İYİ OKUMALAR♥️
Benim ölen kardeşim Meyrayı seviyormuş. Ailesi Meyranın öldüğünü Buğranın yüzüne vurduklarında sinirlenmiş. Meyrayı ne kadar çok sevdiğini anlatırken yavaşlaması için Meyranın da onu sevdiğini söyledim. Bu sırada..."
***
"Konuş!!!!"
"Kaza yaptık. Ben öldürmedim onu. Sadece durması için Meyranın onu sevdiğini söyledim."
"Ona bu yalanı söylemeseydin belkide ölmeyecekti!!!" Daha demin anlattıklarına hemen inanmıştım. Belki yalandı, ama inanmak istiyordum.
"Yalan söylemedim. Meyra da Buğrayı seviyordu. Yalan değildi."
Duyduklarım karşısında gözlerimden yaşlar süzüldü.
Yanımdan gitti. Merdivenlerden çıktığını duydum.
Buğra bana herşeyini söylerdi. Nede- tabi ya. O gün. Buğranın öldüğü gün. Buğra akşam BAÇ Şelalede buluşmamızı söylemişti. Birşey itiraf edeceğim demişti. Meyrayı söyleyecekti.
"İnanmıyorsan." Diyerek önüme kağıtlar koydu.
"Meyranın Buğrayı sevdiği. Buğranın da Meyrayı sevdiği. Daha fazla Meyranın yokluğuna dayanamadığı. Her şey bu kağıtlarda yazıyor." Diyerek yanıma oturdu.
Kağıtları tek tek okudum. Herşey Mahirin anlattığı gibiydi. Gözlerimden akan yaşlar kağıtları ıslattı.
Mahire döndüm. Kollarını dizine koymuş ellerini birbirine kenetlemiş yere bakıyordu.
"Özür dilerim." Dedim. Sesim kısık çıkmıştı.
"Gerek yok. Hiçbir şey bilmiyordun." Dedi. Ayağa kalktı. Evin çıkış kapısına doğru ilerledi. Deri montunu dolaptan aldı ve kapıyı çarparak çıktı. Nereye gitmişti ki?
Kağıtları orada bırakarak yukarı çıktım. Kaldığım odaya doğru ilerlerken kapısı yarım açık odayı fark ettim. Bu o da simsiyahtı. Mahirin odası.
İçeri girdim. Bu oda da neredeyse ailesiyle yaşadığı evde ki odasıyla aynı dekore edilmişti. Siyah ve altın sarısı renkler mevcuttu. Bir tablo dikkatimi çekti.
Sanki fotoğraflara siyah efekti vermişler ve mantar panoya aşmışlar gibiydi. Fotoğraftaki kişiler çizim yapılmış gibi duruyordu. Tabloya yaklaştım. Kim oldukları pek belli olmuyordu. Mahir ve yanında bir kız vardı. Kızın kahküllerinden kaldığım odada gördüğüm fotoğraftaki kız olduğunu anladım. Tablonun köşesinde 'geriye kalanlar' yazıyordu. Bu Meyra olabilir miydi?
Fazla kurcalamadan kaldığım odaya döndüm. Saate baktığımda on iki buçuktu. Ayakkabılarımı ve çorabımı çıkartıp yatağa girdim.
***
Pencereden sızan güneş ışığıyla gözlerimi araladım. Kalkacağım sırada koltukta uyuya kalan Mahiri gördüm. Onu uyandırmak için omzuna vurduğumda hızla kolumu kavradı ve kendine çekti.
"Napıyorsun?" Dedim şaşkınca. Nefesini verdi sakince.
"Korkuttun. Asıl sen napıyorsun?" Dediğinde korkmasına güldüm. Yüzünü hafif bir tebessüm kapladı.
"Uyandıracaktım. Neden burada uyudun? Boynun tutulur."
"Uyuya kalmışım. Bana birşey olmaz." Diyerek ayağa kalktı. Kollarını gererek esnedi. Arkasından kıkırdadığım da
"Komik olan ne?" Diyerek odadan çıktı. Arkasından ona yetişmek için koştum. Kolunu tuttuğumda önüne geçtim.
"Ne yaptım sana? Neden dün gittin? Neden böyle davranıyorsun?" Dediğimde sabır dilercesine boynunu tavana döndürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bendis ve Eresbos
Roman pour AdolescentsBENDİS VE ERESBOS ( AY VE KARANLIK ) Azra küçüklük arkadaşının katili olan Mahiri ilk gördüğünde işlerin buraya geleceğini düşünmemişti ondan etkilenmişti ama intikam almalıydı... İntikam almakla başlayan savaş bitmek bilmiyordu. AZRA & MAHİR NOT: S...