18. Bölüm: Beklenmeyen Veda.

347 153 38
                                    

Herkese merhaba.

Üzgün ve yıpranmış bir süreç geçirdik. Umarım herkes çok iyidir ve depremi yaşayan herkese büyük geçmiş olsun diliyorum.

Bölümü önceden yazmıştım, sadece bu süreçten dolayı buraya bırakamadım.

İyi okumalar.❤️

♠️

Saatler geçmek bilmezken, yemek masasındaki herkesin bakışlarının bende olması inanılmaz ürkütücüydü. Brand, masanın altından parmaklarıma dokunarak elimi okşuyordu.

Zamanın bende geçiremediği yaraları tekrardan açmak ve onlara dokunmak, orada kalmak kadar karanlık ve acıydı. Annemin yaşadıklarını sanki kendim yaşamışcasına yandı kalbim.

Amcamın bana bunları neden anlatmadığı ise ortaya dökülmüştü. Anneme karşı hissettiği duyguları öğrenirsem eğer, ona olan güvencimin ve sevgimin biteceğini düşünüyor olmalıydı. Bir an düşündüm, yalnızca birkaç saniye. Eğer annem amcamla bir hayat geçirmiş olsaydı ben şu an burada olur muydum diye bir kaç saniye düşündüm.

Hepimizin içinde yaşayıp atlatamadığı birçok korkunç unsur vardı. Yaşadığım en büyük çaresizlik, içimde minik bir kalbe sahip bebeğimin, zamanında babasına olan lanet güvencimdi. Hepimiz bir şeyleri umut ediyor olmalıydık. Aslında buradaki herkes buraya bir çaresizlik sebebi ile gelmişti.

Belki de kendilerine çare olmak için kahraman olmayı dilemişlerdi. Nitekim bende öyle başlamıştım, buraya gelirsem eğer, benim gibi olan ve susan birden fazla kıza destek olacağımı, onların zarar görmesine izin vermeyeceğimi düşünerek gelmiştim. Ancak öyle olmak bir yana dursun, kendi kendime aldığım zarardan fazlasının bedelini ödüyordum.

Beynimdeki çıkmaz sokağı aralayan ses Darrel'in sözcükleri oldu. "Doğuma az kalmış görünüyor, iyice büyüdü. Bir isim düşündünüz mü?" bakışlarım şaşkınlıkla onda büyüdü. Keza ilk defa dalga geçmeden konuşmayı becerebilmişti.

"Hayır, düşünmedik." diyebildim fısıltıyla. Brand'ın sorgulayıcı bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum fakat bununla uğraşacak gücü kendimde bulabilmiş değildim.

Chris şiddetli bir kahkahayı etrafta savurdu. "Öyleyse benim adımı koyun."

"Çocuğumun şizofren gibi olur olmadık yerlerde kahkaha atmasını, bir anne yüreği olarak kaldırabileceğimi zannetmiyorum." Archer'ın attığı şuh kahkaha ise beni şaşırtan ikinci hareket olmuştu. Masada gözlerimi gezdirdiğimde, bakışlarım sesi hiç çıkmayam Garvin'e takıldı.

"Neyin var?" diye sordum. Bal rengi gözleri belli aralıklarla yüzümden kaçarken, sinirle nefesimi dışarı verdim. "Söyle Garvin neyin var?"

"Söyledim ya, bebeği benden sanıyor." bunu ciddi bir şekilde takıntı yapmasından anlayacağım tek bir şey vardı. Garvin, gerçekten aşık olmuştu. Masadaki sessizlik had safhaya tırmanırken, yutkunarak gözlerimi devirdim.

"Tamam," dedim. "Gina ile ben konuşurum."

Dudakları muzip bir tavırla yanlara doğru genişlediğinde, parmakları arasında duran çatalı iki tur döndürdü.

"Süslü kokonam bekle beni!" heyecanı neredeyse tüm masadakilerin ifadelerini sarmıştı. Parmağıma dokunan sıcak temas devam ederken, gözlerimi ağır edayla sevdiğim adama odakladım.

Kan kırmızısı dudakları yanlara doğru kıvrıldığında, bana yaklaşmaya başladığı her saniye içimde bir kıvılcım patladı. Dudakları saçlarımı teğet geçerek kulak kemiğimin üzerinde duraksadı. "İyisin değil mi, can parçam?"

KAN MAVİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin