Polis

12 2 0
                                    

... 20 yaşlarında bir adam, sınıfa daldı...

-Mrs Pee, benimle dışarı gelir misiniz?

Irene Mrs Pee'nin yüzüne baktı. Yüzünde bir şeyler değişmişti. O artık Mrs Pee'ye benzemiyordu, çocuğu ölmüş, ya da fakirlikle savaşan bir kadın gibiydi. Profesyonel duygusuzluğundan  eser kalmamıştı. İstemsizce elleri titriyordu. Bakışları keskindi ve kesinlikle endişeliyi tanımlıyordu. Her şeyden de öte, elleri vefasızca geriliyor, sıkılıyor ve yumruk haline geliyordu. Sınıf çoğunluğu kendi aralarında alçak sesle tartışıyordu. Irene düşünmeye başlamıştı ,sınıf gerçekten  umurunda değildi; bugün bir ölü görmüştü. Ve bu ölü... Vurularak öldürülmüştü. Aynı... 55 yaşlarının başındaki insanlar gibi giyinmişti. Ve...Bir de şu vardı; ölen adam Mrs Pee'nin kocasıydı. Bu ayrıntı şimdiye kadar onun için önemsiz bir ayrıntıydı ama şuan her şeyi birleştirdiğinde anlıyordu. Polis ölüm haberini vermek için gelmişti. Ah, şu da vardı; Mrs Pee kesinlikle şüpheliydi.  Fakat şu an çok daha önemli 2 sorun vardı. Mrs Pee polisin neden geldiğini biliyordu(bilmeyen biri için fazla endişeliydi.) ve 2. sorun da şuydu; Mrs Pee kocasının nasıl öldüğünü biliyordu. Çünkü kocasını öldüren kişi o'ydu. Irene birkaç saniye boyunca Mrs Pee'den etkilendi. Bu sabah, veya daha önce birini öldürmüştü ve sonra Din dersi işlemişti! Bu profesyonellik şaşırtıcıydı. Sonrasında  arkasında bıraktığı kanıtları ve şuanki yüz ifadesini hatırlayınca tekrardan Mrs Pee'nin profesyonel olmadığını  kendine kısaca kanıtladı. Kesinlikle yeteneksiz bir katildi.

 Mrs Pee son bir hamle yapmaya kararlıydı. Ağzından sadece şu sözler çıktı:

-Ah, merhaba! Polis günü, evet! Bunu size söylemeyi unuttum. Bekleyin, bana birkaç saniye verin.

Bilgisayarına yöneldi. Geçen sene izlettiği slaytı açmaya kararlıydı.. Bu çok çocukça ve aptalcaydı. Polis büyük adımlarla Mrs Pee'nin yanına yaklaştı. Sabrı taşmış gibi gözüküyordu. Bu kadının suçu işlediğine önceden tam olarak emin olmasa da, şuan onun olduğuna yemin edebilecek durumdaydı. Polis Mrs Pee'nin kolunu bir suçluyu tutarcasına kavradı. Aynı zamanda Mrs Pee'den korkunç bir çığlık duyuldu:
-Siz kimsiniz de kolumu tutuyorsun! Haddinizi bilin!

Polis memurunun  alnından bir damla ter yere değdi. Her an bu kolunu tuttuğu kadını öldürebilirdi. Bunu yüz ifadeleri değil, elleri söylüyordu. Irene, Mrs Pee'ye  kesinlikle acıyordu.Fakat acıması bu sahneyi izlemek istemesine engel değildi. Sınıf arkadaşlarına baktı, hepsi ne olduğunu kavramaya çalışıyordu. Bir çoğu gereksiz bir şekilde tümevarım ve tümdengelim konusunda beceriksizdi ve polisin kesinlikle yanlış bir şey yaptığını düşünüyordu. Irene gülümsüyordu. Irene'e  dönersek, ona göre  dünyadaki en zevkli, en bakılası tablolarlarından biri bu  görüntüydü. Olağanüstü ilginçti. Bir tarafta tanınmaz yüz ifadesinden dolayı kıvranan Mrs Pee, diğer bir yandan sınıftakilerin alçak sesle ürettiği tezler, ve diğer taraftan bu tablonun bir sınıfta oluştuğu gerçeği! Bu gerçekten inanılmaz, diye geçirdi içinden. Polis 3 kat öteden rahatlıkla duyulacak bir sesle bağırdı.

-Adam öldürmek ha?Hem de sabahın köründe. Bu yaptığınız etkileyici, Saygıdeğer Mrs Pee. Yo, sizin saygıdeğer olduğunuzu söylemek mümkün değil! Siz hapse girmesi gereken cani bir kadından başka biri değilsiniz... İtiraf etsenize, başka kimi öldürdünüz? Şu verilere bakılırsa sizinle geçinemeyen insanların %73 bir sonraki gün ölü bulunuyor. İtiraf edin! Siz suçlusunuz. Her şeyi siz yaptınız, çünkü kocanız işlediğiniz cinayetlerden haberdardı ve bunu bilen tek kişiydi! 

Irene, polis memuru ve Mrs Pee dışında herkes  mimiklerinde şaşkınlık, öfke ve  anlama çabası biriktiriyordu. Irene bu tabloya yeterince baktığını fark etmişti. Fakat tabloda bir şeyler eksikti. Eksik olan şeyi bulması uzun sürmedi; eksik olan şey o'nun üstlendiği görevdi. Bu tablo ona göre tarihiydi ve bu tablodaki tek görevinin seyredici olmasını istemiyordu:

- Siz iyi bir polissiniz memur bey. Ya da deniyorsunuz...

Irene Mrs Pee'ye güzel bir çıkış kapısı yaratmıştı. Fakat amacı bu değildi. Tabloda güzel bir yer istiyordu. Polis konuşmaya başladı:

-Kimse sana karışmanı söylemedi! Kes sesini ve otur. Kimse buraya seni yalakalık yap diye getirmedi! Burada bir olay var, ve terbiyesizlik yapmazsanız hiçbiriniz ifade vermek zorunda kalmayacaksınız! 

Irene bundan daha fazla zevk almaya başlamıştı. Daha fazla konuşmalıydı, bir daha bu fırsat eline geçmeyecekti ve son kelimelerini sarf  ettikten sonra sınıftan dışarı çıkabilirdi. Yeni bir hamburger alıp yedikten sonra da geri gelirdi. Sonuçta onu uyarırken geri alamayacağıyla ilgili kesinlikle bir şey söylenmemişti.

-Bayım, biz buraya eğitim almak için geliyoruz. Polis olduğunu söyleyen bir adamın dersi bölmesini ve saygıdeğer Mrs Pee'yi kocasını öldürmekle suçlamasını seyretmek için değil. Sizin gibi bir aceminin buraya bir katili tutklamak için geldiğine inanacağımı sanmayın. Sizin gerçekten polis olduğunuzu farz ediyorum, siz tuvalette ekmek yer misiniz? Hayır, yemezsiniz. Birini soruşturacaksanız bunun karakolda yapılması gerekiyor.8. sınıf öğrencilerinin önünde değil. Ayrıca polis kimliğinizi görmek istiyorum.

Polis sustu. Irene'İn beklediğinin aksine uzun bir süre sustu. Şimdi roller değişmişti. Titreyen Mrs Pee değil, polisti. Elini cebine götürdü. Orada yoktu, başka bir cebine soktu, orada da bulamadı. Elini arka cebine attı, birkaç saniye bekledi. Konuştu:

-Yok.



IRENEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin