Saat 11 olduğunda tüm çıkış işlemlerini taehyung ile birlikte halletmiş ve hastaneden şükür ki çıkmıştık.
Gerçekten bunalmıştım. Hastaneleri sevmediğime tamamen emin olmuş ve doktorlara olan düşmanlığıma bir kaç yeni madde daha eklemiştim.
Her neyse.
Şimdi ise eve gidiyorduk ve arabayı ben sürüyordum, hem de olmayan ehliyetimle. Taehyung başta bunu duyduğunda biraz yaygara koparıp, izin vermesede sinirimle karşılaştığı için geri hamle yapmış, sessizce oturmaya başlamıştı ki beni geçin onu yoongi ve hoseok hyungla medeniyet dili içinde hırpalamıştık, baya ama baya. Bu yüzden şimdilik uslu bir patroncuktu. yani... Bu ne kadar inanılır bir durumdu o da bilinmezdi ama öyleydi.
Taehyung ve uslu durmak? Evet biliyorum, kulağa baya ilginç ve baya bir şaşırtıcı durum olarak geliyor. Hatta imkansız iki şey ama şu anlık gerçekten de sessiz ve sakindi çünkü yorgundu.
Böyle olması için yorulması gerekiyorsa, onu hep yorabilirdim. Hep, her şekilde hem de.
Ama o dengesizin tekiydi.
Bu durumlar beni normalde üzüyor olsada - çünkü beni suçluyordu- şimdilik iyi hissediyordum çünkü bana bulaşması sinirlerimi bozup duruyorken, sessiz kalması oldukça keyfimi yerine getiriyordu.
Sessizlik içinde bu yolu bitirebilir ve de delirmezdim, ilk defa.
Bu beni güldürürken, ona kısaca bakmış yolu izlediğini görünce önüme dönmüştüm.
Bu sessizlik beni cidden keyiflendiriyordu ve iyi gidiyorduk bu durumda.
"Ne gülüyorsun?"
"Hiç."
"Beni zehirlemek hoşuna gitti değil mi?" İyi gidiyorduk demiştim değil mi?
Ağlamaklı bir yüz ifadesi ile ofladığımda gülmüş ve yine sessizleşmişti.
Tamam şimdi bence cidden iyi gidiyor sayılırdı?
Yani... Öyle sanıyordum.
"Yavaşla!" Diye bir anda bağırdığında, düşüncelerim ok yemiş gibi bir anda ortadan ikiye parçalanmış olduğum yerde sıçarken ve panikle elim ayağıma girerken ne yapacağımı bilememiştim. Tam anlamıyla ödüm bokuma karıştı cümlesini yaşıyordum şu saliseler, çünkü boşluğuma ama tam boşluğuma denk gelmişti bu an.
Aniden frene abanıp - yapmasam gidip duvara çarpardım kesin- dururken, ona onu öldürecek gibi bakmaya başlamıştım.
Öfke, sadece öfke vardı içimde şu an.
Kalbim ağzımda, atışları tüm arabayı dolduracak gibi atarken, arkada kalan bir kaç araba kornaya abanmış yanımızdan geçip gitmişti.
Sakinim diyemiyorum, sakinim diyemiyorum hiçbir şekilde.
Çünkü değildim.
Dalgınlığıma gelmiş beni fazlası ile korkutmuştu ve bu iki oluyordu.
Bu aptal herif bir şeyi iki kez yaptı mı da ben deliriyordum, cidden kafayı yiyordum ve tam şu an size yemin ediyorum, bu şirkete girdiğim güne de lanet okuyordum, onunla tanıştığım ana da.
Bu şirkete girdiğim günü sikmeliydim hatta ama önce onu.
Neden? Neyle sınanıyorum? Bu adam hangi günahımın cezasıydı mesela bana? Ve asla cevabını alamayacağım bir ton soru daha.
Korkmaktan cidden nefret ediyordum ve bunu bilerek yapıyor gibi davranıyordu!
"Gittiğim hız 30." Dedim ona hala daha öldürecek gibi bakarken. Bağırmamak için ekstra çaba vermiş, dişlerimin arasından tıslamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V's World ✓
Fanfic"Ben pijama giymem, Bay Jeon." dedikten hemen sonra sinir bozucu bir şekilde gülmüş ve gevşettiği kravatı, araladığı bacaklarıyla koltukta oldukça rahat bir pozisyon alarak geriye yaslanmıştı. "Çıplak çalışmak tercihimdir," Arsız bir şekilde parlaya...