1

6 3 1
                                    

Etrafımdaki aşağılayıcı bakışlardan kurtulup sadece resim çizmek istiyorum. Duygularıma tercüme olan renkler benim gibiler biri onlara bulaşınca yok oluveriyor.
"Ellerinde ki lekelerde ne jeon, para kazanmak için boyacılığa mı başladın?" Tae'nin sözleri ve ardından gelen onca kahkaha bir kez daha sarsılmama neden oldu.Derin nefes alıp vermeye başladım. Şimdi olmaz dedim gözyaşlarıma; eğer şimdi ağlarsam daha çok dalga geçerlerdi,dahası olabilircesine.. Cevap vermeden sıraya oturduğumda benim için karalanmış onca nefret yorumları da beni takip etmişti. Yanımda ki hareketlenmeler dikkatimi çeksede hiç o tarafa bakmak istemedim
"Jungkook hala yüzsüz gibi neden okula geliyorsun?" haklıydı hala neden okul geliyordum ki ama asıl soru bu değil "Taehyung beni rahat bırakman için ne etmeliyim,yoruldum?"
"Ölmeyi denesene o zaman hepimiz rahat ederiz." Sözlerini bitirip yanımdan kalkmıştı ama ben hala baskınlığını hissedebiliyordum.

Ölmek.. cennette gidebilir miyim? Düşüncesi bile güldüyor, cennet benim gibi çirkin bir varlığı barındırmayacak kadar güzel. Ama eğer bu kelimlerini okmuşcasına kullanan insanlar cennette gider de ben gidemezsem o zaman tanrının merhametinden şüphe ederim. Emin olduğum bir şey varsa,  bu ağır sözlükler benden de çirkin.

Düşüncelerim ne ara başladığını fark etmediğim dersin bitiş zili ile son buldu. Mutluydum, bu sesleri son duyuşum olduğu için. Bütün okul boşaldığında mezarım olan bu okulda intihar edecektim. Düşünmem gereken hiçbir şey yoktu, abim dışında.
Çantamdan çıkardığım defter, kalemle yazmaya başladım;

Sevgili abi,
Sen bir insanın sahip olabileceği en güzel şeysin,benim aksime. Artık insanlara tanıtman gereken bir kardeşin olmayacak. Bir daha dönmemek üzere gidiyorum uzun yorucu bir yol olacak ama değecek biliyorum. Gideceğim yer Şarkı söyleyen bülbüllere eşlik eden nehirlerin olduğu cennet olmasa da , dünyadan daha güzel olduğunu biliyorum.
Seni seviyorum abi.
İyi ki varsın ve kendini çok sev.

Kâğıdı katlayarak çantama koydum. Boş koridorlarda sadece benim ayak sesim yankılanırken garipsemiştim, ilkez bu kadar cesurca yürüyordum. En çattı kattına vardığımda artık nefes alışverişlerimde benim gibi sabırsızlandılar. Bir müddet durdum, hâlâ nasıl yapacağımı bilebilmiyordum. Acınası halime güldüm. Ne komik, ölmeyi bile beceremezsem diye korkuyorum. Yavaş yavaş adımlarla uç kısma kadar ilerledim. Gözümü kapatıp yerle buluşacağım kısma gelmiştim artık.
Gülümseyerek kendimi bıraktım.
Yere bu kadar kısa sürede ulaşacağımı düşünmemiştim ve ölümün bu kadar ağır olacağınını. Kullağımın dibinde hissetiğim seslerle bir an refleks olarak gözümü açmıştım, ne yani ölmemiş miydim?

"Sen hasta mısın n'aptığı zannediyorsun burada? İntihar mı edecektin hemde okulun çatısından neyin var?" Yuvarlak gözlükleri ve uzun boylu bu adam da kimdi?  Panikliydi ve meraklı, tanımadığı bana rağmen. Ağlıyordum, bu yanaklarımda hissettiğim ıslaklıktan oldukça belli idi.

"Du-dur ağlama, öyle bağırmak istemedim. Anın etkisi ile olan bir şeydi özür dilerim.
Biraz konuşalım mı?"

Bu sefer akan göz yaşlarıma inatla gülümsemiştim

"Bana bağırdığınız için değil ki, beni düşündüğünüz için ağlıyorum."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 20, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

serendipityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin