SIYAH

PLAJ

Yine akşam olmuştu, havada dolunay vardı. Ve bu gece bizim çok işimize yarayacaktı. Sabah okulda kavga ettiğimiz grubu gece saat 1'de Brooklyn'deki plaja davet etmiştik ve bu grup sıradan bir grup değildi. Bizim gibi Alfa güçleri olmayıp, pençeleri olmasa da onlarda bir şeyler olduğunu çok iyi biliyorduk ama hiç araştırma gibi bi işte bulunmadık. Biz kavgalara genelde yarım saat sonradan giderdik ve asla giderken plan yapmazdık. Ama bu kavgada ilkler yaşanıyordu diyebilirim.
Matt bize fikirler veriyordu çünkü Matt'in geçmişi farklıydı. Matt, eskiden dövüşçüydü fakat annesi-babası öldüğü için ayrı eve çıkmıştı ve ailesinden hiç bir miras kalmamıştı. O yüzden sabahları okuldaydı ve çıkışlarda işe giderdi. Matt, araba tamircisinde çalışıyordı. İşteki patronu Matt'in ne kadar paraya ihtiyacı varsa veriyordu, bu yüzden Matt para sıkıntısı çekmzdi.

Aslında genelde böyle kavgalara biz gitmezdik, biz kızlar kenarda bekler erkekler iki tokat atıp, hırlarlardı. Sonra güneş doğana kadar bizim grup hep birikte takılırdık fakat bu kavgada kızlarda olacagı için erkeklerin kızlara vurması hoş olmazdı. Matt bana dönerek "Brinley, sen gözüne kestirdiğin güçlü bir kızı seç ve hallet. Ama dikkatli olmasın." Ben çok iyi kavga ederdim, alfa güçlerim olmasa bile. Benim babam ringe çıkardı sürekli fakat bir gece annemle evde babamı televizyonda izlerken reklama girdi ve bize bir telefon geldi. O programın yapımcısı aradı ve babamın kalp krizinden öldüğünu soyledi ve annem yıkılmıştı. Ben o ringlere hiç çıkmasam da babamdan bana kalan birden fazla teknik vardı.

Matt, Aissa'ya dönerek "Sen de yanlardakı kızlara pençelerinle boyunlarını yırt ve tırnaklarını kır. Biliyosun onların grubundaki kızlar siz gibi değiller hele ki Brook denen kız. Ah, lanet olası aptal. Kız saçları bozulacak diye tenefüse çıkmıyor be" dedi. O anda gruptan büyük bir kahkaha çıktı. O sırada Jacob, Madison'a dönerek "Sen hangisini boş görürsen ona saldır." dedi. Madison ve Jacob'un aralarında bıseyler vardı aslında ama ikisiide pek belli etmiyordu.

Plaja geldiğimzde henüz kimse yoktu. Matt, cebinden sigara paketini çıkarttı Ve içmeye başladı. Grubumuzda tek sigara içmeyen ben ve Lucas'tık. Çünkü Lucas'ın astımı vardı, benim de içmeye merakım yoktu zaten.

O sırada kavga edicegimiz grup belirdi karşımızda. İçlerinde benim kucuklukten beri arkadaşım olan Ciara vardı. Şok olmuştum. Ciara beni tanıdı Ve yanıma geldi."Brinley?" dedi. Bende şaşırmış bi tavırla "Ciara?" dedim. Birden sarıldı bana. Bende karşılık verdim. Ciara'yla son üç seneden beri görüşemiyorduk. O anda Ciara birden geri çekildi, onu onların grubundaki Aidan çekmişti. Beni de Matt. Aidan, Matt'e bakarak "Vay, vay, vaaay. Bizim okuldaki ufaklıklar bizi kavgaya çagırırlarmiş." dedi. Sesi çok alaycıydı Ve eliyle alkiş yapıyordu. Plajda sadece dalgaların sesi geliyordu. Matt, ayağa kalktı. Ardından da Jacob. Bizim gruptan bi ses "Hadi ama Aidan, hepimiz aynı yaştayız." dedi. Bu Mia'ydı. Kumsalın ortasına doğru yürüdük. Onlar da geldiler. İçlerinde Liam diye bir çocuk vardı Ve sanırım çocuk bana aşıktı o yüzden o bişey yapamazdı. Fakat bir sorun vardi. Bizim gruptaki Mia'da Liam'a aşıktı.

Matt, ellerini iki yana açarak "Hadi Aidan!" dedi. Aidan koşarak Matt'in üstüne atladı Ve yere yağıldı. Jacob ise Jackson'u yakaladı ve ona hırladı. Lucas ve Noah, Liam ve Jayden' koşup yakalarayarak kumsala gömdüler. Madison, Zoe ve Lily'i kuma gömmeye çalışırken ikisinede pençe attı ve iki kızda sakinleştiler. Ben alfa adımlarıya hızla koştum ve Brook'un uuzun saçlarından tuttum. Bu arada Ciara gelip beni yere itti. O an kimin düşman oldugunu daha iyi anlamıştım. Ciara'ya hırladım ve afallayarak geriye çekildi. Zaten Brook'ta çok basit bi rakipti. Karşı grubun kızları ortalıkta yoktu. İki erkek Matt'in üzerine koşarken Aidan'ın önüne atladım ve suratına yumruk gömdüm. Birazcık şaşırdı, tam yere düşecekken Matt onu tekrar denize fırlattı. Bizim gruptaki herkes kumsala yatmıştı. Kimse beni yerde görmüyordu ve sürekli dalgalar yüzüme çarpıyordu. Plajda fazlasıyla sessizlik vardı. Yerden kalkacak gücüm yoktu. Mia beni gördü ve grup başıma toplandı. Matt, beni omzuna alarak şezlonglardan birine yatırdı. Konuşacak halim kalmamıştı bile. Hafifçe fısıldayarak "Hey Matt, parfümün güzelmiş." dedim. "Sen iyisin Brinley, Baksana parfümümün koksunu bile almışsın. Bişeyin yok, kalk hadi." dedi ve güldü. Böyle olmak huzur vericyidi. Biraz daha bu şekilde kalmak için "Ahh, alnım acıyor." dedim. Gerçekten de alnım kanıyordu. Matt, tekrar beni sırtına alarak grupça evlerine gittik. Beni koltuga yatırdı ve pamuk getirdi. Alnımdaki kanı temizlerken "Öküz müsün sen, yavaş olsana!" dedim. "Kusura bakma hanımefendi, canında pek kıymetli" dedi. Salaak ya hem canımı yakıyor hemde sırıtıyor. Ne olcak öküüz!

Grupta hekres olayları anlatıyordu. Yarın neler olacağını, okulda bir şeyler yapıcak mıyız diye konuşuyorlardı. O sırada Matt "Siz daha akıllanmadınız herhalde. Onların bizden farklı güçleri var ve bunu kullanırlarsa ne ortalıklarda Alfa kalır ne de biz!" dedi sesini yükselterek. Jacob o sırada "Matt, bilmediğimiz bişey varsa, söyle! Saklama da bizde bilelim." dedi. Matt, çabuk sinirlenen biriydi ve bağırarak ayağa kalktı. "Jacob, bişey saklamıyorum anlıyor musun?" dedi. Jacob cevap vermedi ve sırıttı. Madison bana dönerek "iyi misin Brinley?" dedi. Kafamı evet anlamında salladım.

O gece eve gitmemiştim ve annem beni çok merak etmişti. Sarjdan dolayı telefon kapanmıştı. Telefonu açtığımdayse tam 102 cevapsız arama ve 58 mesaj vardı ve bunların hepsi anneme aitti. Annemi aradım ve bu gece Madison'larda kalıcagımı söyledim, binlerece kere özür diledim. Annem Alfa güçlerimden haberi yoktu.

Ertesi gün okula o gruptan kimse gelmemişti. Bizde koridorda rahat raha takılırken kızın teki omuz attı. Okula yeni gelmiş olmalıydı ve hangi akıla hizmet bana bulaşmak istiyordu. Tam omuz atıp uyoluna devam edicekken kızın omuz attıgı yerden kolunu tuttum ve okul dolaplarına yasladım. Herkes susmuş bizi izliyordu. Kıza tek kelime bile etmeden okulu müdüresi Bayan Amber gelmişti. Şimdi sıçtık!