27.YÜZLEŞME

19 4 0
                                    

İYİ OKUMALAR♥️

Park yerine geldiğimde arabaların yanından geçerek m14 park yerini aramaya başladım. Kolumdan tutulmasıyla ağzıma bastırılan peçete de ki kokuyla kendimi kaybettim.

***

Gözlerimi açtığımda kendimi bir yatakta buldum. Oturur pozisyona geldiğimde hızla üzerimi kontrol ettim. Kıyafetlerim duruyordu. Ayaklandım ve pencereden dışarıya baktım. Uzun bir orman vardı. Ormanın sonundada masmavi deniz beliriyordu.

Pencereden ayrıldım ve odaya göz gezdirdim. Gayet büyük bir odaydı. Bir duvar full kitaplıktı ve yüzlerce kitap vardı. Yerde peluş oval şekilde halı vardı. İki kişilik siyah, demir başlıklı bir yatak vardı. Orta boyda beyaz renk sürgülü gardırop vardı. Onun çaprazında da beyaz makyaj masası yanındada çalışma masası vardı. Köşede de sarı renk tekli koltuk vardı. Bir kızın zevkine göre dekore edildiği belliydi.

Odayı incelemekten zorla kurtulduğumda kitli olduğunu düşündüğüm kapıyı açmaya yöneldim. Yanılmama şaşırmam kısa sürdü. Odadan çıktığımda "kimse yok mu?" Diyerek bağırdım. Merdivenlere yöneldiğimde tekrar

"Kimse yok mu?" Dedim daha çok bağırarak.

Ses soluk yoktu. Yavaş adımlarla merdivenleri indim. Merdivenler solanda bitiyordu. Salonu incelemeye kalkacağım sırada ayakta ormanı izleyen, bir eli cebinde, siyah pantolon ve siyah, saten, kısa kollu gömlek giyen, arkası dönük kişi dikkatimi çekti. Kafasını yere bakarak yana döndürdü. Kim olduğunu anlamamla irkildim. Ona bir adım atarak

"S-sen?" Dedim. Hafif bir gülme sesi geldiğinde tamamen bana döndü. Gözlerimiz buluştuğunda nefret saçıyordu. Nefret dolu bakışların ardındaki üzüntüyü görebilmeye çalıştım.

"Neden buradayım?"

"Hahh. Neden mi buradasın? Sen saf değildin Azra."

"Saçmalamayı kes ve soruma cevap ver!!" Dedim sesimi yükselterek. Elindeki bardağı sehpaya koydu ve yaklaştı. Kolumdan tutup duvara yaslandığında aramızdaki mesafeyi kapatarak

"Bana bağırma bu bir. Emir vermek aklından bile geçmesin bu iki. Diklenirsen kötü olur bu da üç." Dedi. Elini kolumdan çekip arkasını döndüğünde

"Derdin ne senin?" Dedim öfkeyle.

"Asıl senin derdin ney lan? Bana bulaşan sensin!! Bana zarar verirsen durmam Azra bunu artık aklına sok!!!" Dedi işaret parmağını başıma bastırarak.

"Sen bana zarar verirsen ben de durmam. Sen de bunu aklına sok diyeceğim ama olmayan şeye sokamazsın baştan söyleyeyim." Dedim ve kapıya yöneldim. Kapının kolunu zorladığım da açılmadı. Kitli olduğunu anladım. Tabi yaa! Odayı kitlemezse evin kapısını kitler. Aptal!!

Arkamı dönmemle Mahirle burun burunaydım.

"Hangi cüretle bana laf sokuyorsun?" Dedi kolumu sıkarak. Kolumun acısını farkettirmeden

"Kimsin ki sen? Ben söyleyim. Zorlu holdingin her gün başka sürtükle öpüştüğü görülen tek veliahtı, ego yığını Mahir Zorlu." Dedim.

Kaşları daha çok çatıldı. Sürükleyerek yürümeye başladı.

"Bırak kolumu."

"Bıraksana."

"Dokunma bana."

"Çeksene aptal!! Pis ellerini!!" Dedim.

Uyandığım odaya geldiğimizde beni sertçe yere fırlattı.

"Bana nasıl davranacağını öğrenene kadar buradasın." Dedi.

Bendis ve Eresbos Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin