××2haftasonra××
Tabutunun üzerine çarpan her kum tanesiyle birlikte gözümden akan yaşların şiddeti artıyordu. Herkesin siyah giydiği bu günde ben bembeyaz bir elbise giymiştim ve beyaz fötür bir şapka takmıştım. Sözlerini anımsadım.
"Eğer olurda senden önce ölürsem meleğim cenazemde bembeyaz giyinmeni ve herkese benim meleğimin sen olduğunu göstermeni istiyorum." Ölmeden bir kaç saat önce elimi sıkıca kavrayarak ve zorla kelimeleri seçerek söylediği cümleye karşın gözyaşlarım hiç durmamıştı.
2 hafta boyunca sonunun ölüm olduğunu bilerek beklemiştim. Hayata karşı asla ulaşılmayacak kalın ve siyah bir perde çekmiştim.
Hiçliği tam anlamıyla şu an anlıyordum. Mavi gözleri gözümün önüne geldikçe hıçrıklara boğulmaktan kendimi alamıyordum. Sanki hayatımda bir mekanizma vardı ve iyi olan her şeyi tek tek benden alıyordu.
Abim benim hiçliğimin tek varlığıydı. Orda olmayı hak etmiyordu. Namaz kılındıktan sonra herkes birer birer dağıldı. Bu kadardı işte 18 yaşında bir genç ve 5 gün sonra unutulucak koskaca bir hayat. Annem ve babamın gözündeki çaresizliği ve hüznü görebiliyordum. Onlarda en az benim kadar üzülüyordu. O onların tek çocuğuydu ve artık asla göremeyeceklerdi göremeyecektim.
Babam bedenine ve yüzüne güçlüyüm profili çizerken annemi ordan götürdü. Ben gitmemek için direnip gözlerine yalvarırca bakınca gittiler. Toprağın kenarına uzanıp sıkıca sarıldım.
Ufalanan toprak onundu. Yattığım toprak onundu. Ölüm kokan toprak onundu. Hayatta asla toparlanamayacağımı biliyordum. Meğer ölüm insana ne kadar da yakınmış. Karşıdan karşıya geçmek için adım atarken bom.
Kimse sana ölmek ister misin diye sormuyor. Hani özgür bir hayatta yaşıyorduk. Gözyaşlarımla toprağı sularken onun nereye gittiğini merak ediyordum.
Hayatımın sonuna kadar kimse bana onun gibi meleğim diyemeyecekti kimse bana meleğim demeyecekti.
Her yer ölüm kokuyordu. Her yer o kokuyordu buram buram.
●●●●
6 saat olmuş mudur ? Kesinlikle. 6 saat kadar bir süredir sıcak suyun içindeydim. Ne çıkmak istiyordum ne kalmak. Sadece küvetin içinde cenin pozisyonu almış boş boş ayaklarıma bakıyordum. Her yerimin buruş buruş olduğunu bilmeme rağmen çıkmıyordum.
Aşağıdan gelen gürültüyle birlikte içimi tuhaf bir korku sarmıştı. Hızlıca giyinip suyu kapattım. Uyuşmuş bedenim hızla giyinmemden dolayı yorgun düşmüştü. Yavaş adımlarla odamdan çıkınca Annemin birine bağırdığını duydum. İki basamak indim ama yinede kim olduğunu göremiyordum.
"Bu sefer kızıma dokunmana izin vermeyeceğim." Diye haykıran annemin sesi titriyordu.
"Öyle mi izle ve gör o zaman" diyen sesle birlikte gözlerim yuvasından çıkarmışcasını büyümüştü. Ağlamaktan şişen gözlerime daha fazla tuzlu su gelince canımın acıdığını hissettim. Merdivenlerin başına geldiği göz göze geldik. Gülümsedi.
"Meraklı güzelimizde burdaymış." Ondan tiksiniyordum. Artık ondan korkmuyordum. Bu sefer hazırlıksız yakalanmamıştım. Hızlıca inip tekmemi kasıklarına indirince inlemeyle birlikte yere yapıştı. Onu yenemezdim ama birazda olsa paralayabilirdim.
Savunmasız bir halde yerde yatarken karnına tekmelerimi indiriyordum. Aynı zamanda ağlarken bir o kadar da güçlüydüm.
Tekmenin artık uyuşturduğunu fark edince tüm bedenini etkisiz hale getircek bir şekilde üstüne kapanıp yumruklarımı suratına geçirmeye başladım. "Seni kendi ellerimle öldürücem aşağılık herif" diye haykırırken hala onu dövüyordum.
Ani bir hareketle beni kenara atıp üzerime çıktı. "Seni burda. Annenin önünde becermemem için bir sebep söyle sürtük" hala korkmuyordum. Yüzüne tükürüp "Elinden geleni ardına koyma" diye tısladım. Bu sırada içiriye giren polisler belayı alıp ellerini kelepçelediler. Annem hızlıca yanıma gelip bana sarıldı.
"Özür dilerim kızım. Bir daha asla sana dokunamayacak." Kollarından kurtulup "Bunun için sana ihtiyacım" yok diyerek odama çıktım. Kapımı kapatıp kendimi yatağıma attım. Tırnaklarımı çarşafa geçirirken çığlıklar içinde boğuluyordum.
Sinirimi atmam için bir şeyler gerekiyordu. Hala attığım çığlıklarla birlikte kendimi dışarıya attım. Boş boş dolaşırken yerde gördüğüm her şeye tekme atıyordum.
Birden birisi ağzımı kapatınca güçsüz ve beceriksiz kolu ufak bir hamleyle büküp tekmeyle yere serdim. "Eğer seni öldürmemi istemiyorsan kim olduğunu söyle" derken sesim buz gibiydi. "Amca-nız" gözleri korkuyla ışıldıyordu. Cümlesini bititmesine izin vermeden sert bir yumrukla birlikte yere yığılmasını sağladım. Yoluma devam ederken aniden güçlü bir kolla birlikte arkamı döndüm.
Sikiyim böyle işi diye mırıldanarak adama boş boş bakmaya başladım. "Az önce sizi o adamı döverken gördüm."
"Kendinide o şekilde görmek istemiyorsan çekil git şurdan"
Cebinden bir kart çıkarıp uzattı. "Bu benim dövüş kulübümün kartı. Eğer gelmek isterseniz her an gelebilirsiniz."
Kartı alıp hızlıca eve gittim. Şimdilik gitmeyi düşünmesemde belki işime yarardı. Kendimi yatağa atıp uykuya dalmayı denedim. İçimde büyük bir boşluk vardı.
Kelimenin tam anlamıyla bir HİÇ tim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇ
Romance"Herkesin bir umudu vardır" "Benim yok" "Umut olmadan yaşamın anlamı olmaz" "Yaşamımın anlamı olduğunu söylediğimi zannetmiyorum. "