüşmek isteseydim giderdim.

-Hadi ama bir kerecik

-İyi peki, tamam
-Yaşasın.(Biraz daha telefone konuştu) Saat ikide cumartesi.

-Tamam.
Telefonla konuşmasına devam ederek odadan çıktı.Onu sevmeseydim ölsem bile evet demezdim. İş vakti gelmişti saçımı kuruttum ve çıktım. İki işte çalışıyordum ve çok yoruluyordum ama halimden memnundum. Sabahları dövüş dersleri alıyor ve veriyor akşamları sabah 4'e kadar bir kafede garsonluk yapıyordum. Bu gün sıra sabahki işimdeydi. Biraz boks yaptım ve benim dövüşteki sapık adamı yendim. Eve geldiğimde kapıyı çaldım ama ablam açmadı ben de kendi anahtarımı kullandım kapıyı her zaman üstten üç alttan üç kere olmak üzere kilitlerdim. İçeriye girdiğimde ablam çok yoğun bir biçimde ders çalışıyordu:

-Ben geldim!

Cevap vermedi.

-Bir merhaba bile yok mu?

-Yarına kadar yok. Sınava çalışmam gerekiyor.

Ben de umursamadım ve üzerimi değiştirdim. Bunlar leş gibiydi. Ablama yöneldim ve gözlerimi üzerinde gezdirdim her zamanki gibi berbat pijamalarıyla çok yorgun görünüyordu. Neden bu çizgili pijamaları giydiğini hiç anlayamıyorum. İkinci işimin başlamasına az kalmıştı anahtarlarımı aldım ve dışarı çıktım. Ama arabası benim arabamın önündeydi. Tekrar içeri girdim ve:

-ımmm arabanı benim arabamın önüne park etmişsin.

- o zaman benimkini al.

-ciddi misin?

Anahtarları attı.

-Sağol . Aa bu arada sınav kaçta biter?

-Saat 12 gibi evde olurum.

-tamam
Ablamın arabası benimkinden kat kat güzeldi. Arabaya bindim ve kafeye doğru yol aldım. Evimiz şehrin dışlarında bir yerde olduğundan yakınlarında kafe bulunması olanaksızdı bu yüzden yol uzun sürüyordu. Bir saat sonra kafeye vardım ve tam da o zaman ablam aradı:

-Driverdylere geliyorsun değil mi?

Bu bahsettiği buluşma off

-En kötü ne olabilir?

-Eğlenebilirsin.

-Berbat :-(

-Hadi ama söz vermiştin.

-İyi peki tamam

-Hey neyse öyleyse yarın görüşürüz Driverdy arıyor.

-Tamam.

Arabadan indim ve kafeye gittim. Her zamanki iş arkadaşım Lorie oradaydı ve bahşiş kapmak için kendini paralıyordu. Yanına yöneldim ve bir tepsi alıp müşterilerin yanına gittim. Her zamanki gibi tüm soytarılar bu barda toplanmıştı. İşleri belliydi ''kadın tavlamak'' . Bir grup genç oturuyordu. Yanlarına gittim:

-Siparişiniz?

-Bu güzel gözlerden bir tane daha var mı?

Çok sinirlendim. Ama onlara ters cevap veremezdim.

-Ne istemiştiniz anlamında sormuştum.

Adam da benden umudunu kesti ve arkadaşlarıyla ne alacaklarını söylediler.

Not defterimi çıkardım ve yazmaya başladım '' 5 voltka 2şarap''

Bu böyle devam etti ve tek başına oturan bir adama rastladım...

KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin