Yağız: İki gün oldu yüzüme bakmıyorsun konuşmak istemiyorsun. Evde de yoksun ne zaman gelsem annen evde değil diyor. Belki evdesin de beni görmek istemiyorsun. Batım konuşalım lütfen. (21.30)
Batım:Yüzüne bakamıyorum anlamıyor musun Yağız gelme üstüme (21.53)
Yağız:Niye ne oldu ki Batım ne oldu aminakoyayım ya?
Batım: Anladın ve bitti.
Yağız:Aşağı in.
Batım:Dışarıdayım Yağız
Yağız:Ben geleyim o zaman Batım
Batım:Gelme istemiyorum sen de isteme
Yağız:Perdeni kapatsaydın keşke seni izliyorum Batım in işte aşağı
..
Mesaji okur okumaz koltuktan kalkıp camın önüne geçtim sokak lambasının altında bana bakıyordu telefonu işaret etti. Telefona bakıp bir yeni mesaj yazısına tıkladım.
Yağız:Hava soğuk üstüne kalın bir şey giy öyle in.
Mesaja tebessüm ettim hiç bir şey yokmuş gibi davranıyordu ama çok şey olmuştu.
Dolabımı açıp kendime kalın bir şeyler ararken elime Yağız'ın sweatshort'ü geldi. Onun kıyafetlerini giymeyi hep severdim benden uzun olduğu için biraz büyük gelirlerdi ve kokusu içinde kaybolmak hoşuma giderdi. Yine yüzümde salak tebessümle bana ait olan bir sweat giydim ve alt kata indim anneme Yağız'ın geldiğini söyleyip dışarı attım kendimi asansöre bindim ayaklarım hem ona koşuyodu hemde ondan kaçıyordu yavaş yavaş yanına gittim.Sokak lambasının yanında dikiliyordu hala beni görür görmez yanıma yaklaştı. Yüzüne bakamamıştım yine.
"Aşağı parka gidelim mi?" dedi sakince. Kafa sallayıp yürümeye başladım gecenin sessizliğinde kendi nefes seslerimi dinliyordum. Aklıma türlü senaryolar geliyordu ve hepsi de birbirinden saçmaydı. Ben yüzüne bakıp konuşamıyordum ki.
Bir kaç dakika yürüdük hiç konuşmadan parka gelip bir banka oturduk ikimizde karşımızdaki kaydırağa bakıyorduk küçükken burada çok oynardık. Karşımdaki kaydıraktan beş yaşındayken bir çocuk ittirmişti beni Yağız ise çocuk beni itti diye dövmeye çalışmıştı ama çocuk bizden büyük olduğu için dayak yiyen o olmuştu. Benim kafam şişmişti onunda dudağı kanamıştı. İlk kavgasını benim için etmişti ve benim için son kaybedişiydi."Batım.." dedi devam etmedi öylece adımı söylemişti sadece. Ne o cümle kurabiliyordu ne de ben. Bırak konuşmasını dinlemek adımı ağızından duymak bile kalbimi hızlandırıyordu. Uzunca bir süre yine konuşmadık ben uzun gelen sweatshort'ün kollarıyla oynuyordum ne geleceğini bekliyordum ondan. O kadar ağır hissediyordum ki kendimi bir şey sorsa cevaplayamaz haldeydim. Ona aşık olduğumu söylemek istiyordum sadece. Uzun sessizliği bozan Yağız oldu.
"Hatırlıyor musun?" diyerek kaydırağı işaret etti eliyle aynı anıdan bahsettiğini bildiğim için kafa salladım. Bana bakmadığı için görmemiş olabilirdi.
"Şimdi kimi dövmem gerekiyor bilmiyorum." dedi çaresizlik sesine yansımış yutkunmama neden olmuştu. Her zaman olduğu gibi yine gerildiğinde ayağını sallıyordu. Bu bile rahatsız ediyordu şu an yanımda gerilmesi bile.
"O gün senin gözünden bir damla aktı diye onunla kavga etmeye çalıştım ama şimdi benim yüzümden ağlıyorsun ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. Ben kavgadan başka bir şey anlamayan piçin tekiydim ve yapmam gerekeni bana hep sen anlatırdın." çaresizlik içinde söyledikleri bir boka yaramıyordu sadece bu hale getirdiğim için kendime daha fazla sinir oluyordum. Ne bekliyordu bu konuşmadan ne olmasını bekliyordu anlamıyordum ama ben çok yorgundum ve ona söyleyecek az şeyim vardı.
"Seni seviyorum." dedim hem rahtalatmış hemde bir korku sarmıştı bu cümle vücudumda sakin kalıp içimdekileri dökmeye karar verdim o sırada sadece bunu yapmak istiyordum. Sesim uzun süredir konuşamdığım için çatallaşmıştı boğazımı temizleyip devam ettim Yağız ise bu cümlemle az önce salladığı ayağını durdurmuş dona kalmıştı.
"Beni dövmen sana olan sevgimi değiştirmeyecek.Benim sana anlatmam da sana beni sevdirmeyecek Yağız." dedim ben bile kendimden bu kadar duygusuz bir cümle beklemiyordum kalbimin hızlı atışları canımın acıması hepsi örtülüydü bu seste.
"Bu kadar mı?" dedi sesinde kırgınlık vardı ona benim yol göstermemi istiyordu ama ben yolumu kaybedeli çok olmuştu. Derin bir nefes alıp ona döndüm o da aynısını yaptı. Şimdi karşılıklı uzaktan gelen sokak lambasının ışığıyla birbirimizin yüzünü inceliyorduk. Bir süre gözlerine baktım ikimizinde canı yanacaktı daha fazla.
"Selin'i hatırlıyor musun?" dediğimde anlamayan gözlerle bana baktı.
"İlk okuldaki" dedim bıkkınca çünkü hayatına o kadar çok kız girmişti ki bunu hatırlamak sinir ediyordu beni."Evette ne alaka şimdi?" dedi ne geleceğini bekleyen gözlerle bana bakıyordu onun için önemsiz olan bu isim benim dönüm noktam olmuştu.
"O kızı ilk öptüğünde yalnış bir şeyler hissettiğimi anladım. Kardeşliğimize ilk o zaman ihanet ettim ben." dediğimde tüm yüzü değişmişti. Ihanet ve kardeş kelimesine bilerek vurgulamıştım bana her gün söylediği o can yakıcı kelimeydi benim için kardeş. İhanet, o ise beynimde yankılanan tek kelimeydi.
"Ama bu çok eski yani yıllardır." dediklerimin şokunu atlatmasına izin vermeden konuşmaya devam ettim.
"Şimdi sana gelip sana ne kadar zamandır aşık olduğumu söylüyorum. Bana her bakışında her gülüşünde her dokunuşunda şu kalbime laf geçiremeyip her seferinde daha çok aşık olduğumu söylüyorum." içim rahatlıyor ama acım yüzüne baktıkça artıyordu ne düşünüyordum ki bunları söyleyerek. Yerinde rahatsızca hareket ediyordu ayağını sallıyor dinlerken bazen elini ensesine götürüyordu hazmetmek kolay değildi.
"Yapma" dedi sadece ve nefes alamadım sesindeki acı ciğerlerimi yok etmişti sanki.
"Yapma Batım." diyerek iki tarafa salladı kafasını. Elini tutup kalbimin üzerine çektim ve ellerimize bakmaya başladı ben ise hala yüzünü inceliyordum.
"Buradasın ve gitmeyeceksin Yağız. Konuşalım sen istedin canın yanacak sadece daha fazla canın yanacak duyduklarınla." dedim ve elini bıraktığım gibi hızla çekti. Ayağa kalktı hala yüzüme bakmamıştı beni ise onun çırpınışları inceledim kafasını kaldırıp derin nefesler aldı dokunmaya kıyamadığım saçlarına geçirdi tüm parmaklarını suçu olmayan saçından aldı acısını. Ona demiştim canı acıyacaktı sadece ve sonuçlarını izliyordum.
"Neyime aşıksın amına koyayım ya neyime Batım?" diye haykırdı saçlarını bırakmış iki elini yana açıp bana bakıyordu. Hangi birini anlatmamı istiyordu sabaha kadar ona onu anlatabilirdim.
"O çekiştirdiğin saçlarına bile." dedim sakince nereye gitmişti o utangaç korkak Batım.
"Konuşma deme öyle şeyler olmaz oğlum yapamam." haykırışlarını sessizce izliyordum ayağa kalkıp dibine kadar girdim. İlk defa ben değil o rahatsız olmuştu.
Yorulmuştum o yüzdendi tüm sakinliğim yüzünü inceledim yine ezbere bildiğim her noktasına tekrar tekrar baktım koyulaşmıştı bana cehennem kapısını andıran gözleri Koyuydu hiç olmadığı kadar. İçine çeken o güneş gözler karanlığına çekiyordu ilk defa.
"Geldim işte buradayım Yağız canım yanıyor sen yakıyorsun." aramızdaki mesafeyi azlaltmış kafamı kulağına doğru kaldırmış sessice söylüyordum tüm bunları.
"Kavruluyorum gözlerinin önünde şimdi ise seninde canın yakıyorum."kaskatı kesilmiş hareket etmiyordu kafamı boynuna gömüp sıkıca sarıldım karşılık vermedi beklemedim de zaten. Kokusunu içime çektim kollarım ararsındaki vücudu kokuyu tekrar tekrar zihnime kazıdım. Gözlerimden yaşlar akmaya başladığı gibi çekildim. Onu öylece bırakıp arkamı dönüp ilerlemeye başladım.Aklımda ki onlarca seneryonun hiç biri olmamıştı ama hepsinin tek ortak noktası ağlayacağımdı ve ağlıyordum. Bir daha hiç ona dokunamazdım öylece uzaktan sevebilirdim sadece. Tüm herşeyi yıkıp yok ettim onu da enkazın altına benimle sürükledim ve orada bıraktım. İkimizinde ilk defa canı bu kadar yanmıştı ve ilk defa birbirimize sığınamamıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Zaman BXB
Krótkie Opowiadania[TAMAMLANDI] Yarı texting "Yağız valla anlamıyorum ben bunlardan." dedim bıkkınca ama beyimizin tribi geçmemiş omuz silkip ilerlemişti. Batımsu olmam gerekiyordu.Peşinden hızlıca gittim yüzüme en sevimli surat ifademi yerleştirdim. "Yağız'cım haya...