Yağız ile koridorda kaloriferin üzerine oturmuş sohbet ediyorduk. Uzun zamandır yapamadığımız o havadan sudan yapılan muhabbetlerdendi. Sınıfına gidip ben çağırmıştım. Dünden sonra biraz şaşırsada bocaladığı için böyle davrandığını biliyorum. Ne kadar zorlansam da onun için hiç bir şey olmamış gibi davranıyorum.
İlk başta gergin olsada şu an her şeyi kenara bırakmış futbol takımı ve maçlarla ilgili kaçırdıklarımı anlatıyordu. Mesela Görkem'in kardeşi. Doğu takıma girmiş bu ayrıntıyı tamamen unutmuştum ve Yağız çocuğu çok sevmiş garip ki çocuk çok huysuz ama takımda öyle değilmiş. Biz seneye mezun olunca Doğu'ya bırakacakmış takımı hatta. Onu dikkatlice dinlerken her hareketini her zaman ki gibi bir daha görmeyecek gibi zihnime kazıyordum. Dudaklarını yalayıp durması dalgalı dağınık saçlarını geri atmasını ve ciddileşince kaşlarını çatması her şeyi. Belki en çok güneş gözlerini ezberliyordum bana her bakışını içime işlenmesine izin veriyordum bir gün bitecek olduklarını bildiğim bu güneş bakışların."Sen ne diyorsun bu na?" dediğinde yine ona dalıp gittiğimi fark ettim. Bir kaç saniye salak salak yüzüne bakınca kaşlarını çattı.
"Dinlemiyorsun" dedi sitem ederek ben ise gülümseyerek onu yumuşatmaya çalıştım birinin onu dinlemesine nasıl sinir olduğunu biliyordum.
"Özür dilerim daldım ne diyordun ki?" dedim mahcup bir şekilde. Omuz silkti yine trip yiyorduk.
"Ama merak ederim ki" diyerek çocuk gibi dudak büzdüm yumuşamak üzereydi ama uzatmayı seviyordu.
"Dinleseydin cezan bu." dedi sahte bir sinirle daha çok yavru kedi bakışı yaptım.
"Ama bu çok ağır Yağız bey ben bu ceza ile yaşayamam." abartılı bir şekilde elimi anlıma koydum gözlerimi kapatarak ve kafamı kabul edemem anlamında iki yana salladım.
Kıkırdadığını duyduğumda gözlerimi açtım gülüşünü kaçıramazdım. Sesinde ki o mükemmel tını ve adeta kalemle çizilmiş olan gülüşüne hayran hayran baktım ve yutkundum istemsizce. Benim için kusursuzluğun tanımı tam karşımda ki bu gençti. On yedisinde dünyanın gelmiş geçmiş en büyük güzelliğiydi ve hiç bir şeye değişmeyeceğim hazinemdi.
"Yağız akşam geliyor değil mi?" anı bozan bu ses Melis'e aitti ve ikimizde bakışlarımızı anında ona çevirdik. O on saniye bile beni büyülemeye yetmişti zaten.
"Yok Melis ya gelmem." dedi Yağız o her kızla flört eden Yağız'dan farklı biri gibiydi. Belki de ben varım diye çekinmişti.
"Bu aralar çok sıkıcısın." diyerek sitem etti Melis bıkkınca.
"Canım istemiyor Melis." dedi Yağız kestirip attı konuyu Melis bakışlarını bana çevirdi.
"N'haber Batım?" dedi gülümseyerek ben de aynı şekilde gülümsedim Melis eğlenceli bir kızdı ve hiç problemimiz olmamıştı.
"Aynı senden?"
"Aynı bende işte neyse görüşürüz." diyerek yanımızdan ayrıldı ben de el salladım ama Yağız oralı bile olmamıştı.
"Neden gitmiyorsun?" dedim merakla ona döndüm tekrar gitmeliydi.
"İşte" dedim omuz silkerek kaçıyordu konudan ve ben bunun olmasına izin vermek istemiyordum. Böyle devam edemezdi gitmeliydi ve bende kabullenmeliydim eskisi gibi.
"Git işte Melis haklı sıkıcısın artık." dedim gülümseyerek ama o gülmüyor hatta yavaş yavaş sinirleniyor gibiydi.
"Yapma şunu" dedi sert bir şekilde.
"Neyi Yağız?" tek kaşımı kaldırmış onu inceliyordum bu kadar öfkelenmesi anlamsızdı ona yol açıyordum ki buna bile hakkım olmadığını farkındaydım.
"Hiç bir şey yokmuş gibi beni partiye yollamaya çalışma. "
"Olan bir şey yok sevdiğin şeyleri yapmanı söyledim sadece." dedim sinirle
"Söyleme Batım partililere gidip eğlenmemi söyleme"
"Beraber gidelim." dedim sakin bir şekilde o yapmazsa ben yapardım. Şu an niye kendime acı çektirdiğimi sorguladım ama cevap bulamadım.
"Saçmalama" dedi dalga geçerek ve sırıttı.
"Ben ciddiyim gidelim akşam biraz kafa dağıtırız hem sende" devamı canımı yakıyordu kalbimin hızlandığını hissettim ama yaptım "birisini bulursun belki." dedim sakince ama içimde bu cümleyle fırtınalar koptu o ise şaşırarak bana bakıyordu belki de delirdiğimi falan düşündü. Bir süre cevap gelmedi kafasında bu teklifi tartıyordu ben de bir şey demedim.
"Akşam seni alırım." dedi ve koridorda ilerlemeye başladı zaten zilde çalmıştı.
Kabul etmesi niye bu kadar üzmüştü beni ben dedim gidelim diye ama yine de kendime bile itiraf edemesem de içten içe kabul etmesin diye yalvardım. Kendime bazı kurallar koymuştum normal davranacak onu rahatlatacaktım. Onu düşünmeden her şeyi söylemiştim şimdi ise onu düşünecektim. Peki bu sırada ben ne hale geleceğim diye hiç düşünmedim. Kendi ellerimle mezarımı kazıyordum ne güzel kazıyorum diye de kendimi övüyordum. Belki de bir an önce girmek içindi tüm bu övgüler doğru yolda olup olmadığımı bilmeden ilerliyordum. Amaç oydu onun içindi sadece bunu biliyor gerisini siktir edip duruyordum.
***********************************************************************************************Okuma olmamasına rağmen yeni bölümlere devam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Zaman BXB
Short Story[TAMAMLANDI] Yarı texting "Yağız valla anlamıyorum ben bunlardan." dedim bıkkınca ama beyimizin tribi geçmemiş omuz silkip ilerlemişti. Batımsu olmam gerekiyordu.Peşinden hızlıca gittim yüzüme en sevimli surat ifademi yerleştirdim. "Yağız'cım haya...