Yağan kar şiddeti git gide artıyordu. Saçlarıma doluşan kar taneler hızlıca eriyordu eve varmak istiyordum kimseyle konuşmadan sessizce uzanmak. Sonsuzluğun uzandığı bir gece de sabah olmayı arzuladım belki de, hiç bu kadar içime dönük kalmak istemedim. Dudaklarımdan dökülen tüm kelimeler sokağımın içinde yankıyla coşkulansın istedim. Anlatmak ve anlaşılmak aynı şey değildi.
Rastlaştığımız her şey bize kendimiz hakkında çok şey söylermiş. Çünkü onları öylesine seçmez, onlarla öylesine rastlaşmayız. Her rastlantı, bizim sayemizdedir, bizim yazdığımız hikâyedir. Her insan farklı bir yanımıza seslenir, orayı doğururdu. Bunları düşünürken kar tanelerinin hızlıca eriyip yok olduğunu görebiliyordum gözlerim de tıpkı onlar gibi karanlığı kucaklar gibi kapandı.
Günün ilk ışığıyla uyandığım zaman kendimi biraz daha huzurlu hissediyordum, hava kasvetli görünmesine rağmen içimde ki duygular apaçıktı, beni benden başka kimse duyamıyordu sadece kendisini duyabilenlerle yaşamak ne zor diye düşündüm durdum. İyi ki zaman durmuyordu. O zaman tüm acılar da aynı şiddetinde dururdu.. sokaklarımdan geçerken etrafı izlemek hep sevdiğim bir gözlemdi. İnsanları anlamak belki de biraz duymak, çünkü insanlar dinlenildiğini sanarken bile aslında sadece zaman öldürmeye çalışıyordu.
Kliniğimin odasına doğru ilerlerken düşüncelerimin kafamda başka taraflara uçuştuğunu hissettim. Odamın loş kalan tarafı gri ve mat siyahın olduğu dekorasyonuyla birbirine uyumu içinde dans ettiğini görebiliyordum. İnsanlar burayı kapatıcı, iç boğucu, bunaltıcı renklerle görüp yorumlasa da içlerinde ki derin karanlık kadar zifiri değildi.
Başkasını anlamanın yolu, kendimizden gitmekti. Kendimizden gittikçe karşımızdakine ulaşır, onun içine geçer ve anlamaya başlardık. Sadece kendisiyle baş başa kalan biri, hiçbir zaman diğerini anlayamazdı da. Bu yüzden içimde olduğum durum beni bu mesleğe itti.
Hayatta hiç bir şey söylediğin yada yaptığın birşeyin bir başkasının hayatını aydınlattığını bilmek kadar huzur ve doyum veremezdi insana. Koltuğuma otururken seans defterime doğru gözlerimi uzatırken gözlerim o isim ile karşılaştı, şaşkındım. Bir kaç dakika durgunluk geçirdikten sonra dudaklarımla onaylamak istermiş gibi sesli okudum;
Kuzgun Doğan..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin
General FictionHepimiz birilerinin zihin odalarındayız. Işığımız belki açık, belki kapalı. Belki ortadayız, aklının merkezinde. Belki yokuz, denizindeyiz. Derininde!