Zack Hemsey - The Way
SERSERİ MAYIN
Zamanın bağrında kararan kelimeler bulunduğum yerin tabanından başlamıştı beni zehirlemeye, ayaklarım uyuşmuş, birazdan üzerinde durduğum toprağın altına girmeyi bekliyordum. "Karan," diye fısıldadım kurumuş boğazımın edineceği acıyı umursamadan. Karanlık sokağın içinde gezinen bir miktar gölgenin sahipleri ışığın altında durmuş ve buraya bakmaya başlamıştı. Dudaklarıma değen nefesinin, benim aldığım nefese attığı kazıkların üzerinden sadece birkaç dakika geçmişti. Bütün sistemlerin devre dışı olduğunu belirten ışıklar birer birer söndüğünde Karan derin bir nefes alıp verdi.
"Tüm düzenim harcanacak pahasına," diye fısıldadı ve parmakları omzumdan aşağıya yavaşça sürterek bileklerime indi, en nihayetinde avuç içlerime dokunan parmakları, ondan kaçışımın olmadığının habercisi gibiydi, yine de ben yanıltmayı hep severdim. "Rahel," dediğinde ses etmedim ve bir adım geriye çekilişini izledim. Elini saçlarına daldırdı ve önüne düşen tutamları geriye yatırarak birkaç saat önce açtığı çöküğe oturdu ve sırt üstü yatıp ellerini tekrar mayının altında ezbere bildiği kanca oyuğuna götürdü, ona bakmayı kesip derin bir nefes alıp verdim. Gözlerimi kapatıp öylece beklemeye başladıktan bir süre sonra "yeter," diye fısıldadım.
"Lütfen, yeter."
Gözlerimi açıp Karan'a baktığımda kaşlarını çattı ve gözlerini gözlerime çıkardı. "Sesini kes," bana bakmayı bırakıp tekrar kancayla ilgilenmeye başladığında kaşlarımı çattım ve "ne?" diye homurdandım. "Sen kimsin pardon? Sesini kesmiş, asıl sen sesini kes. Sesini çıkması, bağırıp çağırması gereken kişi benim. Özür dile yoksa ayağımı kaldırım."
Kaşları çatıldığında arkadan biri ıslık çaldı ama anında ses tekrar kesildi, büyük ihtimalle Karan'ın özür dileyip, dilemeyeceğini görmek istiyorlardı. "Kendini mi öldüreceksin?" diye konuştuğunda, odağını yüzüme bakmak yerine ilgilendiği yere vermişti.
"Seni de öldüreceğim."
Güldü ve sırtını tamamen toprağın üzerine atarak, işaret parmağının derisine takılmış saç teli kadar ince olan kancayı bana doğru uzattı, "çok geç." Bunu söylemesini bekliyormuş gibi uyuşmuş ayağım birden mayından kaydığında, kancanın tuttuğu demir dışarıya çıktı ve ayağımdaki bez spor ayakkabının arkasıyla birlikte ayağımın arka tarafını parçaladı geçti. "Siktir!" diye inlediğimde Karan ağzının içinde homurdandı ve uzandığı yerden tam anlamıyla kalkmadan dizlerinin üzerine çömdü. Önümde öylece dizlerinin üzerinde durduğunda ona baktım, o ise yerdeki tişörtünü alıp avucunun içinde topladı ve ayağımın arkasına baskı uyguladı. "Gidelim hadi," diye konuştuğunda kafamı olumlu anlamda salladım, sesimi çıkaramayacak kadar bitkin hissettim o an. Kurtulmuştum ve zamanın bağrından sızan yaşamımı bir kum saati edasıyla tepe taklak etmiştim. Artık geriye, yaşamıma akıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEKROZ
Teen Fiction+18, ❝Elindeki silahın seni evcilleştirdiğinden bihabersin, sevgilim. Namlunun ucu sana dönükken öğreneceksin.❞