"Eminim, eminim" diyerek hırsla ormana gitti dedektif. Ormanı şöyle bir kolaçan etti. Daha önce hiç gidilmemiş, görülmemiş yerlere baktı. Kalın gövdeli, uzun bir çam ağacının altına oturdu. Düşünmeye başladı. Düşünmesini konuşmalar böldü. Arkası dönük bir adam ile o en başta gördüğü kadın konuşuyordu. Adam :
- Aşkım, en fazla üç ay. Üç ay buralardan uzağım. Gideceğim. En azından olay kapanana kadar. Olay kapandığı gibi geri döneceğim.
Kadın :
- Olmaz, beni bırakıp nereye gideceksin. Hani bu vakayı kendin kapatacaktın.
Adam :
- En baştaki anlaşmamız gibi gitmedi her şey. Karım, onu seninle aldattığını öğrenince onu bir yerde tutacaktım. Seni de birkaç makyaj ve aksesuar ile değiştirip ona benzetecektim fakat olay öyle olmadı. Onu öldürdüler. Bunu planımızı bilen bir kişi yapmış olmalı.
Kadın :
- Tamam, işte ben de seninle geleyim. Amerika ise Amerika, Almanya ise Almanya, Fransa ise Fransa her yere giderim seninle.
Adam :
- Üç ay saklan bir yerlerde. Eğer olay kapanmazsa özel uçakla aldırırım seni saklandığın yerden. Zaten adamlarım sana bakacaklar.
Kadın :
- Ne zaman gidiyorsun ?
Adam :
- Yarın saat 10:00'da özel uçakla Washington'a.
Dedektif gizlendiği ağacın arkasından olan biten her şeyi izledi. Gereken yerleri ise defterine not aldı. Adamı her an yakalayabilirdi.
Kadın :
- Nereden bineceksin?
Adam :
- Kasabanın ilerisindeki boş alanda. Şu anlık gidiyorum. Washington'a gidince seni özel hattan arayacağım. Görüşürüz.
Kadın da istemsizce "Güle güle" dedi.
Genç dedektif adam gidince kadının arkasından ilerledi. Tam ilerleyeceği sırada kadın arkasını döndü ve çığlık attı. Ardından koşmaya ve bağırmaya başladı :
- Gelmeyin, Dedektif Bey. Sakın gelmeyin. Sakın. Sizin için kötü olur.
Genç Dedektif :
-Asıl durmazsanız kötü alır. Koşmayı kesin ve adalete teslim olun.
Dedektifin ayağı yerdeki dala takıldı ve yere düştü. Yavaş yavaş gözü karardı. Güçlükle ayağa kalkmaya çalıştı fakat başaramadı. Bu arada bayan kaçmıştı.