21- Bize bir köstebek lazımdı

297 57 10
                                    

Birkaç ay öncesinde,

General Yeolhan, babam, almak için geldiğimiz bu uğurlu toprağı elde etmek için bazı şeylerin yeterli olmadığını söyledi.
Ona göre bir köstebekle çalışmak işimizi kolaylaştıracaktı.
Bir eve yerleştik, sonra sözü edilen köstebeği aramaya başladık.
Babam birkaç kişiyle konuşmayı düşündü.
Ama bir kişi kendisi babamı buldu.

Byun Woosan, kendisi geldi.

Babamdan rütbeli, şaşırttı.
Deli bir para karşılığı köstebeğimiz olacaktı.
Daha sonra onu çekilmeye ikna olabileceğimiz bahanesiyle evimize almaya karar verdik.
Rütbeli ve güvenilir olması işimize yarardı, şüphe uyandırmazdı.

Byun Woosan, bir oğlu olduğunu ve onunla geleceğini söyledi. Kabulümüzdü.

Sonra onu gördüm.

Byun Baekhyun...

Byun Woosan bir şey daha söylemişti.

"Oğlum bilemez."

Kabul ettim önce. Oğlu bilmez, olur biter, dedim.
Fakat oğlunun Baekhyun olduğunu öğrendiğim an kabul ettiğim anlaşma kalbime çöktü.
Pişmanlık ve birkaç kötü his bedenimi sardı.
Gözüne baka baka nasıl yalan söyleyebileceğimi düşündüm.
Günler geçse de aklımdan çıkmayan adamın yüzüne yalanla bakacağımı nasıl sindirebileceğimi bilemedim.

Kendime yalanlarım karşısında nasıl bir ceza verebilirim, diye düşündüm.
Bulmaya çalıştım, denedim.

Ona nasıl yalan söyleyeceğimi düşündüm. Yapabilir miydim?
Sonra düşündüğüm şeyler olmadı ama.
Baekhyun tamamen barış için bir arada olduğumuzu sanıyordu.
Bu konular hiç konuşulmadı.
Bana gerici bir soru sormadı, bilgi almaya çalışmadı.
O onurlu, şerefli, iyi, dürüst, anlayışlı bir insandı.
Şok olunasıydı.

Hayatımda asla karşılaşmadığım bir tipti.

Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerimden kurtulmaya çalıştım. Arkasına bakmadan kaçıp giden birini düşünmek yardımcı olmuyordu.
Ağır içki boğazımı yaktı, gözlerim dolar gibi oldu.

Acaba onu ağlayacak kadar çok sevdiğimi biliyor muydu?

Her saniye onu düşündüğümü, aklımdan çıkmadığını biliyor muydu?
Kokusunu özlediğimi, onsuz geçirdiğim bir haftada ölecek gibi olduğumu ve dayanamadığımı...
Zor, dedim. Onsuzluk zordu.
Öyle birisiydi ki balım, yanımdayken denizde süzülüp gün batımını izliyordum.
Yanımda değilken yağmur başlıyor, fırtına çıkıyordu. Güvertede yağmura boğuluyordum.

Son yudumu da içip ayağa kalktım, sendeledim.
Kafamı iki yana salladım.

"Biliyordun Chanyeol."

Evet, balım.
Biliyordum.
Seni üzmek istememiştim.
Bu kadar üzüleceğini bilememiştim.
Bunu bilmeliydim.
Seni çok iyi tanıyan ben bunu da biliyor olmalıydım.

Yere çöktüm, elimdeki bardak yuvarlandı.
Kendime gelmeye çalıştım.
Birkaç dakika sonra kalkıp evden çıktım.
Hava soğuktu.

Hava o kadar soğuktu ki şu gecede, onsuz uyuyamazdım.
İyi olup olmadığından emin değilken asla uyuyamazdım.

Bir anda yağmur yağmaya başladı.

Güldüm.

İşte tam da bundan bahsediyordum.

Tha Méli | ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin