Bölüm-1

157 7 1
                                    

Koridorlarda "YİĞİT" diye koşuyordum. En sonunda arkadaşına rastladım. "Cellat... Yiğit...Nerede?" dedim. Nefes nefese kalmıştım. Cevabını bekliyordum. Düşünüyordu. "Kantine gitmişti en son. Ama Yiğit bu emin olamayız. Sen kantine bak yine de." dedi sonunda. Kafamı sallayıp saatime baktım. Hayır 1 dakika kalmıştı. Belki daha az. Koşarak kantine ilerledim. Girdiğimde bağırarak Yiğit'e seslendim. "Efendim civcivim." dedi unutmuşçasına. "Salak şey bugün doğum günün sabahtan beri koşuyorum tam şu dakikada doğdun." diyip ona sarıldım. O da bana sarıldı. Sonra biri hemen atıldı. "Okulumuzun yeni çifti belli oldu." dedi. Kendimi geriye çekerek cevap verdim. "Hahaha çok komik. Gülmekten yerlere yatıyorum." diyip düşüyor gibi yaptım. Yiğit yanağıma bir öpücük kondurdu. "Unuttun sanırım bugün ikimizin doğum günü." diyip bir daha sarıldı. Kalktığı masada arkadaşı vardı. Sadece bize bakıyordu. Ona aldırmadan Yiğit'i dışarı sürükledim. Yiğit'i oldum olası kıskanırdım. Kimseyle arkadaş olmasını istemezdim. Bu arada Yiğit ile ben kuzeniz. Ayrıca aynı gün doğduk. "Kuşum diyorum ki bugün okuldan sonra bir cafede arkadaşlarımla doğum günümüzü kutlayalım." dedim. Tabi ki güldü. "Neden senin arkadaşlarınla? Benim arkadaşım yok mu? Hatta şu an onun yanından çekip aldığın bir arkadaşım var." dedi. Oflayıp onu geride bırakıp ilerlemeye devam ettim. "Tamam gel hadi. Sadece senin arkadaşların ve benim bir kaç arkadaşım." dedi arkamdan seslenerek. Hemen arkamı döndüm. "Onları ben seçeceğim ama hatta seçmeme gerek yok belli. Mehmet,Cellat,Eda başka yok." diyip arkamı dönüp gittim.  Gülünç duruma düşüyordum ama elimde değildi. Sonra aklıma hediyeyi vermediğim geldi. Koşarak kantine geri döndüm. "Yiğit!" dedim. Bana döndü. Ona cebimden bir kutu çıkardım. "Tekrardan doğum günün kutlu olsun aşkım." dedim. Sonra masadaki çocuk konuşmaya başladı. "Sevgilin olduğunu söylememiştin." dedi. "Sevgili değiliz?" dedim anlam veremeyerek. Yiğit o sırada kutuyu açmakla meşguldü. Hatta açmaya çalışmakla. Açabildiği söylenemez. En sonunda açmıştı. Ona kol saat hediye almıştım. Saatlere büyük bir zaafı var. Tabi ki mutlu olmuştu. "Yaren teşekkür ederim." dedi beni kucağına alırken. Yani sarılırken. Kantindekilerden ses yükselmeye başlamıştı. Sonra Yiğit elimden tutup beni sürüklemeye başladı. "Nereye?" dedim. "Sınıfa." dedi ve hızlanmaya başladı. Çok şükür sınıfa varmıştık. Hemen sırasına yöneldi. "Yanında kim oturuyor?" dedim. "Berke. Masa da olan." dedi. "Nasıl biri?" dedim. Hiç yüzüne bile bakmamıştım. "Off Yaren taktığın şey o mu?" diyip çantasından bir paket çıkardı. Bana uzattı. "Teşekkür ederim Yiğitkuşum." dedim paketi açarken. Ardından sınıfa masadaki çocuk geldi. "Çifte kumrular nasılsınız?" dedi. "Salak mısın?" dedim. Evet anlamında başını salladı. "Ya sabır ya Muhammed." dedim. Paketi sonunda açmıştım. İçinden bizim fotoğraflarımızın içinde olduğu bir albüm vardı. İçine bakarken gülmeden edemiyordum. Hepsinin ayrı anısı vardı. Yiğit'e bir kez daha sarıldım. Zil çaldığında elime albümü alıp koşarak ilerledim. Sınıfıma girdiğimde Melih karşıma çıktı. Melih'ten nefret ediyordum ama o benden hoşlanıyordu. Hatta bunu bana kendisi söylemişti. "Doğum günün kutlu olsun civcivim." dedi. "Bir bana civcivim deme iki sal beni." diyip yerime oturdum. Yanımda Ceren oturuyordu. Hemen doğum günümü kutladı. Ceren Cellat'a aşıktı. Onları ben tanıştırmıştım. Hoca gelene kadar herkes doğum günümü kutladı. Aslı yılanı hariç. Ona da ihtiyacım yoktu zaten. Aslı ve Melih dışında herkesi doğum günüme davet etmiştim. Aysude hariç herkes geleceğini söyledi. Aysude ve Yiğit sevgililerdi ama geçen hafta ayrılmışlardı. O yüzden gelmek istemedi. Bende üstüne gitmedim. Ders her zamanki kadar sıkıcı geçmişti. Yiğit'in sınıfına doğru ilerledim. Elimde de matematik test kitapları ve defterim. Öğle arasıydı ve Yiğit'e sözüm vardı. Matematik anlatacaktım. O sırada koşarak ilerleyen biri bana çarptı. Durdu baktığımda Berke olduğunu gördüm. İlk defa yüzünü görmüştüm. Bu kadar yakışıklı olduğunu bilmiyordum. Yere eğilip kitapları toplamaya başladı. Bense onu izliyordum. Hepsini topladı. Ayağa geri kalktı. Bana baktı, baktı, baktı. Sonra Aslı yılanı geldi. "Ooo Berke bakıyorum her gün başka kızlasın." diyip kulağıma eğilip Berke'nin duyacağı bir ses ile konuşmaya devam etti. "Kanma buna tatlım."  diyip gitti. "Kitapları alabilir miyim artık?" dedim. Hemen elime verip arkasını dönüp gitti. Bende sınıflarına doğru ilerlemeye devam ettim. Sınıfa girdim. Kimse yoktu. Hemen Yiğit'in sırasına geçtim. Telefonumu elime aldım. TikTok hesabıma girdim. Yeni bildirimlere baktım. Şu an 10K takipçim vardı. Bildirimlerde @berkejuan kullanıcı isimli biri gördüm. Hesabına girdim. Bu Berke'ydi. O çok yakışıklı olan Berke'ydi. Hemen takip ettim. Biyografisinde ise şöyle yazıyordu. "Arkadaşlarına "enişte" ailene "damat" sana "kocam" dedirttireceğim ilerdeki sevgilim." yazıyordu. Arkadaşlarımın ona enişte,ailemin damat ve benimde kocam dediğimi düşündüm. Sonra kendimi topladım. Ne diyordum ben. Ardından Yiğit geldi. "Geç kalmıştın bende kantine gitmiştim." diyip yanıma oturdu. Hemen başladım. Anlıyor gibi bir hali yoktu. Dalıp dalıp gidiyordu. "Yiğit dinleyeceksen anlatacağım." dedim. Sinirle ayağa kalktı. Duvarlara tekme atmaya başladı. Hemen yanına gittim. "Yiğit noldu? Lütfen anlat." diyip onu sıraya çekmeye başladım. "Aysude'nin yeni sevgilisi varmış." dedi bana dönerek. "Kim?" diye sordum. "Yağız diye bir sikik!" dedi sinirle. Ve duvarlara vurmaya devam etti. Yumruk atmaya başladı. Vurduğu anda eli kanamaya başlamıştı. Çok sinirliydi. Haklıydı. 2 yıldır sevgililerdi. Aysude ayrılmak istemişti ve ayrıldıkları hafta sevgili yapmıştı. Durdurmaya deniyordum ama durmuyordu. "Yiğit!" diye çığlık attım. Bana döndü. "Yapma kendine yazık etme." dedim gözlerim dolarak. Kendini sıraya attı. "Yiğit elin kanıyor. Gel revire gidelim." dedim. Duymuyordu. Elini tuttum. Çekiştirmeye başladım. Zorla revire geldik. Elini sargıya aldılar. Birlikte sınıfa geri döndük. 10 dakika sonra öğle arası bitiyordu. Susuyorduk. Tam kalktım sınıfa gidiyordum sınıfa Berke geldi. Başını öne eğip yanımdan geçti. Ne olmuştu ki? Anlam veremeyerek sınıftan çıktım. Sonra onları gördüm. Yağız ile Aysude. Yanına gittim. "Aysude konuşmak zorundayız." dedim. Sesim beklediğimden yüksek çıkmıştı. "Off Yiğit'in avukatı da geldi." diyip kahkaha attı. Saçını tuttum. "Kızım beni iyi dinle. Yiğit'i üzmeye hakkın yok. Onu bir daha üzersen seni öldürürüm. Anlıyor musun? Ayağını denk al." dedim saçını çekerken. Yağız ayağa kalkıp bizi ayırdı. "Güzelim git. Yiğit'e de söyle sikimizde değilsiniz." dedi. Aysude de ayağa kalktı. Yiğit'in sınıfına girdi. Koşarak oraya gittim. Herkes onları izliyordu. Yiğit ise umutla bekliyordu. Belki hata yaptığını anlar falan diye. Yiğit hemen ayağa kalktı. Ama ikimizinin de beklemediği bir şey oldu. Aysude Yiğit'e tokat attı. Hemen yanlarına gittim. "Sen ne hakla bize karışıyorsun piç." diye bağırdı Aysude. "Aysude haddini aşıyorsun. Kendine gel." dedim ona karşı. Bana döndü. "Asıl sana gelirsek. Yiğit'e aşıksın değil mi? O yüzden böyle yapıyorsun? Mutluydun ayrıldığımız gün akşamda arayıp Aysude çok üzgünüm diyordun noldu?" dedi. Bende ona tokat attım. "Haddini aşma. Saçmalıyorsun. Eğer Yiğit'e aşık olsam şu an seninle kavga etmek yerine Yiğit'le konuşurum. Sikimde bile olmazdın anladın mı?" diye bağırdım. Hoca girdi içeri. "Aysude,Yaren,Yiğit,Berke. Hepiniz derhal müdürün odasına!" diye bağırışını görseniz altınıza sıçardınız. Önden Berke çıktı. Konuyla alakası yoktu. Merdivenlerden çıkarken Yağız'ın ağzının kanadığını gördüm. O da bizimle yukarı çıkıyordu. Aysude hemen Yağız'ın yanına geçti. "Aşkım noldu? Kim yaptı?" dedi cırtlak sesiyle. Gözüyle Berke'yi işaret etti. Nihayet çıkabilmiştik. Öne geçip kapıyı çalıp içeri girdim.

Selam habire yeni hikayeye başlıyorum ama bunun güzel olacağını eminim. Saçma salak yazmamaya çalışacağım. Yanlış anlaşılmasın Aysude'yi seviyorum. Aslı ile Berke'nin bir ilgisi olmadığını biliyorum. Aynı şekilde Yağız ile Aysude'nin de. Umarım keyifle okursunuz. Kendinize iyi bakın! Görüşürüz 🖤

ArkadAŞK'ım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin